İsveçli gazeteci Joakim Medin hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün Ankara 79. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Medin, Marmara Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı. Medin’in savunması Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) tarafından üstlenildi.
Duruşmayı Avrupa Parlamentosu’ndan Jonas Sjöstedt, İsveç Parlamentosu’ndan Ulrika Westerlund, İsveç’in Ankara Büyükelçisi Malena Mard, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), DİSK Basın-İş, Gazeteciler Cemiyeti ve MLSA temsilcileri izledi.
Kimlik tespiti sırasında tercümanın İngilizcesinin yetersiz kalması üzerine çeviriyi SEGBİS odasında bulunan Av. Batıkan Erkoç yaptı. Medin, savunmasında hakkında hazırlanan iddianamenin kendisine tebliğ edilmediğini belirtti; avukatları da iddianamenin cezaevi yönetimi tarafından kendisine ulaştırılmadığını kaydetti.
Joakim Medin savunmasında gazetecilik faaliyetlerini anlattı. NATO süreci bağlamında İsveç’teki kamuoyu tepkisini konu alan iki makalesinin iddianameye konu edildiğini söyleyen Medin, söz konusu protestoya katılmadığını, haberinde kullandığı fotoğrafı kendisinin seçmediğini, tüm editoryal kararların gazetesi tarafından alındığını vurguladı.
Medin, İstanbul’a yalnızca bir haftasonu geçirmek için geldiğini, gözaltına alınma sürecinde tercüman ve avukat desteği sağlanmadığını, polisle Google Translate üzerinden iletişim kurulduğunu ve neyle suçlandığını ancak cezaevine girdikten sonra avukatı aracılığıyla öğrendiğini aktardı.
Medin: “Cumhurbaşkanına hakaret etme niyetim yoktu. Mesleki etik açısından bir kişiyi aşağılamak doğru değildir. Erdoğan 20 yıldır görevde olan bir siyasi figür ve kamu yararına haber yapılması gereken bir konudur” dedi.
Ok: Gazeteciliğin kuralları bellidir
MLSA Eş Direkötür Av. Veysel Ok, savunmasında gazetecilik meslek kurallarını hatırlattı:
“Dünyada ve Türkiye’de gazeteciliğin kuralları bellidir. Muhabir haberi yazar; spotu, manşeti ve görseli gazetedeki editörler belirler. Medin yalnızca görevini yerine getirmiştir.”
Veysel Ok, Medin’in haberinin İsveç kamuoyuna yönelik hazırlandığını, içeriğin Türk sosyal yapısıyla doğrudan bir ilgisi bulunmadığını belirtti:
“Bu makale İsveççe yayımlandı ve İsveç halkına hitap ediyordu. Türkiye’de dava konusu edilmesi hem yargı pratiği hem de ülke itibarı açısından sorunludur.”
Ok ayrıca, suçlamaya dayanak yapılan görselin yalnızca Joakim Medin’in haberine konu olmadığını, Türkiye’de hem iktidara yakın hem de muhalif medya kuruluşlarında yayımlandığını hatırlattı:
“Bu fotoğrafı Diken, Anadolu Ajansı, Medyascope gibi birçok Türk haber kuruluşu da kullandı. Türk basını için suç sayılmayan bu içerik, yalnızca yabancı bir gazeteci hedef alındığında dava konusu olmuştur. Bu çifte standarttır.”
Duruşmada, Veysel Ok sabah saatlerinde Adalet Bakanı’nın gazetecilerin sorusu üzerine yaptığı açıklamaya da atıf yaptı:
“Bakan, gazetecilik sınırlarında kalındıysa ceza verilmez demişti. Joakim bu sınırların dışına çıkmamıştır. İsveçli bir gazetecinin tutuklu kalması, üstelik hamile eşinin yanına dönememesi, hem hukuken hem insani olarak kabul edilemez.”
Avukat Hazal Sümeli ise müvekkilinin soruşturmaya yalnızca istihbari bilgilerle dahil edildiğini, bu tür bilgilerin hukuki delil sayılmasının mümkün olmadığını belirtti. Protestonun İsveç’te gerçekleştiğini, İsveç yasalarına tabi olduğunu ve evrensellik ilkesinin bu suç türü için uygulanamayacağını vurguladı.
Savcı, mütalaasında Medin’in “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu işlediğinin sabit olduğunu ileri sürerek cezalandırılmasını ve tutukluluğunun devamını talep etti. Mahkeme, Medin hakkında 11 ay 7 gün hapis cezası verilmesine, cezanın ertelenmesine ve tahliyesine karar verdi. (MLSA)