• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Barışın en çetin sınavı: Dünyadan entegrasyon örnekleri
Barışın en çetin sınavı: Dünyadan entegrasyon örnekleri
Sevda Çetinkaya 15 Eylül 2025

Barışın en çetin sınavı: Dünyadan entegrasyon örnekleri

Barış süreçlerinde ilk adım çoğu zaman ateşkestir. Silahların susması, şiddetin durması, toplum için büyük bir nefes alma anıdır. Fakat çatışma sonrası dönemin en zorlu sorusu hemen ardından gelir: Yıllarca silahlı çatışma içinde hayatını sürdürmüş binlerce insan nereye, nasıl dönecek?

“Dağdan inmek” ya da “silah bırakmak” sadece askeri bir eylem değildir. Bu süreç, ekonomik güvenceden siyasal temsil hakkına, toplumsal kabulden mağdurların adalet beklentilerine kadar birçok boyut taşır. İşte bu yüzden geçiş dönemi adaletinin en hassas ayağı, silahlı örgüt üyelerinin topluma entegrasyonudur. Dünyada bu süreç “DDR” (Disarmament, Demobilization, Reintegration – Silahsızlanma, Terhis ve Yeniden Entegrasyon) olarak bilinir.

DDR’nin üç ayağı
  • Silahsızlanma (Disarmament): Ateşkes sonrası savaşçıların elindeki silahların toplanması, imha edilmesi ya da sembolik törenlerle bırakılması.
    Terhis (Demobilization): Örgüt kamplarının dağıtılması, savaşçıların askeri statülerinden çıkıp sivil kimliğe geçmesi.
    Yeniden Entegrasyon (Reintegration): Eski savaşçıların ekonomik, sosyal ve siyasal hayata katılımı; istihdam, eğitim, psikolojik destek ve vatandaşlık haklarının sağlanması.
Güney Afrika: Özgürlük savaşçılarından ulusal orduya

1994’te apartheid sona erdiğinde, ANC’nin silahlı kanadı Umkhonto we Sizwe (Ulusun Mızrağı) mensupları ile eski rejimin ordusu aynı çatı altına alındı. Bu, tarihin en riskli birleşmelerinden biriydi.

Tüm savaşçılar, Güney Afrika Ulusal Savunma Kuvvetleri’ne entegre edildi. Binlerce eski gerilla, ordu ve polis saflarına katıldı. Bir kısmı siyasete geçti; örneğin eski gerilla komutanı Jacob Zuma, ileride devlet başkanlığına kadar yükseldi.

Bir ANC üyesi bu süreci şöyle anlatıyor: “Yıllarca düşman gördüğüm bir beyaz askerle aynı üniformayı giydim. Başta kabullenmek çok zordu ama barışın bedeli buydu.”

Güney Afrika deneyimi, siyasi irade güçlü olduğunda, “güvenlik kurumlarında radikal dönüşüm mümkün olabilir” tezi için önemli bir pratik örnek.

El Salvador: Silahlı mücadeleden yasal partiye

1992’de El Salvador’da 12 yıl süren iç savaş sona erdi. FMLN gerillaları, silah bırakıp yasal bir partiye dönüştü ve demokratik siyasete katıldı.

8 binden fazla savaşçıya arazi dağıtıldı, bazılarına kredi desteği verildi. FMLN kısa sürede ülkenin en güçlü partilerinden biri oldu ve başkanlık kazandı.
Ancak ekonomik sözler tutulmadı. Birçok eski savaşçı işsiz kaldı, bazıları marjinalleşti.

Latin Amerika uzmanı Elisabeth Wood, bu deneyimi şöyle özetliyor: “Barış masası güçlüydü ama barış ekonomisi zayıftı.”

Nepal: Maoistler parlamentoya girdi

Nepal’de 1996–2006 arasında süren Maoist isyan, 13 binden fazla kişinin ölümüne yol açtı. Barış anlaşmasıyla birlikte Maoistler siyasete girdi. Bu bir karma entegrasyon örneğiydi.

