Avukat Fırat Epözdemir hakkında tahliye kararı

İstanbul Barosu’nun tutuklu üyesi avukat Fırat Epözdemir, yargılandığı davanın ilk duruşmasında savunma yaparak, “Fırat Epözdemir Kürt, tutuklayalım dediler; bu davanın özeti bu” ifadelerini kullandı.

Avukat Fırat Epözdemir hakkında tahliye kararı
Avukat Fırat Epözdemir hakkında tahliye kararı
Eylül Deniz Yaşar
  • Yayınlanma: 29 Mayıs 2025 16:54
  • Güncellenme: 29 Mayıs 2025 17:37

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Fırat Epözdemir, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla yargılandığı davanın ilk duruşması için bugün İstanbul Adliyesi 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı.

Epözdemir, 25 Ocak’ta tutuklanmıştı. İddianamede, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi olduğu ve HDK Bağcılar Başkanlığı yaptığı ileri sürülüyor.

Ayrıca 2015’te Şırnak’ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasağı sırasında yaşanan ölümlere tepki göstermek amacıyla bölgeye gitmesi de iddianamedeki suçlama konularından birisi.

Savcılık, Epözdemir hakkında 8 yıl 6 aydan 20 yıla kadar hapis cezası talep ediyor.

Duruşma salonuna sığmayan izleyiciler için iki ek salon açıldı. Bu salonlarda Epözdemir’in duruşması SEGBİS sistemiyle takip ediliyor.

Duruşma saat 14.16’da başladı ve Epözdemir savunma vermeye başladı. Epözdemir, “Terör örgütü üyeliği kullanışlı bir alan, Fırat Epözdemir Kürt, tutuklayalım dediler, bu davanın özeti bu” diye konuştu.

14.33- Fırat Epözdemir savunmasına devam ediyor:

“Benimle ilgili soruşturma HDK soruşturması. Ben ne yaparsam yapayım tutuklanacaktım, bir tutuklama kararı verilmişti. Ben kendimi çok iyi biliyorum, hiçbir illegal faaliyete bulaşmayacağımı ben de beni tanıyanlar da iyi biliyor.”

“İddianamede Cizre ile ilgili geçen ifadeler… Daha önce soruşturma yürütülmüş, herhangi bir suç unsuru olmadığı çok net tespit edilmiş, kovuşturamaya yer olmadığına karar verilmiştir. Yeni delil var diyorlar, yeni delil diye de benimle ilgili arama ve el koyma tedbirlerini yazıyorlar. Bunlar bir delil değil, bunlar işlemdir. Benimle ilgili kovuşturmaya yer yok kararını kaldırıyorsunuz da diğer şüphelilerle ilgili bu kararı kaldırıyorsunuz?”

“Ben 15 yaşından beri insan hakları hukukuyla ilgileniyorum. 26 Kasım 1993 tarihinde Tatvan’da katledilen dayım Avukat Şevket Epözdemir o dönemde İHD temsilcisi olduğu için ilgim daha da arttı. Nerede bir insan hakları ihlali varsa oraya kapak oldum ben, zaten avukatlığı tercih etmemin en önemli nedeniydi bu.”

‘HDK iddiası Son dönemin en popüler suçlaması’

14.45- Savunmasında Sokrates’in savunmasını hatırlatan Fırat Epözdemir, HDK üzerinden suçlamalara da yanıt vermeye başladı:

“Sokrates’in savunmasını bilirsiniz. Sokrates ilk duruşmada döner Meletos’a der ki ‘Bırak bu iddialara bizim inanmamızı, sen kendin bile inanmıyorsun.’ Maalesef soruşturma savcımız bu iddianameyi inanarak yazmamış.”

“İddianamedeki en önemli iddia HDK iddiası. Son dönemin en popüler suçlaması… HDK legal midir, illegal midir ona geçmeden ona şunu rahatlıkla söyeyebilirim: benim HDK’de hiçbir görevim olmamıştır. Olmadığı iddianamede de belli. İddianame benimle ilgili ne diyor? HDK’nin Bağcılar Başkanı olduğumu iddia ediyor. Neye dayandırıyor? HDK Genel Merkezinde el konulan dijitallerinde ele geçildiği iddia edilen Excel tablolarında benim iletişim bilgilerim varmış.”

