27 Mayıs 1525’te idam edilen Alman rahip ve köylü önderi Thomas Müntzer, bugün ilahiyat tarihinin bir dipnotu değil, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin satır başı olarak anılıyor.
Thomas Müntzer, eğitiminin ardından Katolik bir rahip oldu. Reform’un ilk yıllarında Martin Luther’in Katolik Kilisesi’ne karşı başlattığı hareketi destekledi. Din adamlarının şatafatlı yaşamına ve halkın üzerindeki baskılara karşı çıktı. Ancak zamanla Luther’in reformunu yetersiz bulmaya başladı ve yolunu ayırdı.
Müntzer, sadece kiliseyi değil, toplumsal yapıyı da değiştirmek istiyordu. Luther’in sesi saray duvarlarında yankılanırken, Müntzer köylü kulübelerine seslenmeye çalışıyordu. Üstelik bunu halkın anadiliyle yapıyordu. Latince yerine Almanca vaaz veren ilk rahiplerden biri oldu. Kendisine verilen tüm unvanları reddetti. Sadece ‘Allah’nın kulu’ olduğunu ilan etti.
Müntzer’e göre ilahi adalet yalnızca ahirette değil, bu dünyada ve hemen şimdi gerçekleşmeliydi. Toprağın, ekmeğin, sözün ve kararın paylaşıldığı bir toplum hayal ediyor, ortak mülkiyeti savunuyordu. Eşitlikçi ve ortaklaşmacı bir dinden ve yoksulların iktidarından bahsediyordu.
14. ve 15. yüzyıl Almanya’sı büyük bir ekonomik dönüşüm yaşıyordu. Ticaret gelişirken, kent burjuvazisi zenginleşiyordu. Köylüler ağır vergiler, angarya ve keyfi cezalar altında eziliyordu. Toprak sahipleri, köylülerin ortak arazilerine el koyuyor; geçim kaynaklarını birer birer yok ediyordu. Bu koşullar, kırsalda biriken öfkeyi büyüttü ve büyük isyanları tetikledi.
Müntzer yoksul halkı silahlandırdı. Köylü ordusu, 15 Mayıs 1525’te Frankenhausen’de prens ordusunun karşısına çıktı. “Dikişsiz ak libaslı baş açık yalınayak ve yalın kılıçtılar. Mübalâğa cenk olundu. Yenildiler. Yenenler, yenilenlerin dikişsiz, ak gömleğinde sildiler kılıçlarının kanını.”
Müntzer, esir düştü, işkence gördü ve 27 Mayıs’ta idam edildi. “Omnia sunt communia” yani “Her şey ortak olmalı” dedi bir, başka bir söz demedi…
Friedrich Engels “Alman Köylü Savaşı” kitabında o anları şöyle tarif etti: “İdam edileceği alana, yaşamı boyunca sergilemiş olduğu cesaretle çıktı.”
Engels’e göre, Alman Köylü Savaşı rastlantısal bir olay değil, dönemin sınıfsal çelişkilerinden doğan devrimci bir isyandır. Ayaklanma kendiliğinden gelişmiş, örgütsüz ve askeri açıdan zayıftır. Bu yüzden bastırılmıştır. Yaklaşık yüz bin köylü öldürülmüş, mallarına el konmuştur. Engels, 1848 devrimlerinin yaşandığı dönemde işçi sınıfı hareketine tarihsel bir ders sunmak için Müntzer’i örnek gösterir.
Alman Köylü Savaşı, yalnızca bir yenilgi değil, sonraki yüzyıllarda gelişecek işçi sınıfı hareketlerine ilham veren tarihsel bir kırılmadır.
Bazı Alman tarihçilere göre “mistik bir fanatik” veya “şiddet yanlısı bir kışkırtıcı” olsa da, Demokratik Almanya Cumhuriyeti (DDR) Müntzer’i halk kahramanı ilan etmiştir. İlk sosyalistlerden biri olarak heykelleri dikildi, adı sokaklara ve okullara verildi. Bugün bile 1 Mayıs yürüyüşlerinden resimleri taşınır.
Thomas Müntzer, Almanya’da kendinden önce gelen Kavalcı Jean, Anadolu’da köylüleri eşitlikçi fikirler etrafından birleştiren Şeyh Bedreddin ve Lübnan’da köylülerle bir ordu ve bir cumhuriyet kuran Tanyus Şahin ile aynı hakikatin peşindeydi.
Müntzer’in bir vaazında söylediği gibi “Ayaklanmanın nedenini ortadan kaldırmayı reddedenler, ayaklanmanın kendisini ortadan kaldıramazlar.”
Beş asır sonra nedenler ortadan kalkmadığı için Müntzer’in mirası hala canlıdır.
Ne ah edin dostlar, ne ağlayın! Dünü bugüne bugünü yarına bağlayın!