CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin İstanbul Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.
Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Kent Uzlaşısı: Bunun ne utanılacak, ne saklanacak tarafı var
Grup konuşmasında DEM Parti ile 31 Mart 2024 Yerel Seçimi’nde yapılan Kent Uzlaşısı ittifakına dair konuşan Özgür Özel, DEM Parti’nin “Seçimi kazanamayacağımızı düşündüğümüz yerlerde, kente karşı suç işlemeyecek, Kürtlere kimliklerinden dolayı ayrımcılık yapmayacak adayları destekleriz, böyle olmadığını düşündüğümüz adayları desteklemez, hatta kaybettirecek reflekslerde bulunuruz” dediğini aktararak, “Ancak onların adayının olmadığı yerlerde, onların seçmeninin CHP’ye oy verdiğini bilmeyen yok. Bunun ne utanılacak, ne de saklanacak bir tarafı var” diye konuştu.
Özgür Özel: “Kürt demokratlarız, sosyal demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların bir araya gelmesiyle Türkiye İttifakını oluşturduk”
“Kent uzlaşısının olduğu yerlerde DEM Parti seçmeninin bize oy verdiğini bilmeyen yok, bunun ne utanılacak, ne… pic.twitter.com/HQe0LxNywC
— İlke TV (@ilketvcomtr) March 25, 2025
Kendilerinin bu ittifaka ‘Türkiye İttifakı’ ya da ‘İstanbul İttifakı’ demeyi tercih ettiğini ifade eden Özgür Özel, “Kürt demokratların, sosyal demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların bir araya gelmesiyle Türkiye İttifakını oluşturduk” ifadelerini kullandı.
Batı’daki Kürtlerin temsiliyeti: Tam da yapılmak istenen budur
Özgür Özel İBB’ye yönelik soruşturma kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘tutuklama talep evrakından’ alıntı yaparak, Kent Uzlaşısı formülüyle Batı’daki Kürtlerin yerel yönetimlerde temsiliyetinin ‘suç isnadı’ olarak gösterilmeye çalışıldığını belirtti ve “Tam da yapılmak istenen budur. Batı’daki Kürtlerin belediye meclislerinde temsil edilebilmeleri için meclis üyeliklerine yazılmaları ‘terörse’ ben ‘teröristim’. Demokrasi bunun adı.” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel: Kent uzlaşısı gerçek bir demokrasi uygulamasıdır
➡️İzlemek için: https://t.co/pgukc2skbd pic.twitter.com/iWJtJK069S
— İlke TV (@ilketvcomtr) March 25, 2025
Milletin aklı demokrasiden yanadır
“7 gündür Türkiye kumpasa karşı meydanlarda itiraz ediyor. Bir darbeye karşı direnme hakkımızı kullanıyoruz. Türkiye’ye karşı ihanet içinde olan bir avuç insan var karşımızda. Arkalarında devletin tamamı yok, millet yok, halk yok. Devlet bir avuç muhteristen ibaret değil. Devleti de karşısına almış, milleti kaybetmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Devletin aklı şunu söyler: Milletin menfaati neredeyse devlet oradadır. Milletin aklı demokrasiden yanadır.
Önce diplomayı iptal ettiler. Sabah gözümüzü bir açtık, terör soruşturması açtılar, yolsuzluk soruşturması açtılar. Ben gözüm açtığımda darbenin hedeflediği mekanı savunmaya geçtim. Darbeler, iktidar nerede temsil ediliyorsa orayı ele geçirmeyi hedefler. Buranın hedeflediği yer de Saraçhane’ydi.
5 yıl boyunca çalıştırmamak için her yolu denediler. Her türlü hizmeti aksatmak için her yola başvurdular, projelerimizi onaylamadılar ama durduramadılar. Son seçimde onu yenecek rakip de bulamayıp kendilerini ortaya attılar. Bakanlarla, valilerle, cumhurbaşkanıyla yüklendikleri seçimde Ekrem Başkanı’ın bileğini bükemediler çünkü İstanbullular o bileğin gücünü çok iyi biliyorlar.
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali
“Bu darbeye 19 Mart’ta kalkıştılar. 19 Mart gününe giderken hepimiz biliyorduk organize bir kötülükle karşı karşıya olduğumuzu. Diplomayı iptal edecekler. Diploma iptalini İstanbul Üniversitesinin İşletme Fakültesinden bekliyorlar. Bir gün öncesinden bilmeliyiz kaç kişi evet diyor. 4 kişi lazım, 2,5 kişi cevabını almışlar. Nasıl İstanbul Sözleşmesi’nden tek adamın imzasıyla çıkıldıysa, en az onun kadar hukuksuz şekilde, baskıyla ikna edemedikleri, dekanını istifa ettirdikleri fakültenin yerine, bir gün önce Üniversite Yönetim Kurulunu toplayıp diplomasını iptal ettiler. Sabah gözlerimizi bir açtık, ellerinde ne varsa, bütün tuşlara bastılar.”