“HDK legal midir, illegal midir, buna dönelim. Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen fezleke ile HDK hakkında bilgilendim. Ben o fezlekelerdeki HDK tüzüğüne bakınca illegal bir faaliyet göremedim. Mahkemeler nasıl yaklaşır, bunu bilemem. Ancak HDK 2011 yılında kuruluyor, yaklaşık 15 yıldır faaliyetlerine devam etmiş, 13 tane genel kurul yapmış, genel merkezleri var, tabelaları var. Peki, HDK illegalsa neden bu faaliyetlere izin verilmiş şimdiye kadar? Ben HDK’nin Bağcılar Başkanı olsaydım şunu söylerdim: ‘Sayın yargıçlar, HDK’nin genel merkezi var, internet sitesi var, HDK aktif çalışıyor, kapatmamışsınız, bana HDK illegaldir diyemezsiniz’ derdim. Sizin mahkemenizin de çok önemli bir tespiti var, diyorsunuz ki ‘Örgüte üye olan kimse örgütün kanuna suç olan fiileri işleyeceğini bilerek bu kasıtla hareket etmelidir’. Siz gerekçeli kararınızda bunu yazmışsınız, ama biz de bunu savunuyoruz.”

‘HDK’nin illegal bir yapı olduğunu düşünmüyorum’

14.53 – Fırat Epözdemir’den HDK üzerine:

“HDK Genel Merkezi’nde ele geçirildiği iddia edilen Excel tablosundan başka benim HDK’de faaliyet yürüttüğümü gösterebilecek hiçbir delil yok. Niye fiziki takip yapılmadı, niye tanık yok? Yok çünkü HDK ile ilgim yok benim. Ben HDK’nin illegal bir yapı olduğunu da düşünmüyorum. Savcı iddianamede ‘legal görünümlü illegal’ demiş, ben o görünüme inanıp kanıp HDK Bağcılar Başkanı olmuşsam da savcı benim suç işleme kastımı ortaya koyabilmeli, ama o koyamamış, koyamaz, çünkü yok.”

‘Nerede HDK’nin bize verdiği talimat? Delili nerede?’

15.00 – Fırat Epözdemir sokağa çıkma yasakları döneminde Cizre seyahati üzerine savunmasını vermeye başladı:

“9 Eylül 2015 tarihinde mail yazışmalarıyla uçak gidiş dönüş tarihlerimizi netleştirdik. Biz gidiş dönüşümüzü 40 avukat nasıl organize ederiz? Basit bir yemek organizasyonunda bile ne yapar 4-5 arkadaş? Bir WhatsApp grubu kurar. Biz de bu amaçla WhatsApp grubumuzu kurduk, ‘Diren Cizre’ isimli WhatsApp grubu. Sosyal medyada bu WhatsApp grubu üzerinden kıyamet kopmuş ben gözaltına alınınca. Dosyada gruptaki mesajlar yok mu? Gidiş-dönüş yol planlaması için açıldığı yazılmış ilk mesajda. Bir tek illegal mesaj var mı o grupta? Yok. Cizre’de 400’e yakın kişi buluştuk.”

“Savcının iki iddiası var, Diren Cizre WhatsApp grubu HDK’nin talimatıyla kuruldu diyor. Biz basit bir WhatsApp grubu kurmak için bir yerin talimatına ihtiyaç duyacak insanlar değiliz, biz avukatız. Bir basit WhatsApp grubu kurmak için talimata gerek var mı? Asıl soru şu: Peki bunun delili nerede? Nerede HDK’nin bize verdiği talimat?”

“Savcının ikinci iddiası şu: Cizre’ye HDK açıklamasından sonra gittiniz diyor. Biz 9 Eylül 2015 tarihinde gitme kararı almışız, o zaman açıklama yoktu. Savcının bu iddiayı ilişkilendirebildiği bir delil var mı? Bu soyut bir iddia. Soruşturma savcısı 5 ayrı HDK açıklamasını kastediyorsa, o açıklamalarda 2015 tarihli olanı bizim gidiş kararını aldığımız tarihten aylar sonra yapılmış. O açıklamarı kısıtlı koşullarda inceleyebildim, anladım ki o açıklamaların tam metinleri de dosyada yok. Yine anlayabildiğim kadarıyla o açıklamaların bir bölümü HDK Eş Sözcüleri’nin kendi adlarına yaptığı açıklamalardır. Bu soyut iddialarla tutuklandım ve dava açıldı.”

