• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Ankara ve İstanbul’dan çağrı: Hasta tutuklular Öztel ve Avcı tahliye edilsin

Ankara ve İstanbul’dan çağrı: Hasta tutuklular Öztel ve Avcı tahliye edilsin

Hasta tutuklular için İstanbul ve Ankara’da yapılan eylemlerde Adnan Öztel ve Mehmet Tahir Avcı’nın tahliyesi talep edildi.

Ankara ve İstanbul’dan çağrı: Hasta tutuklular Öztel ve Avcı tahliye edilsin
Ankara ve İstanbul’dan çağrı: Hasta tutuklular Öztel ve Avcı tahliye edilsin
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 1 Kasım 2025 15:31

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Beyoğlu’nda bulunan dernek binalarında her hafta hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için düzenledikleri “F Oturması” eyleminin 710’uncusunu gerçekleştirdi.

Bu hafta Tekirdağ 1 No’lu F Tipi cezaevindeki Adnan Öztel’in durumuna dikkat çekildi.

Eylemde “Hasta mahpus Adnan Öztel serbest bırakılsın”, “Tedavi haktır engellenemez” pankartları açıldı. “Adnan Öztel serbest bırakılsın”, “Tedavi haktır engellenemez”, “insan haklarıyla insandır” ve “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” sloganları atıldı.

Basın metnini okuyan İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Mehmet Acettin, Öztel’in sağlık durumunun son 6 ayda hızla bozulduğunu belirterek, bel Fıtığı, hemoroit ve ileri derecede behçet hastası olduğunu söyledi.

Öztel’in behçet hastalığına bağlı olarak ileri derecede görme kaybı, diş problemleri ve mide rahatsızlıkları yaşadığını belirten Acettin, Öztel’in başkasının desteğiyle yaşamını sürdürdüğünü söyledi.

‘Tedavisi yapılmıyor’

Öztel’in 20 yıldır cezaevinde tutulduğunu ifade eden Acettin, vasisinin yakın tarihteki aktarımlarına şöyle yer verdi:

“Ben Adnan’la 13 yıl önce gözleri kör olmak üzereyken tanıştım. Yaklaşık 3 yıl boyunca rahatsızlıklarına tanı konulmamıştı. Sonrasında Behçet tanısı konulmuş, Behçet hastalığı gözüne vurmuş ve görme kaybı yaşıyordu. Hastalığı uygulanan tedaviye yanıt vermiyordu. Çabalarımız sonucunda yeni bir tedaviye başlandı ve yüzde 40 görme kaybıyla körlüğü durdurabildiler. Yaklaşık 12 yıldır bu tedavi arada bir ilaç değiştirilerek yapılıyor. Ancak her ay düzenli olarak günü gününe serum alması gerekirken, düzenli götürülmüyor mutlaka aksama oluyor. Hastaneye sabah erken götürüp akşam geç saate kadar ring aracı içinde kışın soğukta yazın sıcakta, tuvalet ihtiyacı dahi görülmeden kelepçeli bekletiliyor. İlaçları zamanında verilmiyor. Yapılan tetkiklerin sonuçları hakkında bilgi verilmiyor. MR, ultrason vs. için aylarca bekletiliyor. Diyet yemekleri yetersiz, besin değeri düşük.  Behçet ilaçları pahalı ve ithal olduğu için ilaçlar zor bulunuyor.  Bu durumlarda dışardan ilaç kabul etmiyorlar, kendileri de ‘eczanede yok’ deyip baştan savıyorlar. Oysa bir ay ilaç aksasa, büyük bir hızla görme kaybı başlıyor.  Hapishanede tedavi koşulları yanında yaşam koşulları da çok zor. Normal şartlarda dışarda dahi Behçet hastalığıyla mücadele oldukça güç. İyi beslenme, temiz hava, stressiz ortam, düzenli tedavi, destek dayanışma gerekiyor. Elbette bunların hiçbiri hapishanede söz konusu değil. Bedeni hastalığa direniyor henüz, ama pes etmeden acilen serbest bırakılması ve tedavi için imkan tanınması gerekir. Kaygımız elbette ki içerde yaşamını yitirmesi. Çıkmasına daha 10 yıl var,  bu koşullarda bu kadar yıl hayatta kalması çok güç’ demiştir.”

Hasta Tutsaklara Özgürlük İnisiyatifi’nin cezaevlerindeki hak ihlalleri için gerçekleştirdiği eylemlerinin 582’nci haftasında, Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Mehmet Tahir Avcı’nın durumuna dikkat çekildi.

“Tedavi haktır engellenemez, hasta mahpuslar serbest bırakılsın” pankartının açıldığı açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Yöneticisi Kezban Kalın yaptı.

Kezban Kalın, Avcı’nın epilepsi hastası olduğu, sol kolunu hareket ettiremediği, yakın zamanda anjiyo geçirdiği ve kalp ve şeker hastalıklarının bulunduğu bilgisi verildi. Avcı’nın hastalıklarının unutkanlık ve ilaçlarını almakta güçlük çekmesine sebep olmasına rağmen tek kişilik hücrede tutulduğuna bu durumun ise nöbet ve kardiyak riskini yükselttiğine işaret edildi.

Avcı için 9 Mayıs 2025 tarihinde Sincan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ameliyat tarihi alındığı ancak sevk edilmesi gerekmekte iken “jandarma personel ve araç yok” gerekçesiyle iptal edildiğini aktaran Kezban Kalın, “Mehmet Tahir Avcı’nın geçmiş anlatımları sağlık hizmetine erişimde ayrımcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Nusaybin’de yakalanma sürecinde şarapnel nedeniyle karaciğer hasarı, tedavilerin tamamlanmaması, hastane personeline yapılan damgalayıcı yönlendirmeler, kelepçeli muayene ve nefret söylemi içeren ifadeler ile karşı karşıya bırakıldığı da görülmektedir. Güncel tabloda iki kez kalp krizi geçirmiş, stent takılmış, iki koroner damarı tıkalıdır ve ameliyat beklemektedir” dedi.

Avcı’nın bakım ve refakat ihtiyacını vurgulayan Kezban Kalın, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Avcı’nın çoklu ve ağır hastalıkları (epilepsi, diyabet, ileri kardiyovasküler hastalık; geçirilmiş MI ve stent; iki damar tıkanıklığı) ile bilişsel etkilenim/unutkanlık ve ilaç uyumsuzluğu bir arada değerlendirildiğinde, tek başına tutulması tıbben kontrendikedir. Tıbben tek başına kalamayacak durumda olan bir mahpusun tek başına tutulmaya devam edilmesi, insan onuruyla bağdaşmayan muamele yasağı (Anayasa m.17; AİHS m.3) bakımından kötü muamele niteliğindedir. Bu uygulama derhâl sonlandırılmalı; bakım ve refakat ihtiyacını karşılayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Mehmet Tahir Avcı için kardiyoloji, nöroloji ve endokrinolojiyi kapsayan multidisipliner ve kesintisiz bir tedavi planı oluşturulmalı; ilaç sürekliliği ve epilepsi kriz yönetimi güvence altına alınmalıdır. Kelepçeli/ayrımcı muayene dâhil onur kırıcı uygulamalara son verilmeli; bildirilen aşağılayıcı davranışlar hakkında etkin soruşturma yürütülmelidir. Mevcut ağır ve birikimli hastalık tablosu gözetilerek 5275 sayılı Kanun’un 16. maddesi uyarınca infazın geri bırakılması seçeneği, Adlî Tıp ve bağımsız sağlık kurullarından alınacak ivedi raporlarla hızla değerlendirilmelidir.” (MA)