Saraçhane simgesi
“İlk işim İstanbul’a ulaşmak, bu darbenin hedeflediği mekanı savunmaya geçmek oldu. Çünkü her darbenin bir simge mekanı vardır. Burada da hedefin İBB, onun simge binası Saraçhane olduğunu biliyordum. 2019’da bu kenti, Saraçhane’yi Ekrem İmamoğlu’na emanet ettiler. Önce bir şaşkınlık. Süleyman Soylu diyor ki ‘Ben hallederim efendim’. 19 gün milletvekilleri sandık nöbeti tuttular, çuvallar üstünde uyudular, İstanbul iradesini çaldırmadılar. Mazbata’yı aldık, Saraçhane’ye gidip devraldık. O seçimi hazmedemeyip iptal ettiler, 13 bin 600 fark 806 bin oldu. 5 yıl boyunca çalıştırmamak için her yolu denediler. Hizmeti aksatmak için her yola başvurdular ama durduramadılar. Seçimde çok uğraştılar ama Ekrem Başkan’ın bileğini bükemediler. Çünkü İstanbullular o bileğin gücünü de o yüreğin gücünü de gayet iyi biliyordu.”
İstanbul iradesine sahip çıktı
“300’ün üzerinde müfettişin konuşlandığı, yıllarca didik didik yaptığı ama bir kusur bulamadığı, ama bizim müfettişlerimizin geçmişe dönük çuval çuval yolsuzlukları da Süleyman Soylu’nun alıp el koyup üstünü örttüğü o İBB’ye, şimdi birkaç gizli tanık bulup yalancı şahitliklerle, esas olarak seçilemedikleri bir belediyeye kayyım atamak suretiyle çökmeye niyetlendiler. 19 Mart darbe girişimi, seçilmiş İBB Başkanı’na karşı onu yenememiş hazımsız bir darbecinin atadığı bir kayyımı getirmek içindi. Hesaba katamadıkları on milyonlara, İstanbul’un iradesine sahip çıktıları ve darbeyi püskürttükleri için yürekten teşekkür ediyoruz.”
15 Temmuz’un karşısında dimdik durduk
“15 Temmuz’da biz, darbeyi Tayyip Erdoğan’a, kim yaptı? Kendi adamları yaptı. Et tırnak gibi oldukları, ne istediyse verdikleri, aynı hedefe farklı yollardan yürüdükleri, biri cemaat örgütlenmesiyle, biri devlet içinden siyasetle, bir cemaat yaptı. O darbe sırasında bütün dünya döndü, muhalefete baktı. Biz dedik ki Atatürk’ün partisi bu darbeye karşıdır. Darbenin karşısında dimdik durduk biz.”
RTÜK ve BTK’ya uyarı
“Şimdi o darbe bildirisini yazanlar, bugün televizyonlardan şu darbe bildirisini okutuyorlar. ‘İmamoğlu, milyonluk villada gözaltına alındı’. İletişime bak. Herkes şunu bilsin: Bu darbeye direnen ve ayağa kalkan, hep birlikte bu darbecilerin karşısına dikilen bizler var ya, RTÜK’e de söylüyorum, Bilgi Teknolojileri Kurumu’na da, sakın ha sakın ne bu kanallara, ne internet sitelerine, ne Twitter’da yazan çizene, ne de özgür basın olarak YouTube’dan yayın yapmaya çalışanlara dokunmaya kalkmayın.
İddialara yanıtlar
“İmamoğlu milyonluk villada gözaltına alınmadı. İBB’nin tapulu malı olduğu bilinen, AKP döneminde yandaş bir vakfa peşkeş çekilen yer, o yandaş vakıftan alındı, belediyeye başkanlık konutu olarak kazandırıldı. Bir sonraki belediye başkanına da devir teslimle iade edilmek üzere, devir teslim yapılmak üzere kullanılıyor. Milyonluk villa milletin malı.
Medya Kültür AŞ şirketlerinden usulsüz ihaleler yapıldı.’ Medya AŞ’nin daimi çalışanı haline gelmiş yüzlerce müfettiş bir kör kuruş bulamamış. 2019 öncesi yapılan, bulunan 37 yolsuzluk dosyasının önemli bir kısmı orada bulunmuş. Bunlara Soylu tarafından el konulmuş, tek bir işlem yapılmamış ama şimdi utanmadan sıkılmadan Medya AŞ’ye kara çalıyorlar.
