21 Şubat Dünya Anadili günü. Günün ilanının kökeninde 68 yıl önce Pakistan’ın Bangladeş halkına resmi dili olarak Urduca’yı dayatması yatıyor.
Pakistan, 1947’de İngiliz sömürgesindeki Hindistan ile giriştiği kanlı bir mücadelenin ardından bağımsızlığını ilan etti. Bu süreçte Bangladeş Pakistan’ın içinde yer aldı.
Pakistan devleti 1952’de resmi dili olarak Urduca’yı ‘tek dil’ olarak hayata geçirmek istedi.
Bununla yetinilmedi, Bengalce’nin de Arap alfabesi ile yazılması dayatıldı. Buna karşı dil bilinci güçlü olan Bangladeşliler, Bengal Dil Hareketini başlattı. Bengal Dil Hareketi 21 Şubat 1952’de tek dil dayatmasına karşı protesto yürüyüşü yaptı. Protestoya katılanların çoğu Bangladeşli üniversite öğrencilerinden oluşuyordu. Pakistan’ın güvenlik güçleri protestoya katılanların üzerine ateş açtı. Açılan ateş sonucu çok sayıda öğrenci yaşamını yitirdi. Bengal’de anadilini sahiplenme mücadelesinde hayatını kaybeden öğrencilere saygı olarak, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 1999’da aldığı kararla 21 Şubat’ı, “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul etti.
1952’de bağımsızlık mücadelesi başlatan Bangladeşliler 16 Aralık 1971 tarihinde bağımsızlığına kavuştu. Bangladeş’te 21 Şubat’ı hem “Uluslararası Anadili Günü” hem de “şehitler günü” olarak anıyor.
İlk kutlama 2000’de başladı
Çok dilli yaşam ve kültürel çeşitliliğe dikkat çekiliyor
“21 Şubat Dünya Anadili Günü” ilk kez 2000 yılında, dünya genelinde çok dilli yaşamı ve kültürel çeşitliliği desteklemek amacı ile kutlanmaya başladı. 2024 UNESCO verilerine göre, dünyada 5 bini yerli dili olmak üzere 7 binden fazla dil konuşuluyor. Bu dillerin sadece 106’sı resmi dil statüsünde. Anadille ilgili BM’nin paylaştığı verilerine göre dünyada 7 binden fazla dil konuşulsa da her 2 haftada bir dil yok oluyor. Yok olan dille beraber dilin ait olduğu kültür ve toplumsal hafıza da yitip gidiyor.
Türkiye’deki durum nedir?
3 dil yok oldu, 15 dil yok olma tehlikesi altındı
Anadili günü nedeni ile Türkiye’de başta Kürtler olmak üzere, farklı haklar anadilde eğitim başta olmak üzere kamusal alanda anadilleri ile hizmet almak istiyor. UNESCO’nun ‘tehlike altındaki dünya dilleri Atlası’na göre; Türkiye’de 18 dil veya lehçe yer alıyor. Ubıhça, Mlahso ve Kapadokya Yunancası olurken, 15 dil ise yok olma tehlikesi altında. Kürtçenin Kirmanckî/Zazaki lehçesi de yok olma tehlikesi altındaki diller arasında yer alıyor. Kürtçe tüm yasaklamalara ve baskılara rağmen yok olmasa dahi anadilde eğitim seçmeli dışında eğitimin yapılmaması ve resmi statüsünün olmaması nedeni ile risk altında olduğu dilciler tarafından sık sık dile getiriliyor.
Dilbilimci Necmiye Alpay: Anadilin yok sayılması, deprem tehlikesini yok saymakla aynı şey
Dilbilimci Necmiye Alpay, anadil kavramını açıklık getiriyor: “Anadil, kökdildir, yani dil doğuran dil. Örneğin Göktürkçe, Latince vb. birer anadildir. Anadili ise, bireyin annesinden öğrendiği dil için kullanılan terim.”
Boğaziçi Üniversitesi yayını dilbilim sözlüğünün anadil kullanımı dikkat alan Alpay, yapılan tanıma işaret ediyor.
‘İki dil de anadili olabilir’
“Anadili (mother tongue) toplumdilbilim insanın içinde doğup büyüdüğü aile ya da toplum çevresinde duyarak ve ilk olarak edindiği dil/diller. İki dilin aile içinde ya da yakın çevrede konuşulduğu durumlarda iki dil de anadili olabilir. Çeşitli anadillerin konuşulduğu bir ülkede bu anadillerden biri ya da birkaçı resmi dil konumunda olabilir. Anadillerinden hangisinin ya da hangilerinin resmi dil konumunda olacağı dil planlaması uygulanarak belirlenir.”
‘Bilincimizin altyapısı anadilimiz’
Necmiye Alpay anadilinde eğitimin ve kamusal alanda kullanılmasının önemine vurgu yapıyor: “Kamusal alan açısından en önemli mesele, farklı anadillerimizin var olduğunun resmen ve toplumsal olarak kabul edilmesi ve tümüne saygı duyulmasıdır. Böyle olmadığı ölçüde dil bilinci bilimselleşemiyor ve anadilleri değersizleştiriliyor. Oysa eğitim başta olmak üzere bütün kültürel alanlar anadili etrafında düşünülüp düzenlenmeyi gerektirir. Bilincimizin altyapısı anadilimizdir. Onun yok sayılması, deprem tehlikesini yok saymakla aynı şey.
Egemen anadilinin dışındaki anadillerinin yok sayılması, kendi anadili ülkenin egemen dili olan çocuklar açısından da dile bilimsel bakışın gelişmesini engellediği için sakıncalı. Bilimsel eğitim, gerçekliği bir bütün olarak düşünmeyi gerektirir.”