• Ana Sayfa
  • Gündem
  • LGBTİ+’lar için bu yıl da sansür yılı oldu: Yasaklar, soruşturmalar, erişim engelleri…

LGBTİ+’lar için bu yıl da sansür yılı oldu: Yasaklar, soruşturmalar, erişim engelleri…

“Aile Yılı” ilanıyla artan “genel ahlak” gerekçe gösterilerek konserler yasaklandı, medya ve sanat sansürlendi, LGBTİ+’ların görünürlüğü sistematik biçimde engellendi.

LGBTİ+’lar için bu yıl da sansür yılı oldu: Yasaklar, soruşturmalar, erişim engelleri…
LGBTİ+’lar için bu yıl da sansür yılı oldu: Yasaklar, soruşturmalar, erişim engelleri…
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 26 Aralık 2025 13:37
  • Güncellenme: 26 Aralık 2025 13:43

2025 yılı, Türkiye’de sansürün özellikle LGBTİ+’ları hedef alan baskıların yıl geneline yayıldığı bir dönem olarak kayda geçti. Onur ayıyla birlikte artan yasaklar; konser iptallerinden kitaplara, dijital platformlardaki içeriklerden gazeteciliğe, dernek faaliyetlerinden sosyal medya hesaplarına kadar geniş bir alana yayıldı.

“Genel ahlak”, “ailenin korunması” ve “müstehcenlik” gerekçeleriyle alınan kararlar, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü sistematik biçimde daraltırken; kültür-sanat üretimi, bağımsız medya ve LGBTİ+ görünürlüğü doğrudan hedef alındı.

Yıl boyunca peş peşe gelen erişim engelleri, soruşturmalar ve yasaklar, sansürün istisna değil süreklilik haline geldiğini bir kez daha ortaya koydu.

Kaos GL’den Oğulcan Özgenç, 2025’in sansür karnesini derledi.

2025’in ilk sansürü KuirFest’e

Yılın ilk sansürü ocak ayında Pembe Hayat KuirFest’i hedef aldı. Festival kapsamında Mülkiyeliler Birliği’nde gösterimi planlanan BELLEKVARİ: KuirFest’in Sözlü Tarihi belgeseli, polislerin mekana giderek yasak kararını tebliğ etmesiyle durduruldu. Başlangıçta yasak kararının Ankara Valiliği’nin internet sitesi veya sosyal medya hesaplarında paylaşılmadığı, ancak kısa süre sonra Pembe Hayat Derneği’nin ofisine gidilerek festivalin tamamının yasaklandığı bildirildi. Kararda, KuirFest etkinliklerinin “bir takım toplumsal duyarlılık ve hassasiyetleri içeren genel ahlaka karşı tutum ve davranışlar sergilediği” öne sürüldü; Ankara Valiliği Hukuk İşleri Şube Müdürlüğü, tüm etkinliklerin “kamu düzeninin, genel sağlığın ve genel ahlakın, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla” yasaklandığını belirtti.

Netflix’ten sansürü doğrulayan açıklama

Ocak ayında sansür gündemi, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda sunum yapan Netflix yetkililerinin açıklamalarıyla devam etti. Platform yetkilileri, platformdaki içeriklere yönelik sansürü doğrulayarak, “Hassasiyetleri bilen kişilerle çalışıyoruz” dedi. AK Partili milletvekilleri toplantı boyunca LGBTİ+’ları ve LGBTİ+ temalı içerikleri defalarca hedef aldı.

İKSV kuir film seçkisini programdan çıkardı

Mart ayında sansür, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’ndan (İKSV) geldi. 44. İstanbul Film Festivali’nin programından, 2014’ten bu yana festivalde yer alan kuir filmlerden oluşan “Neredesin Aşkım?” bölümü çıkarıldı. İstanbul Onur Haftası ve Trans Onur Haftası komiteleri, kararı sosyal medya üzerinden “kültürel alandaki görünmezleştirme ve sansür politikalarının yeni bir aşaması” olarak nitelendirerek tepki gösterdi ve festivale boykot çağrısı yaptı.

İKSV, kamuoyunda büyüyen tartışmalar üzerine yaptığı açıklamada, seçkinin kaldırılma gerekçesini “Seçki için yeterli sayıda filme ulaşamadık” olarak duyurdu. Kararın ardından Pembe Hayat KuirFest, “4444. İstanbul KürFest: Burdayız Aşkım” başlıklı özel bir seçkiyle İstanbul’daki sinemaseverlerle buluştu.

