MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gündemdeki konulara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Bahçeli dış politikada Türkiye’nin Çin ve Rusya ile beraber hareket etmesi gerektiğini savundu.
ABD-İsrail’e karşı TRÇ ittifakı
Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye için en uygun ittifakın Türkiye-Rusya-Çin (TRÇ) ittifakı olduğunu söyledi. Bahçeli, “TRÇ ittifakının da; Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil olması arzu ve önerimizdir.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli, “Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek ‘TRÇ’ ittifakının inşa ve ihya edilmesidir.” diye belirtti.
Bahçeli, başta İslam ülkeleri olmak üzere uluslararası toplumun “ABD-İsrail ortak yapımı cinayet ve yıkım politikasına” sonuna kadar direniş gösterilmesi gerektiğini belirtti.
MHP Genel Başkanı “Gelecek hafta yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurul Toplantısı bu hususta mühim bir fırsat olarak ele alınmalı, İsrail küresel yalnızlığa hapsedilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Genel Kurul’da yapacağı konuşmasının mazlum ve mağdurların ortak seslenişi, zalimlerin titreten ve alayının gözünün içine baka baka hakkı haykıran bir içerikte olması samimi dilek ve beklentimizdir.” diye kaydetti.
Ortadoğu’da barış ve Kudüs
Devlet Bahçeli açıklamasında Ortadoğu’da kalıcı bir barış ve Tel Aviv’in Kudüs’e yönelik politikalarına dair de değerlendirmede bulundu. Bahçeli şunları belirtti:
“Ortadoğu’da adil, kapsamlı ve kalıcı bir barışın Filistin sorunu yok sayılarak, mazlum Filistinli kardeşlerimizin meşru ve hukuki hakları göz ardı edilerek tesis ve temin edilmesi söz konusu değildir.
İsrail Başbakanı’nın ilk kıblemiz Kudüs ile ilgili tahakkümcü ifadeleri, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan söz ve beyanatları elbette ayağımızın altındadır.
Kudüs’ün tarihsel, inanç ve kültür temelli manevi statüsüyle oynamaya azmetmiş çevreler insanlık vicdanında yok hükmündedir. Kaldı ki ABD yönetiminin Siyonizm, Kabala ve Evanjelist emellerin bekçiliğine soyunması; 6 Aralık 2017 tarihinde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan eden skandal ve sakat kararı büyük bir rezalet ve hezimet olarak hatırlanacaktır.”
İsrail ordusunun Gazze işgali ve Katar saldırısı
MHP Genel Başkanı İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik işgali ve geçen hafta Katar’a gerçekleştirdiği saldırıya dair şu ifadeleri kullandı:
“Sadece mazlum bir halkın yok oluşu ve yurdundan koparılışı değil, insani değer ve mirasın da harabelere gömüldüğü zulüm ve zulmet dolu sahneler insanlığın ortak hafızasına kazınmıştır.
Artık Gazze’de süregelen insani felakete sabır ve tahammül kalmamıştır. İsrail’in tahrik dozunu arttırarak hunhar saldırganlığını devamlı genişletmesi hem ülkemiz hem de mücavir coğrafyalar aleyhine ciddi bir tehdittir. Bu tehdit karşısında tüm ihtimaller üzerine çalışılmalı, daha ötesi tetikte bekleyerek son derece tedbirli ve teyakkuz içinde hareket edilmelidir.
İsrail’in 9 Eylül’de Katar’a yaptığı hava saldırısını müteakiben 15 Eylül’de Doha’da toplanan Arap-İslam ülkeleri zirvesinin 25 maddelik sonuç bildirgesi Gazze’ye yönelik kara operasyonunu durdurmaya yetmemiştir. En başta Körfez ülkeleri olmak üzere bütün İslam âlemi Filistin davasına ön şartsız sahip çıkarak günbegün derinleşen soykırım vahşetine somut, sonuç odaklı ve ikna edici politikalarla cephe açmalıdır. Gazzeli bebeklerin kanı üzerinden servet ve şöhret pazarlığına girişenler, haksızlık ve zulüm karşısında çıkarlarının kaygısıyla sessiz kalmayı tercih edenler zalimlerle aynı çizgiye düşen utanmazlardır.”
Siloam Yazıtı tartışması
Siloam Yazıtı üzerinden İsrail’e tepki gösteren Bahçeli, “İstanbul’da muhafaza edilen arkeolojik mahiyetli taş tablete dayanarak ‘Kudüs bizimdir’ demek bir yanda tarih bilmezliğin, diğer yanda meczup ve cahilane bir üslubun tezahürüdür. Şayet 2 bin 800 yıl öncesinden başlayarak iz sürecek olursak Türk milletinin her yerde, her coğrafyada hak ve tasarruf yetkisine haiz olduğu açıkça görülecektir. Unutulmasın ki, Kudüs Harem-i Şerif’tir.” dedi.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun da katıldığı etkinlikteki Siloam Yazıtı açıklaması tartışılıyor.
Türkiye’nin ısrarlı taleplere rağmen vermek istemediği İsrail yazıtın, “Yahudilerin Kudüs’teki tarihi, kültürel ve dini köklerinin binlerce yıl önceye dayandığının kanıtı” olduğunu savunuyor.
Bu eser İsrail tarafından “modern Yahudi devletinin tarihsel meşruiyetini” destekleyen bir unsur olarak görülüyor.
Netanyahu’nun bu açıklamasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün sert karşılık vermişti. Erdoğan, “Kudüs-ü Şerif’i namahrem ellerin kirletmesine izin vermeyiz. Hitler özentisi tiplerin kuyruk acısı belki de hiç geçmeyecek. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızda bundan 27 yıl önce ortaya koyduğumuz tavrı belki de hiçbir zaman unutmayacaklar. Varsın onlar öfke nöbetleri geçirmeye devam etsin.” demişti.
Siloam Yazıtı, “Siloam Havuzu’ndan Tapınak Dağı’nın güney ucunun altındaki Davut Şehri’ne su getiren tünelin inşasını” ayrıntılarıyla anlatıyor.
Bu yazıt, tünelin Kral Hizkiya döneminde inşa edildiğine dair İncil’deki anlatımı yansıtıyor.
Yazıt, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunuyor.