• Ana Sayfa
  • Gündem
  • ‘Barışın yolunu açmak’ konferansının sonuç bildirgesi açıklandı: Barışın öznesi olalım

‘Barışın yolunu açmak’ konferansının sonuç bildirgesi açıklandı: Barışın öznesi olalım

Konferansın sonuç bildirgesinde, barış ve demokratikleşmeyle ilgili olarak atılması gereken acil adımlar sıralandı

‘Barışın yolunu açmak’ konferansının sonuç bildirgesi açıklandı: Barışın öznesi olalım
‘Barışın yolunu açmak’ konferansının sonuç bildirgesi açıklandı: Barışın öznesi olalım
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 22 Haziran 2025 19:55

Barış İçin Toplumsal Girişim, İstanbul’da düzenlenen “Barışın yolunu açmak” başlıklı konferansın sonuç bildirgesini açıkladı.

Konferansın sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi:

“Konferansımızın barış ve demokrasi umudunu yükseltmek için toplandığı bugün bölgemiz ateş altında. İsrail ve ABD’nin emperyalist çıkarları için yeniden şekillendirilmek istenen bu kadim topraklar topyekûn savaş tehdidi altında.

Gazze’deki katliam ve işgalle başlayan süreç, İran’a yönelik müdahaleyle yeni bir ivme kazandı ve konferansımızdan 12 saat once ABD İran’a saldırdı. Bu koşullarda savaşın derhal durması, Nükleer silahsızlanmanın İsrail dahil olmak üzere bütün bölge ülkelerinde sağlanması, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail yöneticileri ve savaş suçlusu Netanyahu hakkındaki kararları bir an önce uygulanması öncelik taşıyor.

Maden ve enerji kaynakları için, enerji koridorları için bölgenin sınırsızca egemenlik altına alınması için başlatılan savaş, bölgemize yıkımdan, acıdan, ölümden başka bir şey getirmeyecek.

Bunu yaparken de halkların arasındaki çatışmalar, hoşnutsuzluklar, yoksullaşma ve kadınların özgürlük sorunu küresel güçlerin elinde kullanışlı bir araca dönüşüyor. İşte bu yakın tehdit karşısında ülkemizde barışı, eşitliği sağlamak, barışı evrensel demokrasi ve hukuk standartlarıyla güvenceye almak artık yalnız zorunluluk değil aynı zamanda büyük bir aciliyet de taşıyor.

Bu çerçevede ifade etmek isteriz ki, Kürt sorununun ülkemizde çözülmesinin İran dahil bölgemizin de demokratikleşmesine olumlu katkıları olacaktır. Bu barış politikası, etnik, köken, din, mezhep, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, inanç ayrımına bakmadan bölgedeki bütün halkların, Kürtlerin, soykırım tehdidiyle karşı karşıya gelmiş Alevilerin, kadınların güvenlik eşitlik ve özgürlük içinde yaşamasını gözeten, diyalog ve müzakereyi esas alan bir dış politikanın da parçası olmak zorunda”

Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile PKK’nin kendini feshetmesinin barış yolunda atılmış çok önemli bir adım olduğu ifade edilen bildirgede, “Ama sıra çoktan bu değerli açıklamanın yaşama geçirilmesi için yapılacak idari ve hukuki düzenlemelere gelmedi mi? Somut adımları görmek için daha ne kadar beklemek gerekiyor? Kuşku yok ki, barış sürecinin başarıya ulaşması demokratikleşme yönünde atılacak adımlara bağlı. Bu nedenle öncelikle iktidarın hegemonyacı, otoriter siyaset anlayışını terk etmesine ihtiyaç var. Kürt sorunu ancak demokrasi çerçevesinde ve insan hakları temelinde çözülebilir. Kürtlerin hakları ancak her bireyin temel hak ve özgürlüklerinin hukuk devletiyle güvence altına alınmasıyla korunabilir. Katılımcı bir demokrasi ancak yerel yönetimleri boğan katı merkeziyetçiliğin gevşetilmesiyle sağlanabilir. Eşit yurttaşlık ancak Kürtlere, Alevilere, Çerkezlere, bütün kimliklere saygı gösteren çoğulcu bir demokrasiyle gerçekleşebilir. Tarihi bir fırsatın insanca, onurlu, eşitlik, özgürlük, barış ve refah içinde yaşama fırsatının tam eşiğinde duruyoruz. İşte bu tarihi eşikte konferansımız barış ve demokrasiden, hayattan yana tüm toplum kesimlerine, ülkenin geleceğini ilgilendiren gelişmelerin olduğu bu dinamik sürece bütün imkânlarıyla müdahil olma, barışın öznesi olma, barış ve demokrasi talebini yükseltme çağrısı yapıyor” ifadelerine yer verildi.