Kaos GL’nin yasaklı sayısı geri döndü

Mart ayında öne çıkan bir diğer gelişme, Kaos GL Dergisi’nin 2006’da toplatılan “Pornografi” sayısının iadesi oldu. Dergi, yıllarca süren hukuk mücadelesi sonucunda 19 yıl sonra Kaos GL Derneği’ne geri verildi. 2006 yılında “pornografik” bulunduğu gerekçesiyle 375 nüshası toplatılan derginin nüshaları, artık okurlarına ulaştırılabilecek.

Ticaret Bakanlığı’ndan gözlük markasına ceza

(Yeni Şafak Gazetesi kapağı)

Nisan ayında, Sunglass Hut’ın 11 Şubat’ta Sevgililer Günü için gönderdiği, eşcinsel bir çiftin yer aldığı reklam, iktidar medyası ve LGBTİ+ karşıtı platformlar tarafından “LGBT propagandası” iddiasıyla hedef alındı. Büyük Aile Platformu reklamı Bakanlığa şikayet etti. Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu, “genel ahlaka aykırı görüntüler içerdiği” gerekçesiyle markaya reklam durdurma cezası verdi.

Gezi direnişi temalı sergiye polis müdahalesi

Mayıs ayında İstanbul Barbaros Meydanı’nda gerçekleştirilen Gezi Direnişi temalı sokak sergisi polis müdahalesiyle karşılaştı. Eserler ve sanatçılar yaklaşık 30 dakika boyunca polis ablukasında tutuldu; polis, incelenmek üzere 17 esere el koydu. El konulan işler arasında “Trans cinayetleri politiktir” yazılı görsel, gökkuşağı bayrağı ve Gezi’ye ait çeşitli fotoğraflar yer aldı. Bazı eserler “uygunsuz” görülerek yasaklandı. Bir sanatçı, polisin kendilerine “Türkiye’de LGBT birey olmayı yasal mı sanıyorsunuz? Yasak bu ülkede” dediğini aktardı.

Onur ayında sansür derinleşti | ‘Muzır’ yayın kararları sürdü

Onur ayında sansür uygulamaları artarak devam etti. Cem Akaş’ın Can Yayınları’ndan çıkan Zamanın En Kısa Hali adlı romanı, “muzır yayın” ilan edildi. “Akışkan cinsel kimlik, akışkan cinsellik ve sanat dünyasının halleri üzerine etkileyici ve okurun unutmayacağı sahneler içeren bir hikâye” olarak tanıtılan kitaba ilişkin muzır yayın kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Karar, daha önceki benzer uygulamaların devamı olarak değerlendirildi.

Konser iptallerine ‘LGBT desteği’ gerekçesi

Haziran ayında bir diğer sansür başlığı konser yasakları oldu. Efes Antik Tiyatro’da yaz boyunca sahne alması planlanan Yalın, Hadise, Mabel Matiz, Melek Mosso, Sertab Erener, Melike Şahin ve Cem Adrian gibi sanatçıların konserlerine izin verilmemesi kamuoyunda geniş tepki topladı.

Karara ilişkin iki farklı gerekçe gündeme geldi. Gazeteci Timur Soykan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bazı sanatçıları siyasi duruşları nedeniyle fiilen kara listeye aldığını ileri sürdü. İktidar medyasına yakın kaynaklar ise iptallerin “ahlaki nedenlerle” yapıldığını ve sanatçılara izin verilmemesinin gerekçesinin “LGBT desteği” olduğunu iddia etti.

Meta’dan sansür: Trans Onur Haftası hesabı kapatıldı

Onur ayındaki bir diğer sansür, sosyal medya platformu Instagram üzerinden geldi. 11. Trans Onur Haftası’na sayılı günler kala Trans Onur Haftası Komitesi’nin Instagram hesabı kapatıldı. Instagram’ın bağlı olduğu Meta, hesabın “topluluk standartlarına uymadığı” gerekçesiyle kapatıldığını bildirdi.

Hesabın kapatılmasının ardından İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “İstanbul Trans Onur Haftası’nın Instagram sayfası kapatıldı. Takip ediyoruz, bilgilendirme geçeceğiz. 11. Trans Onur Haftası durdurulamaz. Etkinlik takvimi için bekle aşkım. Gecikme, lubunyanın şanındandır” ifadelerine yer verdi.

LGBTİ+ haberciliğine erişim engeli: KaosGL.org yasaklandı

Haziran ayındaki sansür dalgası, LGBTİ+ haberciliğini de hedef aldı. Daha önce Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından “güvenli aile profilleri” kapsamında kara listeye alınan KaosGL.org internet gazetesi, bu kez İstanbul 12. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla Türkiye’den tamamen erişime engellendi.

