Siyasal ve toplumsal araştırmalar merkezi SAMER, “boykot algısı ve boykot tutumu” başlıklı yeni çalışmasının sonuçlarını açıkladı. Aralık 2025 tarihli araştırma, Türkiye’de boykot davranışının hangi saiklerle ortaya çıktığını, boykota dönük algıları ve sosyodemografik özelliklerle ilişkisini inceliyor.
Google Forms üzerinden çevrimiçi yürütülen çalışmaya toplam 770 kişi katıldı. Katılımcıların yüzde 56’sı Diyarbakır’da, yüzde 18,8’i İstanbul’da, yüzde 8,8’i Adıyaman’da, yüzde 8,5’i Şanlıurfa’da, yüzde 4,8’i Malatya’da, yüzde 3,1’i ise Mardin’de yaşıyor. Örneklemin yüzde 57,4’ü erkek, yüzde 41,8’i kadın, yüzde 0,8’i ise kuir kimliğini beyan ediyor. Yaş ortalaması 40,9; lisans mezunları yüzde 52,7 ile belirgin çoğunluğu oluşturuyor.
Boykot etkili bir protesto olarak görülüyor
Araştırmada katılımcılara “boykot yapmanın etkili bir protesto olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusu yöneltildi. Yüzde 18,3 “kesinlikle evet”, yüzde 52,3 “evet” yanıtını verirken, toplamda yaklaşık yüzde 70’lik kesim boykotu etkili bir protesto biçimi olarak görüyor.
Yüzde 17 “kararsızım”, yüzde 12,1 “hayır”, yüzde 0,3 “kesinlikle hayır” diyenler oluşturuyor. Erkeklerde “evet” oranı yüzde 55,7’ye çıkarken, kadınlarda kararsızlık oranı yüzde 23,6 ile daha yüksek. LGBTQ+ katılımcıların tamamı boykotu etkili bulduğunu belirtiyor.
Yaş arttıkça boykotun etkililiğine inanç güçleniyor. “Evet” oranı 55–64 yaş grubunda yüzde 67,4’e, 65 yaş üstünde yüzde 69,2’ye çıkarken, kararsızlık ve “etkili değil” görüşü en çok 18–24 ve 25–34 yaş gruplarında görülüyor.
Ekonomik koşullar ve sosyal medyanın etkisi sınırlı, ama görünür
“Ekonomik şartlar boykot kararınızı etkiler mi?” sorusuna katılımcıların yüzde 8,8’i “çok etkiler”, yüzde 36,4’ü “etkiler”, yüzde 18,4’ü “orta düzeyde etkiler” yanıtını verdi. Yani her iki kişiden biri boykot kararında ekonomik koşulların etkili olduğunu düşünüyor. Yüzde 26,2 “etkilemez”, yüzde 10,1 “hiç etkilemez” diyor.
Genç yaş gruplarında “orta düzeyde etkiler” yanıtı daha yaygınken, 55 yaş sonrası “etkilemez” oranı yükseliyor. Özellikle 65 yaş üstünde ekonomik şartların boykot kararını “etkilemez” diyenlerin oranı yüzde 46,7’ye çıkıyor.
Sosyal medyanın boykot kararına etkisi sorulduğunda katılımcıların yüzde 35,1’i “orta düzeyde etkiler”, yüzde 22,9’u “etkiler” yanıtını verdi. Yüzde 25,2 “etkilemez”, yüzde 11,9 “hiç etkilemez” derken, yüzde 4,9 “çok etkiler” diyor.
Kadınlarda sosyal medyanın etkisi biraz daha güçlü hissedilirken, erkeklerde “hiç etkilemez” oranı (yüzde 14,9) daha yüksek. 18–24 yaş grubunda “orta düzeyde etkiler” yanıtı yüzde 45,5’e ulaşıyor; bu da gençlerin boykot çağrılarını dijital mecralar üzerinden daha yoğun takip ettiğini gösteriyor.
Boykot deneyimi yaygın, ana motivasyon siyaset
Katılımcıların yüzde 79,5’i yaşamında en az bir kez boykot eylemine katıldığını belirtiyor. Erkeklerde bu oran yüzde 81,4, kadınlarda yüzde 76,4; LGBTQ+ grubunda ise yüzde 100. Yaşla birlikte boykot deneyimi belirgin şekilde artıyor: 18–24 yaş grubunda yüzde 63,6 olan “evet” oranı, 55–64 yaş grubunda yüzde 88,6’ya çıkıyor.
Boykotun temel motivasyonlarına bakıldığında “politik nedenler” yüzde 35,1 ile açık ara ilk sırada. Onu yüzde 22,6 ile “etik gerekçeler”, yüzde 12,5 ile “öfke/tepki”, yüzde 11,8 ile “sağlık nedenleri ve denetim güvensizliği” izliyor. Yerlicilik/milliyetçilik yüzde 7,8, dini nedenler yüzde 5,3, toplumsal baskı yüzde 4,7, ekonomik gerekçeler ise yalnızca yüzde 0,3 oranında ifade ediliyor.
Tüm yaş gruplarında politik motivasyon birinci sırayı korurken, bu oran 55–64 yaş grubunda yüzde 40,2 ile zirveye ulaşıyor. Gençlerde etik gerekçeler ve öfke/tepki daha yaygın; yerlicilik/milliyetçilik ise 18–24 ve 65+ yaşta benzer düzeyde yüksek.
