• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Aldıkları ‘telif’ nedeniyle yargılanan gazeteciler hakim karşısındaydı: Duruşma ertelendi

Aldıkları ‘telif’ nedeniyle yargılanan gazeteciler hakim karşısındaydı: Duruşma ertelendi

26 Kasım 2024’te ev baskınlarıyla gözaltına alınıp Eskişehir’e götürülen gazetecilerin yargılandığı davanın ilk duruşmasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme haftada bir gün imza şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına ancak yurtdışı çıkış yasağının devamına karar vererek duruşmayı 17 Şubat 2026’ya erteledi.

Aldıkları ‘telif’ nedeniyle yargılanan gazeteciler hakim karşısındaydı: Duruşma ertelendi
  • Yayınlanma: 9 Aralık 2025 11:36
  • Güncellenme: 9 Aralık 2025 14:49

26 Kasım 2024 sabahı yapılan ev baskınlarıyla gözaltına alınarak soruşturmanın Eskişehir merkezli olması nedeniyle Eskişehir’e götürülen gazeteciler bugün hâkim karşısına çıktı.

Gazeteciler Tuğçe Yılmaz,  Suzan Demir, Gülcan Dereli, Erdoğan Alayumat, Kemal Taylan Abatan, çevirmen Serap Güneş ve sosyolog Berfin Atlı hakkında açılan davanın ilk duruşması saat 11.15’te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Gazeteciler yaptıkları haberler karşılığında aldıkları telif ve ödeme kayıtları gerekçe gösterilerek “örgüte yardım” ile suçlanıyor.

Berfin Atlı: Kadına karşı şiddetle mücadele gününde gözaltına alındım

Duruşma, gazeteci Berfin Atlı’nın savunmasıyla başladı.

Mahkeme başkanı, Berfin Atlı hakkında “sosyal medya paylaşımları” ve MASAK raporları olmak üzere iki temel başlık üzerinden dava açıldığını belirterek suçlamaları özetledi.

Savunmasına başlayan Berfin Atlı, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü’nde gözaltına alındığını ve gözaltında şiddete maruz kaldığını söyledi. Birçok mecraya yazı yazdığını ve bu yazılardan telif ücreti aldığını belirten Berfin Atlı, hakkında suçlama konusu yapılan Platform, Politika ve Özgür Politika’ya gönderdiği yazıların “herkese açık çağrı” ile içerik kabul eden, erişim engeli bulunmayan yayınlar olduğunu ifade etti.

Berfin Atlı, iki yazı gönderimi ile bir podcast karşılığında aldığı 750 euronun suçlama konusu yapılmasına tepki göstererek, “Bu miktar İstanbul’da yaşayan bir kadının kirasına bile yetmiyordu. O nedenle zaten yazmayı bıraktım” dedi.

Erdoğan Alayumat: Çektiğim fotoğrafları paylaşmak, mesleğimin doğası

Duruşmada daha sonra gazeteci Erdoğan Alayumat savunma yaptı. Kendisine yöneltilen suçlamaların gazetecilik faaliyetlerinden kaynaklandığını belirten Alayumat, “Ben bir suçun faili olarak değil, yıllardır gazetecilik yaptığı için kriminalize edilen bir insan olarak buradayım. Bu dosyadaki temel iddiaların hiçbirinde somut suç delili yoktur” dedi.

İddianamede, aldığı telif ücretinin “örgütsel faaliyet” olarak değerlendirilmesine tepki gösteren Alayumat, “Haberlerimi açık kimliğimle yapıyorum, hiçbir mahlas kullanmadım. İddianamede ‘silahlı terör örgütüyle organik bağ olduğuna dair yeterli delil olmadığı’ yazıyor. Yani iddia makamı da iddialarına delil bulamadığını kabul etmiş” ifadelerini kullandı.

Suçlama konusu yapılan sosyal medya paylaşımlarına ilişkin de konuşan Alayumat, “Benim sosyal medya paylaşımlarım kamuyu ilgilendiren, haber değeri taşıyan paylaşımlardır. Toplumsal gösterilerde polisin müdahalesini belgeledim. Kadrajıma giren bir bayrak suç konusu yapılıyor; bir fotoğraf pikseli yargılanıyor” dedi. Foto muhabiri olarak çektiği fotoğrafları sosyal medyada paylaşmasının mesleğinin doğal bir parçası olduğunu vurguladı.

Kadınların, çocukların ve göçmenlerin yaşadığı hak ihlallerini haberleştirdiğini söyleyen Alayumat, “Ben gazeteciyim; işim haber yapmak, fotoğraf çekmektir. Mesleğimin etik sınırları içinde çalıştım ama aldığım telif ücreti suç konusu yapılıyor. İşimi bedava mı yapmam bekleniyor? Benim suç kastım yoktur; kastım haber yapmaktır, gazeteciliktir” dedi.

Alayumat, mesleğini ve yaşamını ciddi şekilde etkilediğini belirttiği adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını ve beraatini talep etti.

Gülcan Dereli: Gazetecilik gönüllülük esaslı değil, her meslek gibi profesyonel bir iştir

Duruşmada daha sonra gazeteci Gülcan Dereli savunma yaptı. Mesleğini profesyonel olarak yürüttüğünü vurgulayan Dereli, “Profesyonel bir gazeteci olarak yaptığımız iş karşılığında ücret alırız. Gazetecilik gönüllülük esaslı değil, her meslek gibi profesyonel bir iştir” dedi.

