• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Esad rejiminin düşmesinin birinci yılı | PYD’den ‘ademi merkeziyetçilik’ vurgusu

Esad rejiminin düşmesinin birinci yılı | PYD’den ‘ademi merkeziyetçilik’ vurgusu

Siyasi çözüme, kapsamlı diyaloğa, 2254 ve 2799 sayılı uluslararası kararlara bağlılığın teyit edildiği açıklamada, “10 Mart Mutabakatı’nı destekliyor ve bunu Suriye halkının fedakarlıklarına ve tarihine layık demokratik bir cumhuriyet ve demokratik bir toplum inşa etme yolunda temel bir adım olarak görüyoruz” denildi.

Esad rejiminin düşmesinin birinci yılı | PYD’den ‘ademi merkeziyetçilik’ vurgusu
Esad rejiminin düşmesinin birinci yılı | PYD’den ‘ademi merkeziyetçilik’ vurgusu
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 7 Aralık 2025 19:44
  • Güncellenme: 7 Aralık 2025 19:45

Suriye’de Baas rejiminin yıkılmasının birinci yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yapan Demokratik Birlik Partisi (PYD) “Yeni Suriye’nin kurulması ademi merkeziyetçiliğin kabul edilmesiyle mümkündür” diye belirtti.

Açıklamada, Suriyelilerin bir yıl önce Baas rejimini devirerek on yıllar süren bir despotizm dönemini sonlandırdığını belirtilerek, “Baas rejimi, onlarca yıl güvenlikçi politikalarla hiçbir ulusu, dini ve mezhebi temsil etmeyen ırkçı bir yaklaşım benimsedi. Bu iktidar rejimi, belirli bir grubun ve belirli ülkelerin çıkarlarına hizmet etmek için çalıştı. Suriye halkının irade ve hedeflerinden uzaktı. Suriye toplumunun tüm kesimlerine baskı ve zulüm uygulan oligarşik bir rejimdi. Bu rejimin çöküşü, Suriye halkının mücadelesinin ve halkının yıllardır ödediği büyük bedellerin sonucudur. Ancak bu ani çöküş, kapalı kapılar ardından imzalanan uluslararası anlaşmalarla gerçekleşti. Bu, halkın zulme son verme konusundaki gerçek iradesi ile çöküşünün son anını belirleyen uluslararası anlaşmalar arasında gerçekleşti” ifadelerine yer verildi.

‘Geçiş dönemi’

Esad rejiminin yıkılmasıyla bir geçiş döneminin kapısının açıldığı hatırlatılan açıklamada, “Bu geçiş dönemi, özellikle modern kapitalizmin ve ulus-devlet yapısının tüm insanlığın geleceğini tehdit eden bir düzeye ulaştığı bir dönemde, tarihsel değişim ihtiyacına uygun olarak, demokratik bir cumhuriyet ve demokratik bir toplumun kurulmasının önünü açmalıydı. Suriyelilerin özgürlük için ödedikleri büyük bedellere rağmen, geçen yıl istenen değişiklikler gerçekleşmedi. Aksine, Şam’daki Geçiş Hükümeti, eylemleriyle despotik Baas zihniyetini farklı biçimlerde yeniden üreten yeni bir yönetim biçimi ortaya çıkardı” diye belirtildi.

Kürtlere, Alevilere ve Dürzilere saldırılar, göç sorunu

Açıklamada, “Herkesin güvenliğin sağlanmasını ve güvenin inşa edilmesini beklediği bir dönemde, Suriyeliler sahil kesiminde ve güneyde Alevi ve Dürzi topluluklarına yönelik katliamlara tanık oldu. Ayrıca Şehba ve Tişrîn Barajı’na yönelik saldırılara şahit oldular. Birçok bölgede ihlaller ve tehditler devam ediyor. Saldırılarla birlikte, bileşenler arasında nefret söylemleri ve ırkçılık da sürüyor. Ekonomik durum çöküyor ve milyonlarca insan açlık ve yoksulluğa itiliyor.” denildi.

Ayrıca açıklamada, iç savaş sırasında yaşanan ve 8 Aralık sonrası devam ederek insani kriz boyutuna ulaşan zorla yerinden edilme sorununa dikkat çekilerek “Afrin, Serêkaniyê ve Tel Abyadlı mültecilerin davası da çözümsüz kalmış durumda” ifadeleri yer aldı.

Tüm Suriyelilerim temsili

Geçiş Hükümeti’nin kongrelerden, anayasa bildirgesine, hükümetin kurulmasından parlamento seçimlerine kadar attığı tüm adımlarda halkı görmezden geldiğine işaret edilen açıklamada ayrıca şunlar belirtildi:

“Tavrımız nettir; Suriye’nin tamamı tüm bileşenleriyle birlikte, geçiş sürecine ve Suriye’nin inşasına katılmalıdır. Çalışmalar, uluslararası ve bölgesel çıkarlardan uzak, ulusal ilkelere göre ve Suriye’nin en yüksek çıkarlarına hizmet edecek şekilde yürütülmelidir. Ülkemiz artık şiddete ve savaşlara müsamaha göstermeyecektir.

Rönesans ancak demokratik müzakereler, ulusal, dini ve mezhepsel çeşitliliğin kabul edilmesiyle mümkündür. Deneyimler, merkezi bir ulus-devlet modelinin işe yaramaz olduğunu, çünkü herkesi tehdit eden bir model haline geldiğini kanıtlamıştır. Gerçek meşruiyet, tüm Suriyelilerin gerçek temsiliyle inşa edilmelidir. Ancak mevcut iktidarlar bunu başaramamıştır. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Projesi, halk katılımı, demokratik ademi merkeziyetçilik ve farklı grupların temsili ilkeleriyle, Suriye krizine kapsamlı bir çözüme dönüştürülebilecek pratik bir model sunmaktadır.

Suriye inşası ancak demokrasi ve ademi merkeziyetçilik ilkelerine dayalı bir projeyle mümkün. Bu, tüm Suriyelilerin kendi yönetimlerine katılımlarını sağlayacak ve ülkemizin ulusal, dini ve kültürel çeşitliliğini yansıtacaktır. Demokratik ve ademi merkeziyetçi bir Suriye, baskıya son verebilecek, yeniden ortaya çıkmasını önleyebilecek, Suriye’nin bütünlüğünü koruyabilecek ve tüm bölgelerde ayrımcılık yapmadan adalet, eşitlik ve kalkınmayı sağlayabilecek tek çerçevedir.”

Siyasi çözüme, kapsamlı diyaloğa, 2254 ve 2799 sayılı uluslararası kararlara bağlılığın teyit edildiği açıklamada, ayrıca “10 Mart Mutabakatı’nı destekliyor ve bunu Suriye halkının fedakarlıklarına ve tarihine layık demokratik bir cumhuriyet ve demokratik bir toplum inşa etme yolunda temel bir adım olarak görüyoruz” denildi.