Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Suriye’de geçtiğimiz yıl bugün yaşanan iktidar değişikliğinin yıldönümüne günler kala 4 Aralık’ta Suriye’yi ziyaret etmişti. BMGK üyesi Çin, ABD, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın da bulunduğu 15 ülkenin temsilcilerinden oluşan heyet, başkent Şam’daki Halk Sarayında geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara ile görüştü. Bu ziyaret kapsamında BM Güvenlik Konseyi heyeti, Suriye sivil toplum temsilcileriyle de bir araya geldi ve toplantıya 6 Kürt temsilci de katıldı.
Toplantıya katılan isimlerden biri olan Suriye Araştırma ve Diyalog Merkezi Direktörü Dr. Heci Nasır Mansur, görüşmenin içeriğine ilişkin Numedya’ya değerlendirmelerde bulundu. Mansur, toplantının organizasyonuna dair bilgi vererek, Güvenlik Konseyi heyetinin Şam yönetimiyle yaptığı görüşmenin ardından sivil toplum temsilcileriyle üç ayrı toplantı düzenlediğini belirtti. Sahel bölgesi temsilcileri, Dürzi toplumu temsilcileri ve Kuzey ve Doğu Suriye’den temsilcilerin ayrı ayrı dinlendiğini söyledi. En uzun toplantının kendi gruplarıyla yapıldığını belirten Mansur, “Toplantımız yaklaşık bir buçuk saat sürdü. Heyet başkanının yanı sıra ABD ve Rusya temsilcileri de hazır bulundu” dedi.
Toplantının büyük bölümünün kadın raporuna ayrıldığını kaydeden Mansur, diğer bölümlerin ise Kuzey ve Doğu Suriye’deki genel durum, Kuzeybatı Suriye, istikrar ve gençlik başlıklarına odaklandığını ifade etti. Mansur, Güvenlik Konseyi temsilcisinin “Suriye’deki gerçek durumu sivil toplum temsilcilerinden duyacaklarına” inandıklarını söylemesinin önemli olduğunu vurguladı. “Ziyaretin amacı konuşmak değil, sivil toplum temsilcilerini dinlemekti” diyen Mansur, heyetin Suriye’deki krizi çözmek için yollar arayacaklarını belirttiğini aktardı.
Mansur, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi adına toplantıya resmi bir heyet katılmadığını söyledi. Geir Pederson başkanlığındaki hazırlık komitesinin talebi üzerine bölgedeki STK’lardan 6 temsilcinin davet edildiğini hatırlattı. Mansur, toplantıya kapsamlı bir rapor sunduklarını, özellikle Efrin, Serêkaniyê ve Türkiye’nin kontrolü altındaki bölgelerdeki durumun ayrıntılı şekilde aktarıldığını söyledi. Ezidi toplumu ve kadınların durumunun da özel olarak vurgulandığını ekledi.
Toplantının atmosferine ilişkin değerlendirmesinde Mansur, Beşar Esad rejiminin devrilmesinin yıldönümüne denk gelmesi nedeniyle olumlu bir ortam oluştuğunu söyledi. Ancak mevcut geçici yönetimin adım atmakta zafiyet gösterdiğini, Süveyda’daki baskılar ve Sahil bölgesindeki çatışma riskinin sürdüğünü belirtti. Mansur, BM Güvenlik Konseyi’nin bu kötü tablo nedeniyle duruma müdahale etmek zorunda kaldığını düşündüklerini ifade etti.
Görüşmeler sırasında Güvenlik Konseyi üyelerinin Kuzey ve Doğu Suriye’nin taleplerine yönelik olumlu bir tutum sergilediğini belirten Mansur, özellikle şu noktalarda ortak görüş olduğunu söyledi:
- Suriye ademi merkeziyetçi bir sistemle yönetilmeli.
- Halkların hak ve özgürlükleri güvence altına alınmalı.
- Tüm toplum kesimleri yeni Suriye’nin inşasına dahil edilmeli.
- Kadın özgürlüğü temel bir ilke olmalı.
- Kuzey ve Doğu Suriye’nin deneyiminden yararlanılmalı.
Mansur, Şam’daki geçici yönetimin ise merkeziyetçi tutumda ısrar ettiğini ve taleplerinin Suriye’yi böleceğini öne sürdüğünü söyledi. Buna karşın STK temsilcilerinin demokrasi, halkların hakları ve ademi merkeziyetçilik konularında ısrarcı olduklarını vurguladı.
Toplantının ana başlıklarını paylaşan Mansur, Esad rejiminin devrilmesinin ardından kurulan yeni yönetimin toplumsal koalisyon oluşturamadığını, 10 Mart anlaşmasının uygulanmadığını ve Kürt halkının meşru haklarının göz ardı edildiğini belirtti. El-Hol Kampı ve IŞİD tutuklularının geleceğinin de önemli bir gündem olduğunu ekledi.
Mansur, Güvenlik Konseyi heyetinin karar alma yetkisi olmadığını hatırlatarak, taleplerini dinlediklerini ve geçici yönetime baskı yapılmasını istediklerini söyledi. Heyetin, “Suriye’deki çözümün ademi merkeziyetçilikten geçtiği” görüşünde olduğunu belirtti.
Sivil toplum temsilcileri olarak toplantıya katıldıklarını belirten Mansur, Kürtlerin taleplerini açık şekilde dile getirdiklerini söyleyerek, “Güvenlik Konseyi üyeleri Suriye krizinin çözümünde Kürt halkının görüşünü çok önemsiyor” dedi.




