• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Barış Anneleri’nden polis ve asker ailelerine ‘barış eli’

Barış Anneleri’nden polis ve asker ailelerine ‘barış eli’

Meclis komisyonunda dinlenmeleri beklenen Barış Anneleri, henüz kendilerine ulaşan bir davet olmadığını dile getirdi. Katılmak istedikleri Komisyon’dan, yaşadıkları acıları sona erdirecek adımlar beklediklerini söyleyen anneler, yaşamını yitiren polis ve asker ailelerine de ‘barış eli’ uzattı.

Barış Anneleri’nden polis ve asker ailelerine ‘barış eli’
Barış Anneleri’nden polis ve asker ailelerine ‘barış eli’
Ömer Çelik
  • Yayınlanma: 15 Ağustos 2025 20:27
  • Güncellenme: 15 Ağustos 2025 21:18

Kürt meselesinin çözümüne dair başlayan süreç kapsamında Meclis bünyesinde kurulan ‘Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’, 19-20 Ağustos tarihlerinde yeniden toplanacak.

Bugüne dek üç kez toplanan komisyonun ikinci toplantısında MİT Başkanı ile İçişleri ve Savunma Bakanları dinlendi. Üçüncü toplantıda ise Barış Anneleri, STK’ler ve akademisyenler gibi farklı toplumsal kesimlerin davet edilerek dinlenmesi kararı alındı.

Salı ve Çarşamba günü yapılacak toplantıların ilk gününde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile hayatını kaybeden asker ve polis aileleri dinlenecek. İkinci gün ise Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri dinlenecek.

Komisyon’un sivil toplum örgütlerini dinlemeye başlayacak olması üzerine, Diyarbakır’daki Barış Anneleri’nin kapısını çaldık.

‘Çocuklarımızın mezarı başına bile barış istedik’

Annelerden Meryem Turan, henüz kendilerine ulaşan bir davet bulunmadığını, ancak davetin gelmesi halinde Komisyon’a katılmak istediklerini paylaştı.

Barış Anneleri olarak, bugüne dek çok büyük zorluklar yaşadıklarını anlatan Turan, “Yine de her zaman barış istedik. Toprağa verdiğimiz çocuklarımızın mezarı başına bile barış istediğimizi dile getirdik. Artık bu ülkede, Orta Doğu‘da bir çocuk daha ölmesin, bir kadın öldürülmesin, yaşanan savaş sona ersin, artık kan akmasın istiyoruz” diyor.

Meryem Turan, bunun için Meclis’te komisyon kurulması önemli olsa da, barışa dair inançlarının güçlenmesi için kimi adımların atılmasını beklediklerini ifade etti.  Bu adımları ise, şöyle sıralıyor: “Her gün savaş uçakları kalkıyor hala. Evim havalimanının  hemen karşısında ve her akşam uçaklar kalkıyor. Barış için bu uçaklar durdurulmalı, cezaevlerindeki insanlar bırakılmalı. Hasta tutuklular yıllardır cezaevlerinde. Bu adımlar atılmalı ki biz de bir barış olacağına inanalım, bu sürece güven duyalım.”

Barış Annesi Meryem Turan

‘Yaşadıklarımızı kimse yaşamasın’

Barış Annesi Sabiha Tamriş de, yıllar boyu seren süren savaşta dağa çıkan iki evladı ve kardeşini yitirdi. Cenazelerinin nerede olduğu bile belirsiz.

Geride kalan yıllarda yaşadıkları baskıları söze şöyle dökülüyor: “O kadar çok acı yaşadık, o kadar çok acı yaşadık ki akşamları çalmasın diye kapılarımızın zilini çıkartıyorduk. Uyuyamıyorduk. Her kapı, telefon çaldığında korkuyorduk, yine geldiler diye.”

Buna rağmen bu topraklara barışın gelmesi için yıllardır seslerini duyurmaya çalıştıklarını söyleyen Tamriş, “Cezaevlerine düştük, şiddet görüp sakat kaldık. Neler yaşamadık ki. Yine da barış gelsin dedik. Yaşadıklarımızı kimse yaşamasın istedik. Bir asker öldüğünde de ağlıyorum. O’nun annesi de benim gibi, yüreği yanıyor. İstediğimiz sadece barış, barış, barış” diyor.

Tamriş, neden Meclis komisyonuna katılmak istediklerini ise, şöyle açıklıyor: “Meclis’te dertlerimizi anlatacağız. Bugün gidecek bir mezarım bile yok. Kemiklerimizi bulmuş olsaydık, toprağa gömer yanı başında oturur, çektiğim acıları dile getirir, ağlardım. Bugün bunun hasreti içerisindeyiz. Yüreğimiz yanıyor. Hala kapı çalındığında onlar mı geldi diye bekliyorum. 33 yıldır bu acı ve dertleri çekiyorum. Biz gördük, torunlarımız, başkaları, diğer anneler görmesin. Yürek acısı çok zor.”

Empati kurdukları bu acıların diğer tarafından polis ve asker aileleri var. Tamriş, barışı birlikte inşa etmek için polis ve asker ailelerine el uzattı: “Biz elimizi uzatıyoruz. Yeter ki onlar da elini uzatıp ayağa kalksın, artık yeter desinler. Artık cenazeler gelsin istemiyoruz. Ölüm olsun, anneler üzülsün istemiyoruz. Televizyonda bir askerin öldüğünü gördüğümde, benim de yüreğim yanıyor. Oturup onun için de ağlıyorum. Çünkü o acıyı biliyorum. O da bir anne, neler hissettiğini bilirim.”

Barış Annesi Sabiha Tamriş

‘Barış hasretiyle mezara gitmek istemiyoruz’

Barış Annesi Makbule Özbek ise, iki evladının yanı sıra ailesinin bazı fertlerini yaşanan savaşta kaybetmiş bir isim.

Verdiği barış mücadelesinde, ilerlemiş yaşına rağmen yolu cezaevlerinden de geçen Özbek, tüm acı ve kederi annelerin çektiği savaşın artık sona erme vakti geldiğini söylüyor: “Biz her zaman barışı, eşitliği, kardeşliği istedik. Bunun için atılan her adımın içinde anneler yer aldı. Diyoruz ki bir adım atarsak belki bir şeyler değişir. Annelerin yaşadığı bu acının hatırına bir şeyler değişebilir. Belki dünya, devlet bizi dinler, bu acıyı hisseder de bir adım atar diye.”

Barış Annesi Makbule Özbek

Şimdilerde gözlerinin Meclis’te kurulan komisyonda olduğunu belirten Özbek’in barışa dair özlemi, dilinden şu cümlelerle dökülüyor:

“Daha nereye kadar bu savaş sürecek. Artık yeter. Anneler artık ağlamasın, yürekleri yanmasın. Komisyon’dan beklentimiz bu. Biz de barışı görmek istiyoruz. Ömrümüz 75-80’e vardı. Gözlerimizle o günleri görmek istiyoruz. Bu hasretle mezara gitmek istemiyoruz.”

Bu feryatlarının yetkililerce duyulmasını isteyen Özbek, polis ve asker anneleriyle de bir araya gelmeye hazır olduklarını ifade etti. Özbek, bu konuda “Acılarımızı paylaşıp bu savaş son bulsun diyelim. Artık yeter, nereye kadar bu savaş sürecek? Onlar da, biz de Meclis’e gidelim, bir araya gelip konuşalım. Aynı acıları bir daha yaşamayalım” diyerek, çağrıda bulundu.