• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Çikolata tüpü kapağı nedeniyle ölen çocuğun davasında 5 sanığa ceza

Çikolata tüpü kapağı nedeniyle ölen çocuğun davasında 5 sanığa ceza

Mert Yağız’ın ölümüne ilişkin davada, kantin işletmecisi ve okul müdürüne hapis cezası, çikolata üreticilerine ise para cezası verildi. Tarım Bakanlığı gıda kontrolörleri ve bazı okul görevlileri beraat etti. Aile avukatı, bilirkişi raporlarındaki çelişkiler nedeniyle üreticilerin sorumluluğunun göz ardı edilmemesini talep etti.

Çikolata tüpü kapağı nedeniyle ölen çocuğun davasında 5 sanığa ceza
Çikolata tüpü kapağı nedeniyle ölen çocuğun davasında 5 sanığa ceza
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 7 Temmuz 2025 16:34

Ankara Keçiören’de 7 yaşındaki 1. sınıf öğrencisi Mert Yağız Köksal’ın 10 Aralık 2019’da okul kantininden aldığı şırınga şeklindeki çikolatanın kapağının nefes borusuna kaçması sonucu hayatını kaybetmesine ilişkin bir sanığa 3 yıl 9 ay, bir sanığa 2 yıl 6 ay hapis cezası verilirken, 3 sanığa verilen 1 yıl 8’er aylık hapis cezaları 48 bin 800’er lira adli para cezasına çevrildi.

Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasına, Mert Yağız Köksal’ın ailesi, sanıklar ve taraf avukatları katıldı.

Cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki görüşünde Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrolörlerinin beraatlerini, diğer sanıkların ise cezalandırılmalarını talep etti.

Mert Yağız’ın babası Faruk Köksal, kararı “adalete bıraktıklarını” ifade ederken, ailenin avukatı Elçin Özge Şimşek Çağlayan, dosyaya giren bilirkişi raporlarının çelişkilerle dolu olduğunu ifade etti. Son bilirkişi raporunda üretici firmaların sorumlu olmadığı yönündeki değerlendirmeye itibar edilmemesini talep eden Çağlayan, yalnızca satıcının sorumlu tutulmasının, üreticilerin sorumluluğunun göz ardı edilmesiyle çeliştiğini vurguladı.

Çağlayan, olaydan sadece bir hafta önce benzer bir ürün nedeniyle başka bir çocuğun da hayatını kaybettiğini anlatarak, söz konusu çikolatanın güvenilirliğinin tartışmalı olduğunu söyledi. Ürünün sadece bir gıda maddesi değil, hedef kitlesi çocuklar olan, tasarımı itibarıyla oyuncak özellikleri taşıyan bir ürün olduğunu dile getiren Çağlayan, Mert Yağız’ın doğrudan çikolatadan değil, ürünün kapağından kaynaklı yaşamını yitirdiğini, mütalaada üretici firmaların sorumluluğuna yer verilmesini olumlu bulduklarını, tüm sorumluların ise alt sınırdan uzaklaşarak cezalandırılmalarını talep ettiklerini belirtti.

‘Her duruşmaya üzüntüyle katıldım’

Sanıklardan Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrolörü Fatma Şahin, savunmasında her duruşmaya üzüntüyle katıldığını belirterek, dosyada yer alan üç bilirkişi raporunda Tarım ve Orman Bakanlığı personelinin sorumlu olmadığının açıkça belirtildiğini söyledi ve beraatını talep etti.

Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrolörü sanık Koray Hozantaş da duruşmada her celseye acıyı yüreğinde hissederek katıldığını belirterek, olayda herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını savundu. İki farklı denetimin karıştırılması nedeniyle olayla ilişkilendirildiklerini söyleyen Hozantaş, kantin denetiminin Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğunda olduğunun da yazışmalarla ortaya konduğunu belirtti ve beraatını istedi.