Binlerce Maoist savaşçıya orduya katılma hakkı tanındı, bir kısmı ise sivil hayata döndü. Maoistler kısa sürede mecliste en büyük parti haline geldi.

Eski bir Maoist savaşçı bu süreci şöyle tanımlıyor: “Yıllarca devrimi silahla hayal ettik. Şimdi oy pusulası elimizde yeni silahımız oldu.”

Ancak entegrasyon sınırlı kaldı, köylerine dönenler yoksullukla mücadele etmek zorunda kaldı.

Sierra Leone: Çocuk savaşçıların rehabilitasyonu

Sierra Leone iç savaşı, çocuk savaşçıların yoğun kullanımıyla hafızalara kazındı. Buradaki DDR programı bu nedenle dünyada en kapsamlılardan biri oldu.

70 binden fazla savaşçı silah bıraktı. Çocuk savaşçılar için psikolojik destek ve ailelere dönüş programları hazırlandı.

14 yaşında savaşmaya zorlanan Mariatu: “Elime silah tutuşturdular. DDR kampında ilk kez oyuncak bir kalem aldım. Yazmayı öğrenmek benim özgürlüğüm oldu.”

İş imkanlarının azlığı entegrasyonu kırılganlaştırdı.

Kolombiya: Barışa suikast gölgesi

2016’da Kolombiya hükümeti ile FARC arasında imzalanan anlaşma, DDR’nin en güncel örneği oldu.

Siyasal dönüşüm ve kırsal kalkınma modeli birlikte uygulanmaya çalışıldı.

FARC üyeleri için geçiş kampları kuruldu, tarım kooperatifleri desteklendi. Savaşçılar yeni kurulan parti üzerinden parlamentoya girdi.

Paramiliterlerin saldırıları, yüzlerce eski savaşçının öldürülmesine yol açtı. Barış kırılgan hale geldi.

İnsan hakları savunucusu Victoria Sandino’nun bı sürece ilişkin yorumu şöyle: “Silah bıraktık ama devlet bizi korumadı. Barış, mezarlıklara gömülmemeli.”

Barışa tanıklık eden hikayeler

2016’da Kolombiya hükümeti ile FARC arasında imzalanan anlaşma, DDR’nin en güncel örneğiydi. Bu süreç sadece siyasi bir proje değil, binlerce eski savaşçının kişisel hikâyesiyle şekillendi.

Yezid Arteta – Eski FARC gerillası (Kolombiya)
Üniversite öğrencisiyken adalet arayışıyla FARC’a katılan Arteta, yıllarca gerilla saflarında kaldı, hapse düştü, sonrasında ise barışçıl mücadele yollarını savunmaya başladı. Yaklaşık on yıl cezaevinde kalan Arteta, çıkışta şöyle demiş: “Dava hep sabit kaldı. Değişen şey, bu davayı sürdürme yöntemimiz oldu.”
Onun hikâyesi, mücadelenin sadece silahla değil, aynı zamanda söz ve siyasetle de sürdürülebileceğini gösteriyor.

Eski FARC komutanı – Yeniden entegrasyon kampında
İsmi gizli tutulan bir eski komutan, entegrasyon kampında yaşadığı süreci şöyle anlatıyor: “Barışı nasıl kuracağınıza dair hiçbir ansiklopedi yok. Bir günde adapte olamazsınız; her gün, topluluk olarak barış içinde yaşamayı öğreniyoruz.”
Askeri disiplinle geçen yıllardan sonra, sivil hayatta emir almadan var olmayı öğrenmek en büyük sınavlardan biri olmuş.

