• Ana Sayfa
  • Gündem
  • ‘Anadilde eğitim hakkı, bu sürecin temel dayanağıdır’

‘Anadilde eğitim hakkı, bu sürecin temel dayanağıdır’

Van Barosu, ÖHD ve DADSAZ üyeleri, Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması talebiyle Van Adliyesi önünde açıklama yaparak “Anadilde eğitim hakkı, bu sürecin temel dayanağıdır” dedi.

‘Anadilde eğitim hakkı, bu sürecin temel dayanağıdır’
‘Anadilde eğitim hakkı, bu sürecin temel dayanağıdır’
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 10 Ekim 2025 14:24
  • Güncellenme: 10 Ekim 2025 14:42

Van Barosu Kürtçe Dil Komisyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Hukuk Araştırmaları ve Eğitimi Derneği (DADSAZ) tarafından, Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması talebiyle Van Adliyesi önünde açıklama yaptı.

Açıklamada, “Statûya Kurdî, perwerdehiya bi Kurdî”, “Statûyê Kurdkî perwerdeyê bu Kurdkî” yazılı pankart açıldı.

Açıklamayı yapan Van Barosu Kürtçe Dil Komisyonu üyesi Avukat Ali Şapkacı, Kürtçenin ve Kürt kimliğinin uzun yıllardır siyasal iktidarların yürüttüğü asimilasyon politikalarının hedefi olduğunu söyledi.

Bu politikaların, yalnızca dilin kamusal alanda kullanımını değil, aynı zamanda toplumun kültürel belleğini, eğitim sistemini ve adalet mekanizmasını da etkilediğini ifade eden Şapkacı, şu ifadeleri kullandı:

“Kürtçenin okullarda, üniversitelerde, mahkemelerde ve idari kurumlarda kullanılmasının sınırlandırılması; dilin toplumsal varlığını zayıflatmayı ve kamusal görünürlüğünü ortadan kaldırmayı amaçlayan sistematik bir anlayışın sonucudur. Oysa bir dilin kamusal hayattan dışlanması, onu konuşan toplumun hafızasının ve kimliğinin silinmesi anlamına gelir. Bugün de birçok alanda devam eden bu politikalar, yalnızca Kürtlerin değil, Türkiye’nin demokratik geleceğinin de önünde duran en önemli engellerden biridir.”

‘Kürtçe resmi statüye kavuşmalı’

Kürtçenin tanınmasının, Kürtçenin resmi statüye kavuşması ve bireylerin anadillerini yaşamın her alanında özgürce kullanıp geliştirebilmeleriyle mümkün olduğunu söyleyen Şapkacı, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ana dilde eğitim hakkı, bu sürecin temel dayanağıdır. Dil hakkı, yalnızca kültürel bir talep değil, aynı zamanda evrensel bir insan hakkıdır. Kürtçenin statü sahibi bir dil olarak tanınması, yalnızca Kürt halkının değil, Türkiye’de demokrasinin, eşit yurttaşlığın ve kalıcı barışın da ön koşuludur. Bu konuda atılacak adımların samimi ve köklü olması zorunludur; aksi halde yapılacak düzenlemeler, sorunu erteleyen yüzeysel girişimlerden ibaret kalacaktır. Biz hukukçular olarak; Kürtçenin eğitim dili ve kamusal yaşam dili olarak güvence altına alınması için mücadelemizi sürdüreceğimizi, dilin özgürleşmesinin toplumun özgürleşmesi anlamına geldiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.” (MA)