Mahkeme başkanının, kendisi hakkında verilen bir tanık ifadesini sorması üzerine Gülcam Dereli, haber üretim sürecini anlattı:
“Pek çok yayın kuruluşuyla mailleşirim. Birçok yayın organına haber öneririm. Vuruş sayısına ve haberin içeriğine göre ücret anlaşması yaparım. Yayın organı haberimi beğenirse telifi soruyor. Ben telif ücretini kabul edersem haberim yayınlanıyor” ifadelerini kullandı.

Sosyal medya paylaşımlarına dair iddialara da yanıt veren Gülcan Dereli, DEM Parti’nin —eski adıyla HDP’nin— belediyelerine atanan kayyımlarla ilgili yaptığı haberleri paylaştığını söyledi.

“Bu belediye başkanlarıyla yaptığım haberler hakikati yansıtan haberlerdir” diyen Gülcan Dereli, paylaşımlarının tamamen gazetecilik faaliyeti kapsamında olduğunu belirtti.

Kemal Taylan Abatan: Haberlerim karşılığında aldığım telif ücretleriyle yargılanıyorum

Duruşmada daha sonra gazeteci Kemal Taylan Abatan savunma yaptı. Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılandığını söyleyen Abatan, “Bir gazeteci olarak yaptığım haberleri kamusal alanda paylaşma sorumluluğu hissediyorum” dedi.

Hakkındaki suçlamaların temelini, haberleri karşılığında aldığı telif ücretlerinin oluşturduğunu belirten Abatan, “Haberlerim karşılığında aldığım telif ücretleriyle yargılanıyorum. Hayatımı idame ettirmek için telif ücretlerimi aldım. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

Serap Güneş: İddia konusu çeviriler yaptığım işin bir parçası

Ardından Serap Güneş savunmasını yaptı. Yaklaşık 20 yıldır çevirmenlik yaptığını belirten Güneş, iddianamede suçlama konusu yapılan çevirilerin tamamen mesleki faaliyet kapsamında olduğunu vurguladı.

Güneş, “İddianamedeki iddia konusu edilen çeviriler de yaptığım işin bir parçasıdır. Üzerime atılı suçları ya da tanığın söylediklerini kabul etmiyorum” dedi.

Tuğçe Yılmaz: Geçinemiyoruz, telifle haber yapıyoruz

Duruşmada son olarak gazeteci Tuğçe Yılmaz savunma yaptı. Kimlik tespitleri sırasında hâkimin salonda bulunmadığını hatırlatan Yılmaz, sanık gazetecilerin ekonomik koşulları nedeniyle telifle çalıştığını vurguladı:
“Kimlik tespitleri yapılırken siz burada yoktunuz ama aylık ücretlerimiz soruldu; hepimiz 35 bin bandında maaş alıyoruz. Bu ücretlerle geçinemediğimiz için telifle haber yapıyoruz” dedi.

Yılmaz, gözaltında maruz bırakıldıkları kötü muameleyi de hatırlatarak şunları söyledi:

“Arkadaşıma ilaçları verilmedi, çıplak aramaya maruz kaldı. Ben haftada bir kez karakola imza veriyorum; bu benim için büyük bir hak ihlali. Yoğun psikolojik şiddete maruz kaldım, bunun en yakın tanığı Türkiye İnsan Hakları Vakfı’dır. Bu süreç boyunca düzenli psikolojik destek aldım.”

Hakkındaki “örgüte yardım” suçlamasına tepki gösteren Tuğçe Yılmaz, ekonomik koşullarını anlatarak, “Hiçbir zaman bir örgüte verecek param olmadı. Hâlâ ay sonunda annemin gönderdiği destekle hayatta kalmaya çalışıyorum. Devlet kanadının da farklı bir dil konuştuğu bir dönemde, kendini feshetmiş bir örgüte yardım etmekle suçlanmam size de büyük bir ironi değil mi?” dedi.

“Ben sadece işimi yaptım” diyen Tuğçe Yılmaz, İstanbul’da bir kadın gazeteci olmanın zorluklarına da dikkat çekti:
“Elbette telif ücreti aldım. ‘Haber yaptığınız mecra sizin görüşünüzdür’ deniyor bize; yani yalnızca Anadolu Ajansı’nda çalışın deniyor. Ayrıca ‘Kürt gazetecilerden uzak durun’ deniyor. Ben gazeteci olarak haberlerimi sosyal medyada paylaşıyorum. Flood olarak paylaştığım tweetlerden suç yaratmak için iki tweet çekilmiş.”

Suçlamaları reddeden Tuğçe Yılmaz, bir yılı aşkındır sürdüğünü ve işkence niteliğine dönüştüğünü söylediği adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını ve beraatini talep etti.

Ardından gazetecilerin savunmaları tamamlandı. Savunmaların ardından tanık olarak dosyada bulunan kişi SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Kendisi bazı sanıkları ‘eski erkek arkadaşı’ dolayısıyla tanıdığını belirtti.
Bu kişilerin haber içerikleri konusunda bilgi sahibi olmadığını söyledi.

Duruşma avukat savunmalarıyla devam ediyor.

Gazetecilerin duruşması 17 Şubat’a ertelendi

Mahkeme haftada bir gün imza şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına ancak yurtdışı çıkış yasağının devamına karar vererek duruşmayı 17 Şubat 2026’ya erteledi.

Ayrıca ev baskınlarında El konulan dijital meteryallerin geri verilmesine karar verildi.