“HDK’nin açıklaması sonrası kendi irademi örgütün iradesine teslim etmişim ben, öyle diyor savcı. Benim o kadar basit bir iradem yok. Eğer irademi bir yere terk edersem bu oğluma bırakılacak en kötü mirastır. Benim bir yere teslim edecek iradem yok.”

‘Yanında halay çektiğim kişinin silahlı fotoğraflarından bana ne?’

15.09 – Fırat Epözdemir savunmasında ‘örgüt propagandası’ suçlamasına konu yapılan fotoğrafları üzerine konuşmaya başladı:

“Halay çekerken çekilen bir fotoğraf. Hadi diyelim ki örgüt propagandasının yasal unsurları oluştu? İddianame suç tarihine ne yazmış, 2015. Sokaktayız. Bu fotoğraf herhangi bir basın-yayın yoluyla paylaşılmamış. Bu fotoğraf hiç tanımadığım, bilmediğim biriyle çektiğimiz halay sırasında çekilen bir resim. O resmi Ferit Keleşoğlu gitmiş bir hard diske atmış, o da bir arama esnasında ele geçirilmiş. Zaman aşımı süresi 8 yıl; zaman aşımı geçtiği halde savcı KYOK kararı vereceği halde dava açmış, işin ilginç tarafı ben bu suçtan da tutukluyum. Bari bu suçtan tutuklamasaydınız.”

“İddianame ilk okuduğumda şok olduğum bir şey var; delilleri çok yeterli görmemişler ki tutuklanma gerekçeme şunu eklemişler: Fırat Epözdemir’in yanında halay çeken Ferit Keleşoğlu’nun hard diskinde Ferit Keleşoğlu’nun elinde silah gösteren fotoğraflar da bulunmuş. Ferit Keleşoğlu’nun silahlarından bana ne ya?”

Fırat Epözdemir savunmasını sonlandırdı

15.15 – Fırat Epözdemir savunmasını sonlandırdıktan sonra salonda alkışlar yükseldi:

“Dönemin Roma Valisi Pinetus Hazreti İsa’yı önüne çıkartılıyor, ‘bu kendini kral olarak görüyor’ suçlamasıyla. Vali İsa’yı dinliyor, diyor ki halka dinledim suçu yok, ama halk baskı yapınca dönüyor tamam cezasını verdim diyor. Benim suçlu olmadığımı ben ve beni tanıyan herkes biliyor. Suçlu olduğum ispatlanamayacağı biline biline bunlar yapılıyor. Bütün çocuklara güzel bir dünya bırakmak için bugüne kadar neysem, bugünden sonra aynısı olacağım, mücadele edeceğim. Etmezsek Filistinleri daha çok yaşar, 2. Dünya Savaşı dönemine döneriz. Asla illegal hiçbir işe bulaşmam. Özetle sayın yargıçlar, iddialar dayanaksız ve soyuttur, savunmam da bunlardan ibarettir.”

15.17 – Hakim Fırat Epözdemir’e Cizre’ye neden gittiğini sordu.

Fırat Epözdemir: “Niye hendekler açıldı, bu kadar sivil, bu kadar asker, bu kadar PKK’li hayatını kaybetti bilmiyorum. Biz Diyarbakır Barosu ve hukuk örgütlerinin çağrısı için oraya gittik. Ben avukatlık yasasının 76. ve 95. Maddelerine dayanarak insan haklarını koruma ve gelişme amacıyla gittim.”

Hakim: “Delil listesi olarak sunduğunuz hususlar var, adınızın geçtiği HDK dosyasının tamamını istediğiniz, aday listeleri karşılaştırılması talebiniz var. Bunun dışında ayrıca talebiniz var mı?”

Fırat Epözdemir: Sadece benimle ilgili kısmın alınıp dosyaya konulması delilin sağlıklı şekilde değerlendirilemeyeceği anlamına gelir, o nedenle delillerin tamamını istedik. Savcı beyin mütalaasından sonra belki tahliyeye ilişkin bir söz alabilirim.”

15.20 – İstanbul Baro İbrahim Kaboğlu konuşma yapıyor.

İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu, Fırat Epözdemir’in savunmasında söz aldı. Kaboğlu hakime “Desteğe gelen baro başkanları söz alabilir mi?” diye sordu. Hakim normalde böyle bir uygulama olmadığını ama bu dosyaya mahsus talebin kabul edileceğini belirtti.

