• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Mardin’de öldürülen ailenin avukatları: İntihar süsü verilmeye çalışılan katliam

Mardin’de öldürülen ailenin avukatları: İntihar süsü verilmeye çalışılan katliam

Kızıltepe’de üç kişilik bir ailenin öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturmada silahın olay yerinden kaybolması, komşunun çelişkili ifadeleriyle “intihar” iddiası çökerken; avukatları yapılan haberlere yönelik uyarılarda bulundu.

Mardin’de öldürülen ailenin avukatları: İntihar süsü verilmeye çalışılan katliam
Mardin’de öldürülen ailenin avukatları: İntihar süsü verilmeye çalışılan katliam
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 1 Aralık 2025 10:57
  • Güncellenme: 1 Aralık 2025 10:58

Mardin’in Kızıltepe ilçesi Turgut Özal Mahallesi’nde 24 Kasım günü gece saatlerinde Mehmet Kaya (37), eşi Berna Kaya (33) ve kızları Samyeli Kaya (5) evlerinde başlarından vurularak öldürülmüş halde bulundu. Olay; ilk etapta Mehmet Kaya’nın eşi ve çocuğunu öldürdükten sonra intihar ettiği şeklinde kamuoyuna yansırken, bu nedenle Kaya’nın cenazesi Savur ilçesinde, anne ve çocuğunun cenazesi Van’da toprağa verildi.

Soruşturmanın devam ettiği olayda, muhtar ve aile fertlerinin polis olmadan kapıyı açması şüpheli olarak görülürken, olayda kullanılan silah ve mermi kovanının olay yerinde bulunmaması üzerine soruşturma derinleştirildi. İlk etapta olay günü herhangi bir silah sesi duymadığını iddia eden Kaya ailesinin komşusu M.C., şüpheli olarak gözaltına alınarak serbest bırakıldı. M.C.; serbest bırakılmasının ardından Mehmet Kaya’nın ailesi ile görüşerek, gözaltında verdiği ifade ile çelişkili beyanlarda bulunması üzerine yeniden gözaltına alındı.

Gözaltındaki ikinci ifadesinde de kendisinin olayla ilgisinden bahsetmeyen M.C., savcılık ifadesinde ise Mehmet Kaya’ya silahı kendisinin temin ettiğini ve silahı olay yerinden alanın kendisi olduğunu beyan etti. M.C., olay sırasında da kendisinin Kaya ailesinin evinde olduğunu ancak Mehmet Kaya’nın eşi ve kızını vurduktan sonra intihar ettiğini öne sürerek, kendisinin olaydan sonra silahı alarak evden ayrıldığını ve silahı kanalizasyona attığını söyleyerek, silahın yerini de gösterdi. Olaya dair devam eden soruşturmada M.C. “kasten öldürme” beraberinde de V.E. ve B.K. isimli kişiler de “delil karartma” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. M.C.’nin kadın arkadaşı B.S. ise adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “gizlilik kararı” konulan dosyada soruşturma devam ederken, Kaya ailesinin avukatları dosyada yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan Ahmet Kanbal’a aktararak, medyanın olayı ele alış şekline ilişkin uyarılarda bulundu.

‘İntihar süsü verilmeye çalışılan katliam’

Olayın tamamen bir vahşet olarak yorumlanabileceğini dile getiren Nurullah Öner, “Olaya başta intihar süsü verilmek istenmiş. Evde bu olayı gerçekleştirdikten sonra aslında dışarıya çıkıp, manipülatif bazı girişimlerde de bulunmuş. Yapılan araştırmalar ve savcılığın soruşturması sonucunda ortaya çıktı ki; olayı gerçekleştiren şahıs aynı zamanda aile ile ciddi ilişkileri olan, kapı komşuları olan bir şahıs. Tutuklandı ve ifadesinde halen manipüle etmeye dönük bazı ifadeleri olmakla beraber bazı suçlamaları kabul etti. İfadesinde ciddi çelişkiler de var. Ancak olaydan yakın bir zamanda tutuklanması, hedefine tam anlamıyla ulaşamadığını da ortaya koyuyor. Dolayısıyla bir şahsın bize göre; aileyi katlettiği açık. Ve kendisine bu suç aletlerini saklama, gizleme konusunda yardımcı olan kişiler de var. Kendisinin de verdiği isimler var, savcılığın da ulaştığı isimler var. Gerçek şu ki, bir intihar vakası değil, tam tersine intihar süs verilmeye çalışılan katliamla karşı karşıyayız. Her ne kadar sanık cinayeti kabul etmese de elde edilen deliller, suç aletini yanında götürerek, yok etmeye çalışması olayın bir cinayet olduğunu ortaya koymaya yetiyor” dedi.

