“Barış ve Demokrasi” ismini taşıyan çağrı metnine birçok tanınmış aydın, yazar, akademisyen ve hak savunucusu imza attı.
Ortak metin, İsviçre eski Büyükelçisi ve hukukçu Rıza Türmen tarafından okundu.
Metinde, “Türkiye güç bir dönemden geçmektedir. Ekim başından itibaren ortaya çıkan gelişmeler barış beklentisi yaratmakla birlikte iktidarın, Kürt sorununda barışçı ve demokratik bir çözüm arayışı olduğuna dair belirti yoktur.” denildi
Çağrının aynı zamanda, “demokrasi, ekmek, adalet, özgürlük, insan hakları ve hukuk devleti çağrısı” olduğunu belirten aydınlar, “Yaşadığımız deneyimlerden biliyoruz ki, Kürt sorunu ancak demokrasi çerçevesinde ve insan hakları temelinde çözümlenebilir.” denildi.
‘Türkiye şiddet sarmalında’
Açıklamada, Türkiye’nin şiddet ortamı içerisinde olduğu belirtilerek şunlar kaydedildi:
“Türkiye güç bir dönemden geçmektedir. Bir yanda artan yoksulluk ve hukuksuzlukla birlikte, halktan gördüğü destek zayıfladıkça sorunlarını şiddete başvurarak çözmeye çalışan bir iktidar var. Seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine devlet memurlarını kayyım atamak, her türlü barışçı gösteriye polis şiddetiyle karşılık vermek, en ufak bir eleştiride bulunanları cezaevine göndermek, Kürt sorununu şiddet yoluyla çözmeye çalışmak şiddet siyasetinin değişik yönleri. Öbür yanda Türkiye bir savaş çemberiyle sarılmış durumda. Bunun en büyük acısını sivil halk, kadınlar ve çocuklar çekiyor.”
‘Barışın silahla sağlanamayacağına inanıyoruz’
Aydınlar, barışın yalnızca silahlı çatışmaların sona ermesi olmadığını, uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülmesi gerektiğini vurguladı. Kürt sorununun demokratik ve insan hakları temelli bir yaklaşımla çözülmesi gerektiği şu sözlerle ifade edildi:
“Barışın silahla sağlanamayacağına inanıyoruz. Öte yandan Kürt sorununu sadece Türkiye’nin sınırları içindeki bir sorun olarak görmek yanıltıcı olur. Suriye’de savaş ve çatışma ortamı ile Kürt sorunu konusunda Türkiye, bölgedeki bütün halkların yararına olacak barışçı bir siyaset izlemediği sürece Türkiye’de Kürt sorunuyla ilgili gerçek bir barışın sağlanması da güçtür.”
‘Barışın toplumsallaşması’
Barışın toplum tarafından sahiplenilmesi gerektiğine vurgu yapılan metinde, şu noktalara değindi:
“Sürekli, kalıcı bir barışın inşa edilmesinde demokratik toplum-kitle örgütlerinin önemli bir rolü olduğuna inanıyoruz. Şimdiye dek Kürt sorununa ilişkin tüm girişimler devlet ya da siyasal aktörler tarafından yapılmıştır. Oysa demokratik toplum-kitle örgütlerinin ve bireylerin ön ayak olması, barış sürecine toplumsal destek sağlar ve şiddet kültürünün yerine barış kültürünün yerleşmesine katkı sunar.”
‘Barış içinde yaşama hakkı kutsal bir insan hakkıdır’
Metinde, barış içinde yaşama hakkının uluslararası hukuk tarafından temel bir hak olarak kabul edildiğine vurgu yapıldı:
“Barış içinde yaşama hakkı kutsal bir insan hakkıdır. Bu hak, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1984 tarihli kararı ve 2010’da kabul edilen Santiago de Compostela bildirgesinde de tanınmıştır. Bildirgede halkların ve bireylerin devlet tarafından ‘düşman olarak görülmeme hakkı’na sahip olduğu ifade edilmektedir.”
Çağrı: Silahlar sussun, acilen adımlar atılsın
Açıklama, Kürt sorununun çözümüne yönelik acil adımlar atılması gerektiğini belirterek şu çağrıyla sona erdi:
“Biz, aşağıda imzası bulunanlar, barış içinde yaşama hakkımızı kullanıyor, Kürt sorunuyla ilgili olarak silahların susması ve bir barış ve demokrasi sürecinin başlaması için gereken adımların acilen atılması çağrısında bulunuyoruz.”
Rıza Türmen, açıklamanın sonunda imza kampanyasının herkese açık olduğunu ve daha fazla kişinin bu çağrıya destek vermeye davet edildiğini belirtti.
Açıklamanın ardından heyet, sırayla söz alarak konuştu.
Necmiye Alpar: Daha geniş çevrelere açılmalıyız
İlk olara konuşan dilbilimci, yazar Necmiye Alpay, çağrıya olan desteğini, “Katılıyoruz, aynı beklenti içindeyiz ve aynı kararlılıkla hareket ediyoruz.” diyerek ifade etti.
Alpay, barış çabalarının daha geniş kesimlere ulaşması gerektiğini vurguladı ve şu eklemelerde bulundu
“Sen, ben, bizim oğlan anlayışıyla devam ediyoruz. Barış çabaları için daha geniş çevrelere açılabilmenin yolunu bulmalıyız. İmza listemiz alfabetik olarak 5 aşağı, 5 yukarı aynı şekilde devam ediyor. Ancak içinde bulunduğumuz durum bazı yenilikler de arz ediyor.
Bizim faşist olarak nitelendirdiğimiz siyasi kanattan da galiba ilk kez, ‘Dünyada barış olmazsa, ülkemizde barış olmaz’ gibi sözler işitmeye başladık. Barış diyen herkesi dikkate almamız lazım. Barış kelimesi çok kolay bir kelime değil.”
Murathan Mungan: Nüfusumuzu artırmalıyız
İmzacılar
Metnin imzacıları şu şekilde:
“Ahmet Telli, Ali Bayramoğlu, Ali Haydar Konca, Ahmet Faruk Ünsal, Akın Birdal, Ayşe Erzan, Ayşegül Devecioğlu, Baskın Oran, Berrin Sönmez, Binnaz Toprak, Cengiz Arın, Cihangir İslam, Coşkun Üsterci, Eşber Yağmurdereli, Esra Mungan, Erdoğan Aydın, Fatma Bostan Ünsal, Fatma Gök, Filiz Kerestecioğlu, Fikret Başkaya, Gençay Gürsoy, Hacer Ansal, Levent Köker, Mehmet Bekaroğlu, Melek Taylan Ulagay, Murathan Mungan, Necmiye Alpay, Nurten Ertuğrul, Orhan Alkaya, Orhan Gazi Ertekin, Orhan Silier, Oya Baydar, Pakrat Estukyan, Rıza Türmen, Şebnem Korur Fincancı, Şebnem Oğuz, Tunç Soyer, Ümit Biçer, Ziya Halis”