Çikolata üreticisi firma Mono Dondurma Gıda Tic. Ltd. Şti. yetkilileri sanıklar Servet ve Uğur Yılmaz’ın avukatı da önceki yazılı savunmalarını tekrar ettiklerini belirterek, bilirkişi raporlarında müvekkillerinin sorumluluğunun bulunmadığının açıkça ifade edildiğini ileri sürdü. Fason üretilen ürünün mevzuata uygun gıda maddesi olduğunu, oyuncak niteliği taşımadığını ve bu durumun bakanlık yazılarıyla sabit olduğunu savunan avukat, savcılığın bu ürünü oyuncak gibi değerlendirerek ceza istemesinin hukuki dayanağı olmadığını söyledi.

‘Görevlerini mevzuata uygun şekilde yerine getirmişlerdir’

Sanık sınıf öğretmenleri Ali Osman Doğan ile Apaydın Albayrak ve müdür yardımcısı Ebubekir Çelik’in avukatı ise “Müvekkiller denetim görevini mevzuata uygun şekilde yerine getirmişlerdir. Mütalaada ‘taksirle ölüme neden olma’ yönünden yapılan değerlendirmeye katılıyoruz. Ancak ‘görevi ihmal yönü’nden mütalaaya katılmıyoruz. Müvekkiller gerekli hassasiyeti gösterip görevi yerine getirmiştir. Bu nedenle atılı suçlardan beraatlarine karar verilmesini talep ediyoruz” dedi.

Çikolatayı piyasaya süren sanık Yunus Taycı’nın avukatı, yaşanan olaydan derin üzüntü duyduklarını belirterek, müvekkilinin bilirkişi raporlarında kusursuz bulunduğunu ileri sürdü. Savcılık görüşünde, ürünün oyuncak mevzuatına aykırılığı gerekçesiyle ceza istenmesine katılmadıklarını ifade eden avukat, bu yaklaşımın maddi gerçeklikten uzak olduğunu savundu. Avukat, “Elimizde yalnızca öngörülebilirlik tartışması üzerine inşa edilmiş soyut ve ihtimale dayalı bir ceza istemi vardır. Ancak ihtimale dayalı kusur kusur değildir ve kusur olmayan yerde ceza olmaz. Olayın acısına değil, hukuka ve delillere bakılarak müvekkilin beraatine karar verilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.

Sanık okul müdürü Abdulkadir Pehlivan’ın avukatı, önceki savunmaları tekrar ederek, müvekkilinin eylemi ile olay arasında illiyet bağı olmadığını, bu nedenle beraatini veya aksi halde lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep etti.

Sanık kantin işletmecisi Neşe Yavuz’un avukatı ise müvekkilinin çikolatayı satmadığını, kantin işletmecisi veya işveren vekili olmadığını belirterek mütalaaya katılmadıklarını ve beraat talep ettiklerini söyledi.

5 sanığa ceza, 5 sanığa beraat

Mahkeme, sanıklardan kantin işletmecisi Neşe Yavuz’a takdiri indirimle birlikte “taksirle ölüme neden olmak” suçundan 3 yıl 9 ay, okul müdürü Abdulkadir Pehlivan’a ise takdiri indirim uygulanmaksızın 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi.

Sanıklardan çikolatayı piyasaya süren Yunus Taycı ile üretici firma Mono Dondurma Gıda Tic. Ltd. Şti. yetkilileri Servet Yılmaz ve Uğur Yılmaz da “taksirle ölüme sebebiyet verme” suçundan 1 yıl 8’er ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanıkların bu cezaları 605’er gün karşılığı 10 taksitle alınmak üzere 48 bin 800’er lira adli para cezasına çevrildi.

Aynı suçtan yargılanan sanıklar Ali Osman Doğan, Apaydın Albayrak, Ebubekir Çelik, Fatma Şahin ve Koray Hozantaş’ın ise “atılı suçu işlediklerine dair cezalandırılmalarına yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delil elde edilemediğinden” beraatlarına hükmedildi.