Kaboğlu: “Burada başta divan olmak üzere bütün yönetim kurulum var. Müsadeniz olursa avukat Hürrem Sönmez, Fırat Epödemir’in özgürlüğünden sonra baroda ortaya çıkan sorunları bizimle paylaşmak ister.”

Hakim: “Bunun dosyaya ne gibi bir katkısı olacak?”

Kaboğlu: “Fırat Epözdemir’in özgürlüğünden mahrum bırakıldığı sorunları sıralarken savunma kamu hizmetinden doğurduğu olumsuzluklardan ben bahsedeceğim, o hususla ilgili.”

Hakim bu talebi kabul ettikten sonra avukat Hürrem Sönmez konuşmaya başladı.

İbrahim Kaboğlu: Demokratik devlette özgürlük asıldır, kısıtlama istisnadır

İbrahim Kaboğlu, tutuklu yargılanan avukat Fırat Epözdemir’i savunuyor, “tutukluluk” tedbiri üzerine konuşuyor:

“Tarihsel bir dava görüyoruz. Bu davanın başında 4 ay önce savcının huzurunda da dile getirmiştim, Fırat Epözdemir’in tutukluluk koşulları bulunmuyor, benim kullandığım ölçütlerin hepsinin doğru olduğu bu sürede ortaya çıktı. Fırat bey etnik aidiyetini de belirtti, ama ben birey olarak, bir yurttaş olarak bir kişinin özgürlükten alıkonma işleminin çok ağır bir tedbir olduğunu düşünüyorum. Tutuklamanın öldürmeden önceki en ağır yaptırım olduğunu hepimiz biliyoruz, hukuk fakültesi 1. Sınıftan beri okutuyoruz. Asıl olan suçlu şüphesi de olsa tutuksuz yargılanmaktır, çünkü demokratik bir devlette özgürlük asıldır, kısıtlama istisnadır. Suç üstü olur, tabancalı olur, kanlı olur, tabii ki o durum farklı. Ancak burada ‘tutuklanabilir’ şeklindeki bir takdir yetkisi anayasada değişiklik yapılıp 13. Maddesine ‘ölçülülük ilkesi’ konulunca daha da hafif hale geldi. Fırat Epözdemir açısından, bir birey, bir yurttaş, bir insan olarak anayasal düzlemde tutuklanma koşulları kesinlikle yoktur. Eğer suç kuşkusu var idiyse, sonraki gelişmeler suçlu olmadığını bizim gözümüde daha da pekiştirdi. Çünkü suçlu bir kişiye yönelik usul işlemleri bu kadar karartmaya, perdelemeye gerek yoktur. Eğer usülü sürekli ihlal ediyorsanız demek ki esasa ilişkin bir eksikliğiniz var.”

İbrahim Kaboğlu: Fırat Epözdemir’in tutukluluğu anayasanın ihlalidir

15.45 – İbrahim Kaboğlu konuşuyor:

“Fırat Epözdemir İstanbul Barosu’nun yönetim kurulu üyesidir. Yalnızca Anayasanın 135. Maddesi değil, 65. Maddesi -seçme ve seçilme hakkı- değil, baro Anayasa madde 2’ye dayanarak demokratik bir örgüttür, demokratik hukuk devletinin gerçekleşmesi için gerekli olan bir örgüttür, Fırat Epözdemir’in özgürlüğünden alıkonulması Anayasa’nın değişmesi maddesi olan 2. Maddesinin de ihlalidir. Anayasanın 138. Maddesine değinerek sözlerimi bitirmek istiyorum, bu çok önemsediğim bir maddedir. Çünkü gerek iç bağımsızlık olarak yargıçların, gerekse dış bağımsızlık olarak çok iyi kaleme alınmış, kapsamlı ve yargıcın gerçekten vicdani kanaatlerine göre karar vermelerini sağlamaya yönelik bir maddedir. Hakimlerin görevlerinde bağımsız olduklarını, anayasaya ve kanuna uygun olarak vicdanlarıyla karar verdiklerini ve millet adına bir karar verdiklerini belirten Madde 138’in size yüklediği bir sorumluluk ve ayrıcalık var.”