Terör örgütüne yardım edildi. Örgüt mensupları işe alındı’ diyor. ‘İBB’de 700 terörist var’ demişti Süleyman Soylu. “Açıklamazsan namertsin, ilan etmezsen, suç duyurusunda bulunmazsan namertsin” demişti Ekrem İmamoğlu. Soylu, 700’ünün ismini verdi. Bunlardan 40 kişi, 41’i hakkında soruşturma açıldı, yargılandı. Tamamı beraat etti. Hiçbir tanesi ceza almadı.”
Gizli tanık iddiaları
“Ortalığı ayağa kaldırdılar. ‘Göreceksiniz, kanıtlar çıkacak.’ Ne bir kanıt, ne bir delil, ne ortaya konulabilmiş somut bir iddia! Elinde ne var? Meşe, Çınar, Ladin, İlke. Ne bunlar? Gizli tanıkların, yalancı tanıkların isimleri. Meşe’nin dediğine göre, Çınar’ın dediğine göre, Ladin’in dediğine göre. Bunlara bir somut bir şey var mı? ‘Ben öyle olduğunu duymuştum.’ ‘Tahmin ediyorum.’ Ekrem Başkanı bunlarla tutukladılar arkadaşlar. Tek söyleyeceğim şudur: Meşe’nin, Çınar’ın, Ladin’in duyumlarıyla İstanbul’un gözünün önünde çatır çatır çalışan, vicdanıyla, imkanıyla, böyle sile sile bitiremediği alnının teriyle çalışan birisini içeri koydunuz ya Meşe, Çınar, Ladin adıyla. Ben sana ne lakap takayım savcı? Desem desem ‘Odun’ derim sana. Odun, odun, odun. Tek derdi saraydan verilen emri yerine getirmek olan, soruşturmanın tutacak yeri olmayan bu kişinin gizli tanıklara taktığı isimlerin ana maddesini söyleyince bir salonda ayakta alkışlanacağımı bilsem tahmin etmezdim. Bu eser sizin Sayın Recep Tayyip Erdoğan sizin.”
Soruşturmanın ekonomiye zararı
“19 Mart darbe girişimi ekonomiye büyük zarar verdi. 26 milyar doları 3 günde yaktılar. Mehmet Şimşek sen bu darbe girişiminin aparatlarından birisisin. MASAK, Mehmet Şimşek’e bağlı bir kurumdur. Bu rezaleti kurumuna alet etmiştir. Bu adamın ekonomist olarak da insan olarak da güvenilebilecek hiçbir yanı yoktur.”
CHP’nin ön seçimi
“Ekrem Başkan, Tayyip Erdoğan’ı her şekilde yeniyor. CHP 1977’den beri ilk kez birinci parti oldu ve iktidara yürüyor. Bizim duyurduğumuz ön seçim tarihine göre gözaltı ve tutuklama sürecini ayarlıyorlar. Böyle bir hesabın sonucu olan takvim. Akşam Saraçhane’ye 155 bin kişi geldi. İkinci gün 200 bin, üçüncü gün 550 bin kişi… Ön seçimde ne oldu biliyor musunuz? 15,5 milyon kişi geldi, seçti ve tarihe geçti. Bu adamda yürek var, bükemeyeceğin bilek var. Onun bileğini bükmek için önce bizim bileğimizi bükeceksin. Onun sırtını yere getirmek için önce bu Türk milletine diz çöktüreceksin.”
‘Günü gelince Taksim’i alacağız’
“Toplantımız bittikten sonra meydan boşalırken polise verdikleri kanunsuz emirlerle meydanı provoke etmeye çalışıyorlar. Erdoğan Gezi Parkı’nı yıkıp Topçu Kışlası yapmak istediğinde savunulması gereken yer Taksim’di, gittik. Gün İstanbul’un iradesine sahip çıkma günü olduğu için Saraçhane’deyiz. Bugün Taksim’e gitmek için kemerlere doğru üç beş bin kişinin gitmesi, o bahaneyle bütün meydana gaz sıkılması doğru bir strateji değil. Nasıl günlerdir sokakları ve meydanları geri aldıysak günü gelince Taksim’i de geri alacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret: ‘Kendime edilmiş sayarım’
“Dün akşam sosyal medyaya yansıyan, 3-5 kişinni hangi terbiyeyle yaptıkları belli olmaksızın ağızlarından çıkan bir küfrün, Sayın Erdoğan’ın annesine yöneldiğini büyük üzüntüyle gördüm. Bu küfrü kendi anneme edilmiş sayarım. Bu iş aynı Gezi eylemlerini ‘Camide içki içtiler’ yalanında olduğu gibi benzer senaryolar uygulanıyor. Bunu yapanlar Türkiye’nin dostu değildir.”