Olmedo Vega – Eski FARC komutanı
Uzun yıllar FARC saflarında komutanlık yapan Vega, bugün Agua Bonita’daki entegrasyon alanında yaşıyor. “FARC benim ailemdi. Gerillalarla büyüdüm. Ama şimdi eski yoldaşlarımla birlikte bu yeni hayatı inşa etmeye kendimi adamak istiyorum” diyor.
Onun hikayesi, savaşçıların ‘aile’ kavramını gerilla topluluğundan sivil köylere taşımaya çalıştığını gösteriyor.

Rodrigo Londoño (“Timochenko”)

FARC’ın eski komutanlarından Rodrigo Londoño, barış anlaşmasının imzacısı. Silah bırakma sonrası süreci şöyle yorumluyor: “Artık silahlarla değil, siyasetle mücadele ediyoruz. Barışın yaşaması için devletin verdiği sözleri yerine getirmesi gerekiyor.” Onun hikayesi, liderlik konumundaki eski savaşçıların barış sürecinde üstlendiği rolü gösteriyor.

Vera Grabe – M-19 Hareketi’nden barış yapıcıya
Kolombiya’nın M-19 hareketinde gerilla olan Vera Grabe, silah bırakma sürecinde aktif rol oynadı. Bugün barış yapıcılığı ve sivil toplum alanındaki çalışmalarıyla tanınıyor. “Şiddet çözüm değildi. Şimdi barışın kalıcı olması için sürekli barışçılığın savunucusuyum” diyor.
Onun hikayesi, eski savaşçıların politik dönüşümle nasıl barış elçilerine dönüşebildiğini anlatıyor.

Bir eski FARC üyesi, PeaceInsight’a verdiği röportajda savaş sonrası yeni hayatını şöyle özetliyor:

“Savaş sırasında her gün hayatta kalma düşüncesiyle uyanıyordum; şimdi ise her sabah barışı korumak, insanlarla yeniden konuşmayı öğrenmek için uyanıyorum.” Silah bırakma sonrası en büyük zorluklardan biri, toplumun önyargılarıyla mücadele etmek olmuş.

Fabio Castiblanco – Eski devlet askeri (Kolombiya)
Kolombiya’da orduda görev yaparken ‘false positives’ skandalıyla ilişkili operasyonlarda bulunmuş olan Castiblanco, bugün Medellín’de işlediği suçlarla yüzleşmeye, mağdurlarla barışmaya çalışıyor. “Yirmi yıl önce yaptıklarım için bedel ödemeye, topluma yeniden karışmaya çalışıyorum” diyor. Onun hikayesi, sadece gerillaların değil, devlet güçlerinin de yüzleşme ve entegrasyon ihtiyacını ortaya koyuyor.

Eski gerillaların hikayelerinde öne çıkan detaylar arasında kamp hayatının rutinleri, sürekli göç etme, dostların kaybı ve barış sonrası köylerine döndüklerinde karşılaştıkları toplumsal mesafe var. Birçoğu, günlük hayatın en sıradan işlerinde bile (tarlaya dönmek, aileyle yeniden bağ kurmak) büyük bir mücadele yaşadığını aktarıyor.

Ortak deneyimler ve evrensel dersler

Dünyadaki DDR süreçlerinden çıkan bazı dersler şunlar:

  1. Siyasi entegrasyon olmadan barış olmaz.
  2. Ekonomik güvence entegrasyonun temelidir.
  3. Mağdurların adaleti göz ardı edilemez.
  4. Güvenlik sağlanmazsa barış kırılgandır.
Barışın toplumsal sözleşmesi

Silahların sustuğu gün, barış mücadelesinin bittiği değil başladığı gündür. Güney Afrika’dan Kolombiya’ya kadar bütün deneyimler şunu gösteriyor:

Barış, sadece çatışmasızlık değil; adalet, eşitlik ve gelecek güvencesidir.

Silahların bırakılmasının ötesine geçip geçiş dönemi adaletinin tüm boyutları hayata geçirilirse başarılı olunabiliyor. Çünkü asıl mesele, eski savaşçıların ve mağdurların birlikte yaşayabileceği yeni bir toplumsal sözleşme kurabilmektir.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.