Ayşegül Doğan: Kayyım atamak için ceza veriliyor

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Siirt Belediyesi’ne kayyım atanmasına tepki göstererek, “Ceza verildiği için kayyım atanmıyor. Kayyım atanmak istendiği için ceza veriliyor” dedi. Doğan, barış için de harekete geçilmesi gerektiğini belirtti.

Ayşegül Doğan: Kayyım atamak için ceza veriliyor
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 30 Ocak 2025 14:07
  • Güncellenme: 30 Ocak 2025 19:34

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel gelişmelere dair partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Ayşegül Doğan, Bolu Kartalkaya’da meydana gelen otel yangınını hatırlatarak, “Bu bir kaza değil, basit bir ihmal değil. Tam anlamıyla bir katliam. Bugüne kadar yaşanan tüm katliamların takipçisi olmaktan vazgeçmediğimiz gibi Bolu Kartalkaya’daki yangının da takipçisi olacağız. Mesele asıl sorumluların yargılanmasıdır” dedi.

Ayşegül Doğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Kartalkaya yangını

“Bolu Kartalkaya’daki otel yangını bir kaza değil, basit bir ihmal değil. Tam anlamıyla bir katliam. Bugüne kadar yaşanan tüm katliamların takipçisi olmaktan vazgeçmediğimiz gibi Bolu Kartalkaya’daki yangının da takipçisi olacağız. Mesele asıl sorumluların yargılanmasıdır. Ülke, dur durak bilmeyen antidemokratik uygulamalar ve gelen felaket haberiyle uyanıyor. Şaşırıyor muyuz? Hayır, açıkçası şaşırmıyoruz. Ama bazı tutarsızlıkları dikkat çekmek istiyoruz. Son günlerde, son haftalarda ve dahi son aylarda kullandığımız her kürsü, bize uzatılan her mikrofonda bunları özellikle söyledik. Ne oluyor, ne olmalı, ne olmamalı, dedik.”

‘Türkiye halklarının kılavuza ihtiyacı var’

Ayşegül Doğan, “Hafta başı yaptığımız Merkez Yürütme Kurulumuz da elbette bu faciayla başladı. Ülke, dur durak bilmeyen antidemokratik uygulamalar ve gelen felaket haberiyle uyanıyor. Şaşırıyor muyuz? Hayır, açıkçası şaşırmıyorum. Ama bazı tutarsızlıkları dikkat çekmek istiyoruz. Son günlerde, son haftalarda ve son aylarda kullandığımız her kürsü, bize uzatılan her mikrofonda bunları özellikle söyledik. Ne oluyor, ne olmalı, ne olmamalı dedik. Şimdi bugün burada DEM Parti olarak bir kez daha sesleniyoruz; Türkiye halkları, Türkiye kamuoyunun hakemliğinde iktidar bloğu çıksın bize desin ki ‘şunu yapmaya çalışıyoruz.’ Türkiye halklarının adeta bir kılavuza ihtiyacı var. Yapılanları anlama kılavuzuna ihtiyaçları var bu ülkenin, bu hale getirdiler ülkeyi” diye konuştu.

Siirt Belediyesi’ne kayyım atanmasına tepki gösteren Ayşegül Doğan, “Neden atandı? Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı suçlanıyor ve apar topar dosyası hızlandırıyor. Örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Yani kayyuma zemin hazırlanmaya çalışıldı. Ceza verildiği için kayyım atanmıyor. Kayyım atanmak istendiği için ceza veriliyor” diye konuştu.

Gelin, yaşadığımız şeyin adını koyalım, Meclis inisiyatif alsın 

Gerçekten bu yüzyılda ıskalanmasını istemediğimiz şey barışsa, demokratik çözümse, niyetiniz ve eylemleriniz böyle olmamalı. Kapsayıcı, ötekileştirmeyen, ayrımcılıktan vazgeçtiğini gösteren, kibirli olmayan, parmak sallamayan bir dil kullanmalısınız. Gelin, yaşadığımız şeyin adını koyalım. Türkiye’nin toplumsal barışa ihtiyacı var. Gelin, Meclis bu konuda inisiyatif alsın. TBMM ve orada temsil edilen siyasi partiler yan yana gelmeyi kabul etsin ve bir özel yetkilendirilmiş komisyon oluşturulsun. Herhangi bir araştırma komisyonu gibi değil. Tarihsel, 100 yıllık bir sorunda, nereden baksanız 50 yılı çatışmayla geçen bir sorunda çatışmasızlığı kalıcı hale getirebilecek, silahtan ve şiddetten arındırılmış demokratik yol ve yöntemlerin önünü açabilecek, yasal çerçeveyi oluşturabilecek bir komisyon kurulsun ve bu komisyon kamuoyuna açık bir biçimde çalışsın.” 

Konuşmanın ötesine geçmek gerekiyor artık

“Sayın Öcalan’ın koşulları değiştirilsin, eşit bir düzlem yaratılsın. Şimdi çağrı yapılması bekleniyor. Evet, biz de savaşın bitmesini istiyoruz. Peki, biz bu kadar açık çağrı yaparken, Sayın Öcalan mesajlarını kamuoyuna bu kadar açık DEM Parti İmralı Heyeti aracılığıyla ifade ederken ne bekleniyor?  Sayın Bahçeli sürekli çağrılarını yineliyor. Sayın Bahçeli, ‘Tüm samimiyetimle bu çağrının gelmesini bekliyorum’ diyor. Biz tüm samimiyetimizle ve açıklığımızla hazır olduğumuzu söylüyoruz. Sayın Öcalan keza aynı şeyleri söylüyor. Ancak ülkeyi yönetenler adım atmıyorlar, sorumluluk almıyorlar, ciddiyetle yaklaşmıyorlar. ‘Silahlar gömülsün’ diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Evet, gömülsün de nasıl gömülsün, nereye gömülsün?

Tecrit kaldırılmıyor, Sayın Öcalan’ın farklı kesimlerle görüşmesinin yolu ve zemini açılmıyor. Çağrıyı nasıl yapacak, kime yapacak, örgütüyle nasıl iletişime geçecek? Bütün bunları kamuoyu merak ediyor. Kaldırın tecridi de Türkiye’de merak eden gazeteciler gitsin Sayın Öcalan’ı görsün, sorularını sorsun. Bunun bir süreç olup olmadığını merak eden barolar, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, siyasetçiler, farklı kesimler gitsinler eğer gitmek istiyorlarsa. Herkes gitsin.

Koşulları oluşturun artık. Aylardır konuşuyoruz. Konuşmanın ötesine geçmek gerekiyor artık. Konuşmanın ötesine geçen şey ne? Antidemokratik uygulamaların ötesine geçmek. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’yla ilgili aynı kumpas mantığıyla siyasi yargı operasyonları yapmak, siyaset yapmasını ve halka hizmet etmesini engellemek, barış ve çözüm ihtimaline yönelik toplumda olan güveni artırmak yerine zayıflatır. İfadeye gelecek gazetecilerin çalıştıkları yerleri basarak, gözdağı vermeye çalışarak, gazetecilikte etik tartışması başlatmaya çalışarak ne yapmaya çalışıyorsunuz?”