Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaya ve adalet talep etmeye 1059. haftada da devam etti. Bu haftaki açıklamada, 33 yıl önce Diyarbakır’da korucular tarafından kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Ramazan Kaya’nın hikâyesi paylaşıldı.
28 yaşındaki Ramazan Kaya, 7 Temmuz 1992’de Diyarbakır’ın Eryol köyünden traktörüyle kent merkezine doğru giderken, Mermer Jandarma Karakolu yakınlarında silahlı dört köy korucusu tarafından minibüsteki köylülerin gözleri önünde kaçırıldı. Koruculara direnen Kaya, “Beni kurtarın!” diye bağırdı ancak silah tehdidi nedeniyle köylüler müdahale edemedi.
Omzundan vurularak yaralanan Kaya, traktörüyle birlikte zorla götürüldü. Tanıklar, kendisini kaçıranların Yarımca köyünden Hanifi, Ömer, Seyfettin ve Zübeyir Durğun adlı korucular olduğunu ifade etti. Kaya ailesi, jandarma eşliğinde köye giderek arama yapmak istedi, ancak jandarma komutanı buna izin vermedi.
Bir köy sakini, Ramazan Kaya’nın korucuların evinde bağlı halde tutulduğunu, arama yapılmış olsaydı mutlaka bulunacağını söyledi. Buna rağmen savcılık başvuruları ve suç duyuruları sonuçsuz kaldı. Kaya’dan bir daha haber alınamadı.
Ailesi, 33 yıldır Ramazan Kaya’dan bir iz bekliyor. Annesi Sedef Kaya, eşi Hüsna Kaya ve çocukları, bugüne kadar ne adalete ne de kayıplarının izine ulaşabildi.
Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, açıklamalarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gözaltında kayıplarla ilgili devletin sorumluluğunu kabul eden son açıklamasını önemli bulduklarını ancak bunun yeterli olmadığını vurguladı.
Açıklamada şu çağrılara yer verildi:
• Galatasaray Meydanı derhal ve hiçbir sınırlama olmadan Cumartesi Anneleri’ne açılmalı.
• Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme imzalanmalı.
• Zorla kaybetmeler ayrı bir suç olarak tanımlanmalı, zamanaşımı gerekçesiyle kapatılan dosyalar yeniden açılmalı.
Cumartesi Anneleri, “Kaç yıl geçerse geçsin, Ramazan Kaya için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” diyerek mücadelelerini sürdüreceklerini yineledi.