Bildirgede, barış ve demokratikleşmeyle ilgili olarak atılması gereken acil adımlar ise şöyle sıralandı:

“* Anayasa’nın 90/son maddesi uyarınca, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru ile ilgili kararlarına uygun hareket edilmeli; İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli, Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanununun ve yasal mevzuat AİHM ve AYM kararları doğrultusunda gözden geçirilerek antidemokratik maddeler ayıklanmalı.

* Yine AİHM kararlarının defalarca ortaya koymuş olduğu üzere, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun hukuka aykırı uygulanışıyla ilişkili tüm kanunsuz emirlere, bu emirlerin pratik sonucu olan tüm gözaltı ve tutuklama işlemlerine son verilmeli.

* AİHM kararları uygulanmadığı için hukuka aykırı bir biçimde cezaevinde tutulmaya devam edilen Kobani ve Gezi davaları dahil olmak üzere tüm siyasi hükümlü ve tutuklular serbest bırakılmalı.

* Belediyelere yönelik operasyonlar derhal son bulmalı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer başkan ve bürokratlar serbest bırakılmalı.

* Hangi davadan yargılandıklarına ve hükümlü olduklarına bakılmaksızın bütün hasta ve yaşlı mahkûmlar özgürlüğe kavuşmalı.

* Sınır ötesi operasyonlara son verilmeli.

* Müzakerelerin kolaylaşması ve toplumun yeterince bilgi sahibi olabilmesi için, hem iktidar hem Kürt kesimi tarafından muhatap olarak kabul edilen Abdullah Öcalan’ın çalışma ve toplumun çeşitli kesimlerinin temsilcileriyle iletişim kurma koşulları AİHM kararları da gözetilerek yeniden düzenlenmeli.

* OHAL döneminde çıkarılan 674 sayılı KHK ile getirilen ve yürütme organına seçilmiş belediye yöneticileri yerine kayyım atama yetkisi veren düzenlemeyi yasalaştıran 6758 sayılı yasanın 34. maddesi yürürlükten kaldırılmalı, yerel yönetimlerin idari ve mali yetkileri merkezle yetki paylaşımı yapılarak genişletilmeli, kamu yönetimi adem-i merkeziyet esasına göre yeniden yapılandırılmalı, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceler kaldırılmalı ve katılım hakkını düzenleyen ek protokole taraf olunmalıdır.

* Kürt sorununun demokratik çözümü için gerekli yasal çerçevenin meclis tarafından oluşturulması ve silahsızlanma sürecinin izlenmesi için kurulması önerilen “Barış ve Demokratik Çözüm komisyonu” siyasi partilerin eşit temsili, cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bakış açısına sahip, nitelikli çoğunlukla karar alma ve sivil toplum katılımı gibi ilkeler gözetilerek bir an önce hayata geçirilmeli.

* Siyasi liderler, kanaat önderleri ve özellikle medya mensupları başta olmak üzere kırıcı, buyurgan ve çatışmacı dili artık terk etmeliyiz. Savaşın çatışmanın kavganın diliyle barış olmaz.”