Türkiye’nin enerjide kendisiyle adeta yarış halinde olduğunu belirten Erdoğan, “Enerji arz güvenliğinin büyük küçük demeden tüm devletlerin en önemli meseleleri arasına girdiği bir çağda yaşıyoruz” diye konuştu.
Enerji talebinin hızla arttığını dikkat çeken Erdoğan, “Enerji arz güvenliğinin sağlanması hemen her devlet için bir beka meselesi haline dönüşmüştür. Enerji alanında büyük bir yarış veriyoruz. Arz güvenliği, enerji diplomasisi, kaynak çeşitliliği, sadece teknik meseleler değil, doğrudan milli güvenliğe dair konular olarak görülmeye başlanmıştır. Temel enerji kaynaklarımız erimekte dünyamız kirlenmektedir. Gelecekte enerji kaynakları üzerindeki rekabet daha da sertleşecektir. Sömürmeye değil beraberce kazanmaya talibiz” dedi.
‘Akkuyu’da ülkemizi bir lige yükselttik’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin birinci reaktörünün yapımının yakında tamamlanacağını, ilk deneme üretiminin ise yıl sonuna doğru başlamasının beklendiğini açıklamıştı.
Bugünkü konuşmasında da Akkuyu projesine değinen Erdoğan, “Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projemizle ülkemizi farklı bir lige yükselttik. Yenilenebilir enerji kurulu gücü bakımından Avrupa’da 5’inci, dünyada ise 11’inci sıradayız” dedi.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali nedir?
Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali. Türkiye ile Rusya arasında 2010 yılında imzalanan anlaşmayla hayata geçirilen proje, dört reaktörden oluşuyor. İlk reaktördeki elektriğin 2025 dolaylarında üretilmesi bekleniyor.
Santral, yapım sürecinden itibaren yöre halkı ve çevrecilerin tepkisini çekti. Deprem riski, atık sorunu ve projenin tamamen Rusya’ya ait olması gibi nedenlerle eleştirilen Akkuyu, ekolojik yıkım riski ve Türkiye’nin enerji bağımsızlığı açısından da tartışmalı bulunuyordu. Proje pek çok kez çevre örgütleri ve yerel halk tarafından protesto edildi.
‘2053 net sıfır emisyon hedefi’
Erdoğan’ın konuşmasının devamında öne çıkanlar şu şekilde:
“Enerji kaynaklarına erişim rekabeti artıyor. Avrupa’daki kesinti enerjinin önemini birkez daha gösterdi. Enerji arzımızda ithal kaynaklara ait pay yüzde 70 düzeyinde. 60 ila 100 milyar dolar civarında enerji kaynaklı bir ithalat faturamız var. 2053 net sıfır emisyon hedeflerimize ulaşmak için yenilenebilir enerji en önemli sac ayaklarından birini oluşturuyor. Afrika’dan Asya’ya, Orta Doğu’dan Latin Amerika’ya dünyanın birçok bölgesinde tırmanan gerilimleri, enerji yarışından bağımsız okuyamayız. Hedefimiz ithalatı düşürerek, enerji faturamızı hafifletmek ve nihai olarak da Türkiye’yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır. 2035 yılına kadar güneş ve rüzgar kurulu gücümüzü 120 bin megavata çıkarmayı hedefliyoruz. Rüzgar ve güneş enerjisi izin süreçleriyle ilgili hazırlıkları tamamladık. Bir an önce Meclis’in takdirine sunarak düzenlemeleri sadeleştirmeyi arzu ediyoruz.
Sadece yolsuzluk iddialarına değil, küresel ölçekte yaşanan gelişmelere de gözlerini kapatmışlar, daha doğrusu gözlerine bant çekmişler. Gözleri var ama görmüyorlar kulakları var ama duymuyorlar. Gerçekleri bal gibi bildikleri halde bunu dilllendirmiyorlar. Bir an önce kaçtıkları hakikatle yüzleşmelerini tavsiye ediyoruz. Sahte ve saçma tartışmalarla ülkemizin enerjisini tüketmeye çalışanlara inat Türkiye’nin enerjisini çoğaltmak için gece gündüz çalışıyoruz. Hakaretle tehditle değil burada olduğu gibi eserlerimizle projelerimizle konuşuyoruz. Türkiye’nin hızını yavaşlatan kutuplaştırma siyasetinin, bunu körükleyenler başta olmak üzere hiç kimseye bir faydasının olmadığı açıktır. Bugün ülkemizin en büyük ihtiyacı laf değil hizmet ve eserleri yarıştırmaktır.”