Boykot davranışını tetikleyen unsurlar arasında yüzde 32,3 ile “ideolojik aidiyet” ilk sırada. Yüzde 22,6 “kişisel deneyim”, yüzde 17,6 “siyasi aktörlerin/partilerin çağrıları” cevabını veriyor. Sosyal medya yüzde 10, medya haberleri yüzde 9,7, çevre ve arkadaşlar ise yüzde 7,9’luk paya sahip. Gençlerde kişisel deneyim ilk sırada yer alırken, 55 yaş üstünde siyasi aktörlerin çağrılarının etkisi artıyor.
En çok markalar, seçimler ve mekânlar boykot ediliyor
“Boykot ettiğiniz şey hangi kategoriye giriyor?” sorusunda marka boykotu yüzde 22,1 ile ilk sırada. Onu yüzde 19 ile seçim boykotu, yüzde 18,2 ile mekân/işletme boykotu, yüzde 17,5 ile şirket/kurum boykotu izliyor. Ürün türü boykotu yüzde 12,6, ülke boykotu ise yüzde 10,5 oranında.
Kadınlarda en yaygın boykot türü marka boykotu (yüzde 23,9) iken, erkeklerde seçim boykotu (yüzde 21,7) öne çıkıyor. Yaşa göre bakıldığında gençlerde marka ve mekân boykotu daha yaygın; 55 yaş üstü grupta ise politik içerikli seçim boykotunun belirgin biçimde arttığı görülüyor.
Katılımcıların yüzde 48,2’si “birkaç kez”, yüzde 32,7’si “zaman zaman”, yüzde 14,2’si “sık sık”, yüzde 5’i “çok sık” boykot davranışı gösterdiğini ifade ediyor. Boykota katıldığında onu sürdürme konusunda kararlılık da yüksek: Yüzde 58,8 “kararlıyım”, yüzde 23,5 “çok kararlıyım” diyor.
Son 6 ay: İsraili destekleyen markalar, kahve zincirleri ve e-ticaret hedefte
Araştırmanın “son 6 ay” bölümünde boykot davranışının güncel görünümü sorgulandı. Katılımcıların yüzde 36,4’ü son 6 ay içinde en az bir markayı veya işletmeyi boykot ettiğini, yüzde 63,6’sı ise etmediğini belirtiyor.
Son 6 ayda boykot edilenler arasında ilk sırayı yüzde 20,9 ile “İsrail menşeli veya İsraili destekleyen markalar” alıyor. Yüzde 16,5 kahve zincirlerini, yüzde 13,7 Trendyol ve diğer e-ticaret platformlarını boykot ettiğini söylüyor.
Bunları sırasıyla yüzde 12,9 ile “devlet kurumları, tv kanalları ve medya grupları”, yüzde 9,4 ile “Ülker / Yıldız Holding Grubu”, yüzde 6,5 ile “üç harfli marketler”, yüzde 4,3 ile yerel işletmeler ve grev yapılan işyerleri izliyor. Tekel ürünleri yüzde 2,9, siyasi partiler ve Kürtçe’ye yer vermeyen işletmeler yüzde 2,2’şer, müzeler yüzde 2,2, fast food zincirleri, temiz içerikli olmayan ürünler ve hayvan deneyi yapan markalar ise yüzde 0,7’lik oranlarla listede yer alıyor.
Boykot etmeyenler: “etkisiz” ve “takip etmiyorum”
Hiç boykot etmediğini söyleyen küçük gruba “temel neden nedir?” sorulduğunda ilk gerekçe yüzde 39,5 ile “etkisiz olduğunu düşünüyorum” oluyor. Yüzde 27,9 “takip etmiyorum”, yüzde 14,3 “ürün pahalı/ulaşılamaz”, yüzde 13,6 “alternatif bulmak zor”, yüzde 4,8 ise “marka bağımlılığı” cevabını veriyor.
Bu gerekçeler yaşa göre değişiyor. Gençlerde ve 55–64 yaş grubunda “etkisiz” algısı daha yüksek; 65 yaş üstünde ise “alternatif bulmak zor” yanıtı yüzde 50’ye kadar çıkıyor. Bu bulgu, ileri yaş grubunda yerleşik tüketim alışkanlıklarının boykot davranışını sınırladığını gösteriyor.
Boykottan temel beklenti: toplumsal farkındalık
Katılımcılara “boykot yaparken temel beklentiniz nedir?” sorusu yöneltildiğinde yüzde 34 “toplumsal farkındalık yaratmak” cevabını veriyor. Yüzde 20,8 boykot edilen muhatabın özür dilemesini veya politika değiştirmesini, yüzde 16,4 politik duruşunu göstermeyi, yüzde 15,2 ekonomik baskı oluşturmayı, yüzde 13,6 ise “etkisi olmasa bile sembolik destek vermek” seçeneğini işaretliyor.
Gençlerde farkındalık yaratma ve sembolik destek daha öne çıkarken, 45–64 yaş aralığında politik duruş gösterme; 65 yaş üstünde ise ekonomik baskı beklentisi güçleniyor.
Araştırma genel olarak Türkiye’de boykotun yaygın bir protesto aracı olarak benimsendiğini, ana motivasyonun siyaset olduğunu ve son dönemde özellikle dış politika ve ekonomi merkezli markaların hedefe taşındığını ortaya koyuyor.




