DEM Parti vekil danışmanı Dilan Karaman’ın şüpheli şekilde yaşamını yitirmesine dair soruşturma devam ediyor. Soruşturma dosyasında Mazlum Toprak “şüpheli” sıfatıyla yer alırken, şu ana kadar 3 kişinin tanık olarak ifadesine başvuruldu. Önümüzdeki günlerde 2 kişinin daha ifadesine başvurulması bekleniyor.
Dilan Karaman’ın ölümüne dair Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Özgür Kadın Hareketi (TJA), Rosa Kadın Derneği tarafından kurulan inceleme komisyonu da çalışmalarını sürdürüyor. Komisyonun içerisinde yer alan 3 avukat, hukuki süreci takip ediyor.
Dilan Karaman’ın ölümüne dair kurulan inceleme komisyonu içerisinde yer alan ÖHD Amed Şube üyesi Gulan Çağın Kaleli, soruşturmanın geldiği aşamaya dair MA’ya değerlendirmelerde bulundu.
Kayıtlara adli vaka olarak geçti
11 Kasım’da hastaneye kaldırılan Dilan Karaman’ın kayıtlara “adli vaka” olarak geçtiğini dile getiren Gulan Çağın Kaleli, Dilan Karaman’ın yoğun bakıma kaldırıldığı ilk gün benzer olaylardaki gibi “Şüpheli durum var mı?” sorgulamasına girdiklerini belirtti.
Gulan Çağın Kaleli, Dilan Karaman’ın hastaneye kaldırıldığı ilk gün; konuştuğu, görüştüğü, aktardığı bilgilere sahip olan iki tanığın beyanlarda bulunduğunu belirterek, kaybolmaması gereken delilleri de eşzamanlı olarak emniyete sunduklarını aktardı.
Dosyaya sunulan deliller
Gulan Çağın Kaleli, Dilan Karaman’ın X hesabından yapmış olduğu paylaşımları ve hastaneye kaldırıldığı günün sabahı uğradığı şiddeti paylaştığı arkadaşlarının beyanlarını dosyaya sunduklarını ifade etti.
Alınan tanık ifadelerinde Dilan Karaman’ın arkadaşlarına; erkek arkadaşından şiddet gördüğünü, şiddetin hemen ardından kendisini koruyabilmek açısından bir şekilde oradan uzaklaştığını ve ciddi bir şekilde baskıya maruz kaldığını belirttiğini aktardı.
İlk gün iki tanığın dinlendiğini ve bu haftanın başında da yine en yakın arkadaşlarından birinin benzer beyanlarda bulunduğunu belirten Gulan Çağın Kaleli, ifadelerin birbiriyle örtüştüğünü söyledi.
Bunun yanı sıra olayın gerçekleştiği yer konusunda ciddi muallak bilgilerin olduğunu belirten Gulan Çağın Kaleli, olay yerinin Dilan Karaman’ın yeni kiraladığı ev olduğuna dikkat çekti.
Gulan Çağın Kaleli, “Bunun bizim açımızdan önemi şuydu; intihar girişiminde bulunan bir kadının bir ev tutması, yaşama hala daha devam etme iradesinde olması ve nihai olarak bu eylemi gerçekleştirmesi üzerine şüpheler daha da arttı. Dolayısıyla kira kontratını da dosyaya sunduk” diye belirtti.
Mektup
Dilan Karaman’ın telefonunu ve el yazısının bulunduğu bir dekontu dosyaya sunduklarını aktaran Gulan Çağın Kaleli, “Bunun sebebi de şuydu: Mazlum Toprak tarafından Dilan’ın kendisine mektup verdiği ifade ediliyor. Bu mektup Mazlum Toprak tarafından dosyaya sunuldu. Aynı şekilde kendisinin telefon ve dijital materyalleri de dosyaya alındı. Bunlar önemli deliller. İlk elden toplanması gereken en önemli deliller bunlardı. Bunlar şu anda dosya içerisinde muhafaza altında ve dijital materyaller incelemeye gönderildi. Bunu bekliyoruz. Onun dışında olay yeri inceleme tutanağı hazırlandı. Ancak Dilan’ın kiralamış olduğu evi açıklıkla gören mobese kayıtlarının dosyada olmadığını gördüm ve bunu talep etmek durumunda kaldım. Onun dışında bir taksi aracılığıyla hastaneye kaldırılmasından dolayı da bazı durumları netleştirmek gerekiyordu. Neden taksiyle gitmek durumunda kaldı? Neden ilk müdahale yapılmadı? İlk müdahaleyi kendisi mi istemedi? Yoksa ilk müdahale gibi bir çabaya girilmedi mi? Bunlar da bizim açımızdan soru işareti. Dolayısıyla 112 kayıtları bu aşamada çok önemli. Bunlarda talep edildi” aktarımlarında bulundu.