‘Bölgede çekilen dizilerde herkesin belinde silah var’

Olaya dair yapılan haberler, sosyal medyada paylaşılan olay yeri görüntülerinin olayın vahametini daha da artırdığına dikkat çeken Öner, insanların bu konuda daha hassas ve etik yaklaşması gerektiğini belirtti.

Sosyal mecrada yayınlanan görüntülere çocuklar dahil toplumun tüm kesimlerinin ulaşabildiğini ve bundan olumsuz etkilendiklerini dile getiren Öner, “Bu nedenle vatandaşlarımıza bu tür görüntülerin kendilerine ulaşması durumunda bile paylaşmamaları çağrısında bulunuyoruz. Özellikle bölgemizde son günlerde artan şiddet olayları gösteriyor ki, silaha erişimin kolay olduğu bir durumdayız. Bunda bölgemizde yapılan dizi çekimlerinde herkesin belinde silahın olduğu, herkesin birbirini öldürebildiği ve kahraman olarak gösterildiği sahnelerin de etkili olduğunu düşünüyoruz. Bu gençlerin hafızasında ciddi bir yer ediniyor. Biz bu anlamda bu dizi çekimlerinin daha dikkatli bir şekilde, topluma biraz daha barış, biraz daha huzuru anlatacak şekilde tasarlanması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Medya olaya magazinsel şekilde yaklaşıyor, incitici’

Yaşanan olayın bir yanının kadın cinayeti, bir yanının çocuk cinayeti olduğuna dikkat çeken Seher Acay da, olaya topyekun bakıldığında bir ailenin katledilmesi olayı olduğunu belirtti.

Olayın normal bir cinayet olayı olmadığı gibi medyanın ilgisinin de önemli olduğunu dile getiren Seher Acay, “Olaya dönük medyanın ilgisinin halen umudun olabileceği yönünde iyi anlamda bir karine oluşturabilir. İnsanların bu tür olaylarda refleks gösteriyor olması insani anlamda umut verici bir olay. Ama medyanın ve toplumun bazı kesimlerinin bu konudaki dili hem soruşturma açısından hem bizim açımızdan hem de gelişim açısından önemli. Çünkü unutmamak gerekiyor ki, ölen her bir kişi bir bireydi ve haklarıyla bu dünyada vardı. Ve öldükten sonra da bir anıları olacak” dedi.

Olaya medyanın magazinsel bir şekilde yaklaşımı olduğuna dikkat çeken Seher Acay, “Dolayısıyla ‘yasak aşk’ ya da ‘kişisel münasebetleri veya ilişkileri’ şeklindeki varsayıma dayanan bazı teoriler, kendi evlerinde, oturdukları koşullarda, kendi yorumlarına binaen yapılan haberler hem hukuki değil. Hukuku incitici. Hem de ailenin kalan bireyleri açısından, anıları açısından çok incitici. Açıkçası insani olmayan bir durumu arz ediyor. Bu ilgi önemli ama bu ilginin soruşturmanın salahiyeti açısından kullanılması daha yerinde olacaktır. Dolayısıyla insani gücümüzü maddi gerçeğin ortaya çıkabilmesi için kullanmamızın çok daha önemli olduğuna, bunun sonucunda da bu tarz cinayetlerin son bulabileceğine inanıyoruz. Medyanın da bu konuda önemli bir misyonu var. Medyanın amacı gerçeği ortaya çıkarmak ise, bu gücü ve bu görevi layıkıyla yerine getirmek hem soruşturma açısından çok iyi olacaktır hem de ailenin durumu, psikolojisi için çok daha iyi olacaktır. Travmaların önüne geçebilecektir. Dolayısıyla toplumsal sağlık için bu konuda hassasiyet çağrımız da mevcuttur” ifadesinde bulundu. (MA)