15.50 – İbrahim Kaboğlu şu sözlerle savunmasını sonlandırdı:

“Avukatlık kanunu madde 76, Anayasa Madde 2 ile özdeşleşmektedir. İstanbul Barosu da avukatlık kanunu Madde 76’da belirtilen insan hakları ve hukukun özgürlüğünü savunarak aslında Anayasa Madde 2’yi de savunuyor. Avukat Fırat Epözdemir de bunun için birlikte çalışma yürüttüğümüz bir meslektaşımızdır. Biz hukukçuyuz, hepimiz şu ya da bu biçimle hukukla çatışabiliriz, ancak o çatışmanında usüle uygun giderilmesi konusunda hepimiz alnı açık şekilde gerekli usüllere uyarız. İbrahim Kaboğlu olarak çağrımdır: bugün bu hukuka aykırı işlemden döneceğinize olan inancım tamdır.”

Avukat Baran Doğan: Savcılar, suç şüphesi olmadan evimize giremezsiniz

16:00 – Avukat Baran Doğan savunmasına başladı.

Avukat Baran Doğan iddianamedeki suçlamalara ilişkin konuştu, savcılara seslendi:

“Böyle yargılama olur mu? Delil dosyada yok. Müvekkilim tutuklandı, kolluk tutanaklarıyla tutuklandı. Bunun ne kadar ağır bir insan hakları ihlali olduğunuz lütfen görünüz. Bu soruşturma nasıl başladı? Bir soruşturmanın başlangıç şüphesi çok önemlidir. Ceza Hukuku durup dururken kişi özgürlüğüne müdahale edemez. Savcılar, suç şüphesi olmadan evimize giremezsiniz, ofisimizi didik didik arayamazsınız. Makul şüphe nerede var? Tek tek bir avukatın dosyalarını önünüze yığıp içlerinde ne arıyorsunuz? Sayın savcı elbette bir taraftır, iddia makamındadır. Fakat savcı, işlem yaparken tarafsız davranmak zorundadır. Buna savcılığın ‘dürüst işlem yapma ilkesi’ denilmektedir. Savcılar bu ilkeye uygun davranmak zorundadır. Fakat savcının bu ilkeye uymadığı görülmektedir.”

Avukat Baran Doğan: Emniyet işi çığırından çıkarmış

Avukat Baran Doğan savunmasında ‘soruşturma işlemlerine’ ilişkin konuşuyor:

“Emniyet tutanak tutuyor, sadece bu adamla ilgili tutanak tutalım diyor. Emniyet işi çığırından çıkarmış ya, nasılsa artık delil toplamaya gerek yok diyor, ama diyor örgüt üyeliğine ilişkin teyide muhtaç bilgilere ulaşılmıştır. Yahu teyide muhtaçsa ne diye dosyaya koydunuz? Savcılıktan şöyle bir yanıt geliyor: Ceza İnfaz Kurumu’nda PKK-KCK üyeliğinden tutuklu kişileri ziyaret ettiği yönünde. Tamam bu ülkede avukatlık yabancı, Osmanlı’da da yoktu biliyoruz, avukatlık o nedenle zor. Avukatlık toplumsal bir görev, dolayısıyla ‘şunun avukatı’, ‘bunun avukatı’ gibi görüşler dosyayı bulandırır. Diğer bir konu HTS kayıtları… Kiminle görüşmüş? Dosyası olanlarla. O zaman avukatlık yapmayalım avukat olarak bu kişilerle görüşmemiz bu kadar tehlikeliyse.”

‘Yargılamanın nedeni avukatlık faaliyetleri’

Avukat Baran Doğan Fırat Epözdemir’in esas olarak “avukatlık faaliyetleri” nedeniyle yargılandığını savunmada şu sözlerle açıkladı:

“Avukatların özel bir hukuki güvenlik rejimine tabii olması gerekir. Siz bir avukata istediğiniz zaman dokunamazsınız, istediğiniz zaman gözaltına alamazsınız. Tarihe hiçbir iktidar bir avukatı ‘avukatlık faaliyetlerinden dolayı dokunuyorum’ demez. Benim müvekkilim avukat, şimdi savcılık diyecek ki ‘Ben onu avukatlık faaliyetleri nedeniyle yargılamıyorum’. İstanbul Barosu’na dava açıyor, yine aynı şekilde. Siyasetçiler, sanatçılar, gazeteciler için de aynı şeyi söylüyorlar. Bunları niye böyle toplu alıyorsunuz o zaman?”’ Seçim zamanı sarı-kırmızı-yeşil poşiyi boynuna taktı’ iddiası, ‘HDK’ iddiası gibi iddianamedeki suçlamalar avukatlık faaliyetlerini gölgelemek için dosyaya konulmuş suçlamalardır.”

