• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Cumartesi Anneleri 1058’inci kez Galatasaray Meydanı’nda: Vedat Aydın için adalet

Cumartesi Anneleri 1058’inci kez Galatasaray Meydanı’nda: Vedat Aydın için adalet

Cumartesi Anneleri, 1991 yılında, gördüğü işkence sonucu hayatını kaybeden Vedat Aydın’ın faillerini sorarak, dosyadaki cezasızlığa son verilmesi çağrısı yaptı.

Cumartesi Anneleri 1058’inci kez Galatasaray Meydanı’nda: Vedat Aydın için adalet
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 5 Temmuz 2025 13:16
  • Güncellenme: 5 Temmuz 2025 13:20

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, bu hafta protestolarının bin 58’ncisini gerçekleştirdi.

Karanfiller ve gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, bu hafta 5 Temmuz 1991’de, gördüğü işkence sonucu hayatını kaybeden, dönemin Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın faillerini sordu.

Eylül Deniz Yaşar

Açıklamaya çok sayıda insan hakları aktivistinin yanı sıra İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin katıldı.

Açıklamada konuşan kayıp yakını İkbal Eren, Vedat Aydın’ın hikayesini aktararak, “Vedat Aydın 38 yaşında, üç çocuk babasıydı. 5 Temmuz 1991 gecesi, kendilerini Siyasi Şube polisleri olarak tanıtan silahlı ve telsizli kişilerce ‘ifade vermek üzere emniyete götürüleceği’ gerekçesiyle evinden gözaltına alındı. Gözaltı işleminin hemen ardından avukatı Emniyet Müdürlüğü’ne başvurdu; ancak Vedat Aydın’ın emniyette olmadığı belirtildi. Ertesi gün eşi ve avukatı Diyarbakır’daki tüm ilgili makamlara başvurdu fakat her yerden ‘bilgimiz yok’ yanıtı geldi. 7 Temmuz 1991’de bir gazeteci, Ergani-Maden yolu üzerinde bulunan kimliği belirsiz bir erkek cesedinin Maden Mezarlığı’na defnedildiğini öğrendi” dedi.

Ailenin savcılığa yaptığı başvuru sonucu mezarın açıldığını ve ağır işkence izleri taşıyan bedenin Vedat Aydın’a ait olduğu ortaya çıktığını belirten İkbal Eren, “Ailesi tarafından 10 Temmuz’da teslim alınan bedeni, on binlerce kişinin katılımıyla toprağa verildi. Ancak cenaze törenine katılanlara açılan ateş sonucu birçok insan yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı. Eşi Şükran Aydın, eşini gözaltına alan kişilerin eşgal bilgilerini detaylı biçimde verdi, robot resimler çizildi. ‘Eşimi devlet öldürdü’ ifadesi nedeniyle defalarca tehdit edildi, evi basıldı, gözaltına alındı. Beş yıl boyunca evinin önünde ‘beyaz Toros’ bekletildi” ifadelerini kullandı.

JİTEM mensubu Abdulkadir Aygan’ın ifadesi ve Murat İpek’in açıklamaları, Aydın’ın JİTEM Komutanı Cem Ersever ve ekibi tarafından, Diyarbakır Alay Komutanı İsmet Yediyıldız’ın bilgisi dahilinde kaybedildiğinin ortaya çıkardığını dile getiren İkbal Eren, “Suça ortak olan Aygan ve Demir, Aydın’ı gözaltına alan ve infaz eden kişileri isim isim açıkladı. Dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hanifi Avcı da hem yazdığı ‘Haliç’teki Simonlar’ isimli kitabında hem de mahkeme ifadelerinde, Aydın’ın JİTEM tarafından evinden alınıp öldürüldüğünü dile getirdi. İçerisinde Vedat Aydın’ın olduğu aracın rahat yol alması için trafik kontrol noktalarının sahte kaza ihbarlarıyla devre dışı bırakıldığını ve bu talimatın Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Harekat Merkezi’nden geldiğini açıkladı. Tüm bu bilgilere rağmen, 34 yıldır dosyada etkili, tarafsız ve bağımsız bir soruşturma yürütülmedi. Devlet, Vedat Aydın’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili hakikati ortaya çıkarma ve adaleti sağlama görevini yerine getirmedi. Vedat Aydın dosyasında inkara ve cezasızlığa son verin. Hukuku derhal işletin. Bilinen failleri ve sorumluları yargılayarak cezalandırma görevinizi yerine getirin” diye konuştu.