112 çalışanları ile polis ekiplerinin sorumluluğu
Gulan Çağın Kaleli, Mazlum Toprak’ın Dilan Karaman’ın hastaneye kaldırıldığı gün bilgisine başvurulan sıfatıyla ifadesinin alındığını fakat daha sonra dosyaya kazandırdıkları deliller ve talepleri neticesinde dosyada şüpheli sıfatını aldığını belirtti. Dilan Karaman’ın intiharı gerçekleştirmesinin ardından bir saat aralığında bilincinin açık olduğunu belirten Gulan Çağın Kaleli, Toprak’ın ifadelerine dikkat çekerek, “Mazlum kendisinin 112’yi aradığını ancak 112’nin müdahalesini kabul etmediğini, akabinde polisi aradığını ve polisin de, ‘Ben Dilan’ı hiçbir şekilde teslim alamam. Eğer bir şey olursa sorumlusu ben olabilirim’ gibi bir yaklaşımının olduğunu iddia ediyor. Şayet bu iddialar doğruysa aynı zamanda sorumluluk zincirinden 112 çalışanlarının ve gelen polis ekibinin de sorumlu olduğunu söyleyebilmek mümkün olacak” şeklinde konuştu.
Gulan Çağın Kaleli, dosyanın hala karakolda olduğunu ve savcılığa henüz intikal etmediğini kaydetti. Gulan Çağın Kaleli, önümüzdeki hafta itibariyle bütün taleplerin ve yazılan müzekkerelerin de tamamlanmasıyla birlikte dosyanın savcılığa intikal etmesi beklentisinde olduklarını belirtti.
İntihara sürükleme suçu
Toplanması ve dosyaya kazandırılması gereken delillerin çoğunu dosyaya kazandırdıklarını dile getiren Gulan Çağın Kaleli, “Mevcut durumun kendisi şüpheli bir ölüm olarak tanımlıyoruz. Şüpheli ölümü tanımladıktan hemen sonra ceza hukuku bağlamında da ‘İntihara sürükleme’ suçundan bir soruşturmanın yürütüldüğünü söylemek mümkün. Bu aşamadan sonra gelecek olan raporlarla birlikte olası bir incelemede çıkacak yeni bir şüpheli durumda elbette delilleri tartışmaya ve yeni delilleri kazandırma noktasında bir çabamız olacak. Bizim açımızdan bu mektuptaki el yazısının mukayesesi de önemli. Dilan’a ait bir el yazısını da karakola teslim ettim ve bu mukayeseden sonra hazırlanacak olan rapor bizim açımızdan şu an için önemli bir delil. Şimdiye kadar toplanan deliller bunlar. Bundan sonraki aşama içerisinde de an ve an dosyayı takip ederek gelen evraklar neticesinde bir eksiklik ya da çelişki hissettiğimiz anda elbette hukuki olarak müdahalelere devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Bireysel değil politik, toplumsal mücadele
Dilan Karaman’ın yaşamını yitirmesinin hem kendileri hem de kamuoyu açısından çok sarsıcı olduğunu dile getiren Gulan Çağın Kaleli, konuşmasına şöyle devam etti: “Ama Dilan’ın ölümünü bireysel ele almak ya da tekil bir meseleymiş gibi düşünmek mümkün değil. Dolayısıyla her kadın intiharının politik bir tarafının olduğunu söyleyebilmek mümkün. Bu kadar politik bir meseleye karşılık elbette yürütülen süreç ya da çıkış yolunun kendisi toplumsal olmak zorunda. Yani bu süreç hepimiz açısından ciddi sarsıcı olmakla birlikte birçok soruyu da beraberinde getirdi. Bizzat gerçekliğin kendisine temas etmek ve o gerçeklikle boğuşurken; sanal medyada yaratılan bir dünyada Dilan üzerinden kurumlara ciddi bir saldırı gerçekleştirerek toplumsal bir refleks ya da toplumsal bir sonuç çıkarabilmek mümkün değil. Bizi her şekilde gerçeğe karşı ahlaki ve politik olarak sorumlu kılan bir pozisyonda olmamız gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla sahici, anlamlı ve birbirine güvenen bir temelde dayanışma ağı kurarak, Dilan’ı bu duruma getiren bütün parametreleri de göz önünde bulundurarak sürecin işletilmesi gerekiyor.”
Sosyal medyada yayılan ‘yanlış bilgi ağı’
Bu sorumlulukla Dilan Karaman’ın ölümüne dair inceleme komisyonunu kurduklarını dile getiren Gulan Çağın Kaleli, kadın kurumlarının hakikate ulaşma iradesini ortaya koyduklarını kaydetti. Sosyal medyada yayılan ciddi yanlış bilgi ağına karşın kadın kurumlarına karşı beklenti, umut ve inanç olduğunu sözlerine ekleyen Gulan Çağın Kaleli, herkesin komisyonda “Bu sürece dair bir katkım olabilir mi?” gayesiyle hareket ettiğini belirtti.
Bunun kendileri açısından güçlendirici bir mesele olduğunu söyleyen Gulan Çağın Kaleli, “Onun dışında her ne kadar hukuki süreç işlese de bundan sonraki süreci de daha kolektif bir şekilde nasıl örebiliriz, kurumlar bazında daha nasıl beraberce çalışabiliriz, hukuki süreci nasıl daha aktif kılabiliriz tartışmaları elbette yapılıyor, yapılacak da. Aslında birbirimizin yaşamından ne kadar sorumluysak, ölümünden de o kadar sorumluyuz. Dolayısıyla ahlaki politik olarak bu sorumluluğu da göz önünde bulundurduğumuzda hakikatin ortaya çıkabilmesi için bir çaba içerisindeyiz” diye kaydetti. (MA)