‘HDK’yi kriminalize edecekseniz bari bir illegal eylemini bulun’

Avukat Baran Doğan savunmasında HDK ile ilgili suçlamalar üzerine konuşuyor:

“HDK iddiasına gelelim, iddiada ‘HDK alternatif bir meclistir’ diyor. Bunu nereden biliyoruz, HDK böyle bir karar mı almış? HDK üyeleri arasında yöre dernekleri, sendikalar var, İstanbul’un göbeğinde 3 tane genel kurul yapmış. Yasadışı örgüt diyorsunuz, o zaman gelsin PKK de İstanbul’un göbeğinde genel kurul yapsın.TC yasaları buna izin veriyor mu? Vermiyor. HDK kendisini ortak bir mücadele platformu olarak adlandırıyor. Ama madem HDK’yi kriminalize edeceksiniz bari bir illegal eylemini bulun. HDK’nin eylemlerine bakıyorsunuz insan hakları, kadın hakları, çevre ile ilgili yasal etkinlikler. Nerede suç unsuru. Dosyadaki hiçbir delil vakayı temsil etmiyor. Dosyada HDK Bağcılar Başkanı diyor ya, neyle alakalı bu? Bu delillerle mi yargılama sürdürülecek?”

16.34 – Avukat Pınar Bayram’ın savunması başladı:

Pınar Bayram’ın savunmasından notlar:

“HDK’ye ilişkin bir çok beraat kararını dosyaya sunduk. Müvekkilin örgüt üyesi olmadığına yönelik açık deliller mevcuttur. Müvekkilin boynunda sarı-kırmızı-yeşil şal olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştır. Söz konusu fotoğraf dava dosyasına nasıl girmiştir? Söz konusu resim Ferit Keleşoğlu isimli kişiye ilişkin arama neticesinde dijital materyallerinde çıkmıştır. Suç olduğu iddia edilen resim bir başkasına ilişkin aramada ele geçirildi, burada artık ‘tesadüfi delil’ söz konusu olacaktır. Bu delil ilk alındığında neden bir Cumhuriyet Başsavcılığı’na hemen bir bildirim yapılmadı? Çünkü o zaman bu fotoğraf tutuklamaya konu olacak yeterli bir delil olarak görülmedi. Emniyetin kendisi dahil hiçbir suretle puşiye ilişkin bir ‘bayrak’ değerlendirmesi yapılmamıştır. Örgüt üyeliğine ilişkin daha önce kyok-kovuşturmaya yer yok- kararı veriliyor. Daha sonra herhangi bir dava açılmıyor. Aynı resim, aynı puşi bir başkası için suç olarak değerlendirilmezken daha sonra müvekkilimiz için propaganda delili sayılmaktadır. Bu resmin orijinal olup olmadığını da bilmiyoruz, velev ki söz konusu peşinin tamamı getirilmeden bu peşinin örgütün bayrağı olup olmadığını anlayamayız. Bir propaganda suçunun oluşabilmesi için örgütün cebir ve şiddet içeren eylemlerinin meşrulaştırılması gerekir, bu fiilin sonucunda ortaya bir tehlikenin çıkıp çıkmadığına da bakmak gerekir.”

“Müvekkilin tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz” diyerek avukat Pınar Bayram savunmasını sonlandırdı.

Tutukluluğunun devamı talebi

Savcı, Fırat Epözdemir’in tutukluluğunun devamını talep etti.

Pek çok farklı ülkenin barolarından avukatlar da Fırat Epözdemir’in davasını takip ediyor.

Duruşmaya karar için ara verildi.

25 Ocak’tan bu yana tutuklu bulunan avukat Fırat Epözdemir hakkında mahkeme tahliye kararı verdi.

Kaboğlu: İstanbul Barosu’na karşı yargısal süreçte yeni bir aşama

İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu Avukat Fırat Epözdemir’e tahliye kararı sonrası adliye önünde açıklama yaptı:

“Bu İstanbul Barosu’na karsi yurulen operasyonlarin da çöktüğü anlamına gelmektedir. Adil yargılama hakkı sürekli ihlal edilerek yürütülen yargısal süreç bugün yeni bir aşamaya yönlenmiş bulunmaktadır. Türkiye’de hukuku etkili kılma çabamıza devam edeceğiz. Hepimizin yolu açık olsun.”