PKK, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na karşı 5-7 Mayıs tarihlerinde 12’nci Kongresi’ni gerçekleştirdi. Kongrede, PKK’nin fesih kararı çıktı. Kongrenin sonuçları tartışılmaya devam ederken, gözler devlet/iktidarın sürecin gereklerine dair atacağı adımlara çevrildi.
Kürt sorununun çözümü ve ülkenin demokratikleşmesine dair atılması gereken adımlara dair tartışmalar, önümüzdeki sürecin en temel konularından olacak.
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca, Öcalan’ın çağrısı ve sonrasında yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Diren Yurtsever’e değerlendirdi.
PKK’nin çalışmalarını sonlandırmasını ilişkin Sarıca, “Bu aşamayla birlikte Kürtler ve Türkler ile bölge açısından yeni bir yüzyılın kapıları açılmış oldu” dedi. “Bu gelişmelerin aynı zamanda herkesin ezberini bozan bir gelişme olduğunu söylemek mümkün” diyen Rezan Sarıca, geçmiş dönemde ilan edilen ateşkesleri hatırlattı. Sadece bugünün koşullarından kaynaklı bu adımların atılmadığını belirten Sarıca, şunları söyledi:
“99’da da bu adımlar atıldı. 93 ve sonraki dönemlerde de attı bu adımları. Bugün Türkiye’de, Arap coğrafyasında, Ortadoğu’da halklara savaş dışında bir şey sunulmadığını görüyoruz. Sürekli bir çatışma, sürekli bir savaş dayatılıyor insanlığa. Bu dünyayı, insanlığı dönülmez tehlikelere atıyor. Tabii ki bunun merkezinde Ortadoğu var. Halkların başına neler getirildiği ortada. Filistin, Lübnan, Suriye, Irak’ın durumu, İran’ın karşı karşıya olduğu gerçeklik, yine Ukrayna ve birçok devlette yaşanan kriz ve kaoslar var.”
‘Yeni bir sayfanın açıldığı sürece giriyoruz’
“Ölüm çıkmazından alternatif yaşama geçişte önemli bir köprü kurmaktadır” diyerek devam eden Sarıca, şunları da ifade etti:
“Yeni bir defterin yeni bir sayfanın açıldığı sürece giriyoruz. Haliyle demokrasiyi ve eşit bir düzeni inşa edecek bir döneme giriyoruz. Bu yüzden her şeyin olduğu ve bittiği değil, her şeyin yeni başladığı, geçmişin birikimi üzerinden devam edilmesi gerektiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Karşımızda halen devasa bir Kürt meselesi var. Bunun doğrudan demokrasi sorunuyla iç içe olduğunu söylememiz lazım. Sadece Kürtleri ilgilendiren bir mesele de değil, diğer halkları, inançları ve kültürleri ilgilendiren bir sorun var karşımızda. Ondan kaynaklı devletin bütün yapılarıyla kendisini demokrasiye kalibre etmesi gerekiyor ki toplumsal bütün sorunlar çözüm yoluna girilebilsin. Kürt meselesinden kaynaklı birikmiş birçok sorun var. PKK kendini feshetmişse ve silahlı mücadeleyi sonlandırmışsa, o zaman bugüne kadar bu sorundan kaynaklı biriken sorunların da ortadan kalkması gerekiyor.”
“Somut olarak hangi adımlar atılmalı?” sorusuna ise Sarıca, ‘Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması gerektiğini söyledi ve ekledi:
“Bu sürecin içerisinde yer alanların siyasi mücadelede yer alma istekleri, iddiaları var. Dolayısıyla yargılanmayacakları, özgür siyaset yürütebileceklerine dair güvence istenildiği anlaşılıyor. Bu da yasal ve yasal değişikliklerle olacak bir şey. Haliyle Meclis’in üzerine fazla bir iş düşüyor. Birleşmiş Milletler’in insancıl hukuka dair sözleşmeleri var. PKK artık yoksa, o zaman bundan kaynaklı binlerce siyasi mahpusun hızlı adımlarla özgürlüklerine kavuşması gerekiyor. Çünkü tutulma gerekçeleri ortadan kalkmış durumda. Bu, biriktirilen olumsuzlukların sonlandırılmasıdır. Ama bir de pozitif atılması gereken adımlar var.”
“Bu süreçte Kürtlerin doğal varlığına hukuki varlığının da eklenmesi gerekiyor ki demokratik bir yaşama kavuşma ihtimalleri de olsun. Güvenceye kavuşabilsinler” diyen Sarıca, “Ancak dediğimiz gibi bu diğer bütün herkesi etkileyebilecek bir süreç” diye konuştu.
‘Hukuki varlık’ belirlemesi
“Öcalan’ın “hukuki varlık” belirlemesini biraz açar mısınız?” sorusunu ise avukat Rezan Sarıca şu şekilde yanıtladı:
“Kürt meselesi aynı zamanda anayasal bir sorun. Kürtlerin siyasi mücadelesine karşı inkar siyasetinin farklı araçlarla devreye girmemesi gerekir. Bu süreci sabote eder. Eşit yurttaşlık yasasından bahsediyor. Yani anayasal vatandaşlık yaklaşımı söz konusu. Haliyle bu mesele aynı zamanda anayasal bir sorun. Çünkü köklü bir mesele, köklü bir sorun.”
‘Sarıca, “Eğer süreç barış ve demokratik toplumla taçlanacaksa, o zaman bütün yapıların da demokrasi ilkesiyle kendisini dönüştürmesi gerekiyor. Bu süreçte en önemli şeylerden bir tanesi de Kürtlerin ortaya koyacağı siyasi mücadele modellerine karşı inkar siyasetinin yeniden farklı kavramlarla ve araçlarla devreye girmemesidir. Bu süreci asıl sabote edebilecek yaklaşım bu olur” ifadelerini de kullandı. Öcalan’ın çalışma koşullarının oluşturulmasının önemine de değinen Rezan Sarıca, medyanın rolüne de değindi. Sarıca, “Ana akım haber kanalları bu süreçte çok iyi bir sınav vermiyor. Adil, eşit ve özgür bir düzen anlayışta başlar, anlayıştan dile dökülür. Ama kutuplaşmayı ortadan kaldıracak, nefreti sonlandıracak bir yayın politikasını maalesef henüz tam görebilmiş değiliz” diye konuştu.