Kararın ardından KaosGL.org’un internet sitesinin yanı sıra sosyal medya hesapları da kapatıldı. Derneğin yeni açtığı X hesabı da kısa süre içinde engellendi. Mahkeme kararında, çeşitli haber ve duyurular “suç unsuru” iddiasıyla erişim engeline gerekçe gösterildi. Erişime engel getirilen içerikler arasında Fethiye Onur Haftası haberi, bir trans erkeğe yönelik şiddet haberi, Trans Onur Haftası programı duyurusu ve uluslararası kuruluşların açıklamalarına ilişkin haberler yer aldı. Karar, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.

Sansür sokaklara ulaştı: İHD’nin dövizlerine müdahale

Sansür uygulamaları 2025’te eylem alanlarında da görüldü. Temmuz ayında İnsan Hakları Derneği (İHD), 39. kuruluş yılı dolayısıyla İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Ancak İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, “39 yıldır homofobi ve transfobinin karşısındayız” yazılı pankartın açılmasına izin vermedi.

Bunun üzerine İHD’liler, müdahaleye tepki olarak dövizleri ters çevirerek açıklamayı sürdürdü. İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “LGBTİ+ hakları insan haklarıdır” diyerek müdahaleye tepki gösterirken, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe yaşananları “açık bir sansür” olarak nitelendirdi.

KaosGL.org’un Instagram hesabı da kapatıldı

KaosGL.org’a yönelik sansür, ağustos ayında da devam etti. “Aile Yılı” kapsamında LGBTİ+’lara yönelik baskıların arttığı dönemde, Türkiye’nin ilk ve tek LGBTİ+ haber portalına yönelik erişim engelleri genişletildi. Web sitesi ve X hesabının kapatılmasının ardından, KaosGL.org’un Instagram hesabı da Türkiye’den erişime engellendi. KaosGL.org, erişim engeline karşı hukuki mücadelesinin sürdüğünü açıklarken, tüm engellemelere rağmen LGBTİ+ haberciliğini sürdürdüğünü duyurdu.

Gazetecilik de hedefteydi: T24 muhabirine soruşturma

Ağustos ayındaki bir diğer sansür girişimi gazeteciliği hedef aldı. T24 muhabiri Can Öztürk hakkında, 4 Mart 2025 tarihli “Dönüştürme seansı’nda taciz ve istismar iddiası” başlıklı haberde adı geçen Prof. Dr. Ahmet Akın’ın şikâyeti üzerine “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” ve “iftira” suçlamalarıyla soruşturma açıldı. Öztürk, 21 Ağustos’ta ifade verdi.

“Sansür yasası” kapsamında yürütülen soruşturma, eylül ayında takipsizlik kararıyla sonuçlandı. Savcılık, haberin “gerçekliğin haberleştirilmesinden ibaret olduğunu” ve basın ile ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

RTÜK’ten LGBTİ+ temalı içeriklere cezalar

Eylül ayında sansür uygulamaları dijital platformlarda yoğunlaştı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), “Aile Yılı” politikaları doğrultusunda dijital platformlarda yer alan çok sayıda LGBTİ+ temalı yapım hakkında idari para cezaları ve katalogdan çıkarma yaptırımları uyguladı.

RTÜK’ün CHP’li üyesi Tuncay Keser’in paylaştığı bilgilere göre; Netflix’te yayımlanan Kobalt Mavisi, Prime Video’daki Those About to Die, MUBI’deki Benedetta, Disney+’ın XD kategorisindeki All of Us Strangers ve HBO Max’te yer alan Looking: The Movie hakkında karar alındı. RTÜK, söz konusu yapımların 6112 sayılı Kanun’un “genel ahlak”, “milli ve manevi değerler” ile “ailenin korunması” ilkelerine aykırı olduğu ve “müstehcenlik” içerdiği gerekçesiyle yüzde 3 idari para cezası uygulanmasına ve içeriklerin katalogdan çıkarılmasına hükmetti. Dikkat çeken nokta, cezaya konu olan tüm yapımlarda LGBTİ+ karakterlerin ve eşcinsel aşk temalarının yer alması oldu.

Manifest grubuna ‘edep ve haya’ gerekçesiyle soruşturma

Eylül ayında bir diğer sansür başlığı Manifest grubuna yönelik açılan soruşturma oldu. Henüz yasalaşmamış olan ve LGBTİ+’ları doğrudan hedef aldığı belirtilen “hayasızlık” suçuna ilişkin düzenlemelerin fiilen uygulanmaya başlandığına dair eleştiriler gündeme geldi.

