• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Akademisyen Emrah Gülsunar tahliye edildi: Yaptığı anket gerekçe gösterilerek tutuklanmıştı

Akademisyen Emrah Gülsunar tahliye edildi: Yaptığı anket gerekçe gösterilerek tutuklanmıştı

X hesabında düzenlediği bir anket gerekçe gösterilerek “suç işlemeye alenen tahrik etme” suçlamasıyla bu yana tutuklu bulunan akademisyen ve yazar Emrah Gülsunar hakkında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiriyle tahliye kararı verildi.

Akademisyen Emrah Gülsunar tahliye edildi: Yaptığı anket gerekçe gösterilerek tutuklanmıştı
Akademisyen Emrah Gülsunar tahliye edildi: Yaptığı anket gerekçe gösterilerek tutuklanmıştı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 17 Kasım 2025 13:03

Akademisyen ve yazar Emrah Gülsunar, 11 Ekim 2025 günü sosyal medya hesabı üzerinde bir anket düzenlemiş, “Diktatöryal bir yönetimi devirebilmek için dışarıdan yardım istemek. – Meşrudur – Değildir” şeklindeki sorusu nedeniyle gözaltına alınmıştı.

Ardından Gülsunar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “suç işlemeye alenen tahrik etme” suçlamasıyla 13 Ekim’de tutuklanmıştı.

Söz konusu davanın ilk duruşması ise bugün İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık ve avukatları Hasan Sınar ile Mehmet Can Seyhan’ın hazır bulunduğu duruşma, saat 10:45’te kimlik tespitiyle başladı.

‘Bir siyaset bilimciye ‘Bu konuda tartışma’ demek abestir’

Ardından Emrah Gülsunar’ın savunması alındı. Gülsunar, savunmasında şunları söyledi:

“Ben uzmanlık alanı siyaset bilimi olan bir akademisyenim. Siyaset bilimi üzerine uluslararası hakemli akademik dergilerde yayınlanmış makalelerim var. Siyaset bilimi, tüm dünyadaki siyasal rejimleri inceler; bu rejimlerin nasıl değiştiği de çalışma alanının doğal bir parçasıdır. Diktatoryal rejimler ise otoriter rejimlerin üst formudur. Bunları özellikle belirtmemin sebebi, kendi uzmanlık alanım çerçevesinde yaptığım tartışmaların bir suç unsuru gibi değerlendirilmesidir.

Demokratik ve melez rejimlerin temel özelliği, asgari düzeyde serbest ve rekabetçi seçimlere sahip olmalarıdır. Melez rejimlerde bu rekabet seviyesi daha düşüktür. Bu benim kişisel görüşüm değil; tamamen akademik bir tanımdır. Diktatöryal rejimlerde ise serbest ve rekabetçi seçimler bulunmaz; bu rejimlerde sık sık darbeler ve iç çatışmalar yaşanabilir. Bir siyaset bilimciye ‘Bu konuda tartışma yürütme’ demek, bilimsel gerçeklikten kopuk ve abestir. Benim araştırma nesnem bu; bu benim işimdir.

Cezaevindeyken kütüphaneyi taradım. Bir kitap hemen dikkatimi çekti: Gazeteci Murat Yetkin’in ’Meraklısı İçin Darbeler’ kitabı. Eğer benim suçlandığım mantık işletilirse, Yetkin’in de hemen gözaltına alınması gerekir. ‘Adam darbeleri mi teşvik ediyor?’ demek ne kadar mantıksızsa, benim bu suçlamayla yargılanmam da o kadar mantıksızdır.

‘Söylediklerim Türkiye ile ilgili değildir’

Paylaşımımın bağlamına baktığınızda açıkça görülmektedir ki söylediklerim Türkiye ile ilgili değildir. Sizin istediğiniz raporu ben de inceledim. Toplamda 12 kez Venezuela ile ilgili paylaşım yapmışım. O gün Nobel Ödülü ve Venezuela üzerine yapılan bir tartışma hakkında bir anket açmışım. Orada benim kendi kanaatim bile yok.

‘Organize olduğunu düşündüğüm bir kampanya başlatıldı’

Bilinçli ve organize olduğunu düşündüğüm bir kampanya başlatıldı. Paylaşımımı, suç işlediğimi düşündüğüm için değil; art niyetli kişilerin hedef göstermesi nedeniyle sildim. Ne yazık ki gecenin bir yarısı kapıma polis geldi ve bu süreci yaşamak zorunda kaldım.

İkinci paylaşımımda da Türkiye ile ilgili bir durum söz konusu değildir. İddianame son derece seçmeci biçimde oluşturulmuştur. ‘Sonunda demokrasi restore edilecekse diktatörlere karşı darbe yapmak meşrudur’ ifadesi, sosyal medyada yaptığım bağımsız bir paylaşımım değil, bir yorumun altına yazılan bir cevaptır. Hangi konuya yanıt verdiğim bellidir; tartışmanın Venezuela üzerine olduğu açıkça görülmektedir.

Bir siyaset bilimci olarak diktatöryal rejimlerle ilgili tartışma yürütmek mesleğimin gereğidir. Orada Venezuela’dan bahsediyorum. Türkiye’yi diktatöryal rejime sahip bir ülke olarak görmüyorum.”

Savcı tutukluluğun devamını talep etti

Ardından avukatları savunmalarını gerçekleştirdi. Savcılık, Gülsunar’ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi yönünde ara mütalaasını verdi.

Mütalaaya karşı beyanı alınan Gülsunar, şunları söyledi:

“Gazeteci Murat Yetkin’in kitabından bahsetmiştim. Cezaevi listesindeki bir kitap ve cezaevinde kitap talep etme süreci biraz uzun sürüyor. O süre zarfında bir, anda neden cezaevinde olduğumu hatırladım. ‘Bu kitabı istersem bu da aleyhime kullanılabilir’ diye düşündüm. Bu nedenle kitabı talep listemden çıkardım.

‘Tutuklu olduğum için derslerime giremiyorum’

Benim paylaşımlarımdan bir suç unsuru çıkarılamaz, kamu düzeni bozulmaz. Ancak bu paylaşımların tutuklamaya konu edilmesi, ifade özgürlüğünü baskılayan bir uygulamaya dönüşür. Ben bunu bizzat yaşıyorum; öyle ki cezaevi listesindeki bir kitabı bile korkudan isteyemiyorum.

Kültür Üniversitesi’nde siyaset bilimi derslerine girmekteyim. Burada tutuklu olduğum için derslerime giremiyorum. Akademik çalışmalarım da aksadı. 36 gündür hapisteyim ve hala tutuklu kalmam adilse buna söyleyecek bir söz bulamıyorum.”

Hakim tahliye kararı verdi

Avukat beyanlarının ardından hakim, duruşmaya ara verdi. Aranın ardından, Gülsunar hakkında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanarak tahliye kararı verildi. Esas hakkında mütalaa için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar veren hakim, duruşmayı 30 Ocak’a erteledi. (ANKA)