KüçükÇiftlik Park’ta verdikleri konserin ardından sosyal medyada hedef gösterilen Manifest grubu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “hayasızca hareketler” ve “teşhircilik” suçlamalarıyla resen soruşturma başlatıldı. Savcılık, konser performanslarının “toplumun edep, ar ve haya duygularını ihlal ettiği” ve “çocuklar ile gençleri olumsuz etkilediği” iddiasını öne sürdü. Grup üyeleri ifade verdi; haklarında yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol kararı uygulandı.

Aralık ayında İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi, Manifest üyelerine 3 ay 22’şer gün hapis cezası verdi. Mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verirken yurt dışı çıkış yasağını da kaldırdı. Kararla birlikte grup üyeleri beş yıl süreyle denetim altına alındı.

Mabel Matiz’in ‘Perperişan’ şarkısına erişim engeli

Eylül ayının en çok tartışılan sansürlerinden biri, Mabel Matiz’in Perperişan adlı şarkısına yönelik oldu. CİMER’e yapılan şikayetler üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, şarkının “aile kurumuna zarar verebileceği” ve “toplumsal infiale yol açabileceği” iddiasıyla erişim engeli talep etti; talep doğrultusunda şarkı dijital platformlardan kaldırıldı.

İçişleri Bakanlığı da “müstehcenlik” iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Sanatçı ifade verdi; hakkında yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol kararı uygulandı. Ekim ayında hazırlanan iddianamede, Mabel Matiz hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezası talep edildi.

Yargı Paketinin gölgesinde yeni sansür sinyalleri

Ekim ayında 11. Yargı Paketi taslağında, “hayasızca hareketler” maddesine LGBTİ+’ları ve temsillerini doğrudan hedef alan yeni bir fıkranın eklenmesinin planlandığı ortaya çıktı.

Yılın sonuna doğru sansür sinyalleri dijital platformlar üzerinden verildi. TRT’nin dijital platformu tabii’nin yeni sezon tanıtımında konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran ve TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, LGBTİ+’ları hedef alan açıklamalarda bulundu. Duran, “aile değerlerini tahrip eden kültürün dışında içerik üretme” çağrısı yaparken, Sobacı dijital platformları “cinsiyetsizleştirme dayatmasının sahası” olmakla suçladı

Bir yasak yargıdan döndü: Trans Onur Haftası sergisi

2025’teki nadir gelişmelerden biri, önceki yıl verilen bir yasaklama kararının yargıdan dönmesi oldu. Depo’daki “Dön-Dün Bak: Türkiye’de Trans Hareketinin Tarihi” sergisi, Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 2024’te yasaklanmıştı. İstanbul 19. İdare Mahkemesi, 2025’te verdiği kararla yasağı hukuka aykırı bularak iptal etti.

Genç LGBTİ+ Derneği kapatıldı

Yılın son ayında İzmir’de faaliyet gösteren Genç LGBTİ+ Derneği, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “müstehcenlik” iddiasıyla kapatıldı. Savcılık, paylaşımların Anayasa’nın “ailenin korunması” maddesine aykırı olduğunu ileri sürdü. Kararda, paylaşımların “LGBTİ+ yönelimleri özendirici” olduğu iddia edildi. Dernek yöneticileri hakkında ayrıca Dernekler Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla dava açıldı.

RTÜK’ten Jasmine dizisine yasak

Yılın son sansürlerinden biri HBO Max yapımı Jasmine dizisine yönelik oldu. RTÜK, dizinin “milli ve manevi değerler”, “genel ahlak” ve “ailenin korunması” ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle en yüksek idari para cezasını uyguladı ve dizinin yayından kaldırılmasına karar verdi.

12 Aralık 2025’te izleyiciyle buluşan Jasmine, ciddi bir kalp rahatsızlığıyla yaşayan ve seks işçiliği yapan Yasemin’in hayatta kalabilmek için verdiği mücadeleyi konu alıyor.

Üniversitede sansür: Carol filmi iptal edildi

Galatasaray Üniversitesi Sinema Kulübü’nün Todd Haynes imzalı Carol filmini gösterme talebi, üniversite yönetimi tarafından “LGBTİ+ unsurlar” gerekçesiyle iptal edildi. Gösterim için gerekli izinler alınmış ve duyurular yapılmış olmasına rağmen etkinlik son anda engellendi.

2025 boyunca sansür; yasaklar, soruşturmalar ve erişim engelleriyle sistematik bir biçimde genişletildi. Ancak tüm bu baskılara rağmen ifade özgürlüğü mücadelesi devam etti. (Kaos GL)