• Ana Sayfa
  • Gündem
  • DEM Parti bileşenlerinden Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına destek

DEM Parti bileşenlerinden Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına destek

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ile DEM Parti bileşen partilerinin temsilcileri, gündeme ilişkin yaptıkları toplantıya dair basın toplantısı düzenledi.

DEM Parti bileşenlerinden Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına destek
DEM Parti bileşenlerinden Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına destek
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 18 Mart 2025 16:14
  • Güncellenme: 18 Mart 2025 21:07

DEM Parti bileşenleri düzenledikleri toplantı ardından yaptıkları açıklamayla Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ve yeni sürece dair desteklerini açıkladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ile DEM Parti bileşen partilerinin temsilcileri, gündeme ilişkin yaptıkları toplantıya dair basın toplantısı düzenledi. DEM Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen toplantıda her bileşen parti, sürece dair açıklama yaptı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları yaptığı konuşmada “Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yapmış olduğu ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı bir kez daha beraberce değerlendirdik. Özellikle bu sürecin, bir demokratik toplum inşa sürecinde başta DEM Parti ve bileşenleri olarak, tüm Türkiye’deki sol sosyalist yapılara, demokrasi mücadelesi veren bütün kesimlerin demokratik bir toplumun inşasında görev ve sorumlulukları bağlamında detaylı değerlendirmelerde de bulunduk. Bizler, yapılan bu ateşkes çağrısının barışla taçlandığı bir evrede Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin, emek mücadelesinin, işsizlerin, yoksulların ve bu ülkede hak, adalet, eşitlik ve özgürlük arayan her kesimin örgütlülüğünün önünün çok daha güçlü bir biçimde açılacağına inanıyoruz” dedi.

Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümü

Tülay Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çağrı; Sayın Öcalan’ın da ifade ettiği gibi, bir yandan Kürt halkının kendi sorunlarının çözümü ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümünün önünü açan, ama aynı zamanda Türkiye’de yaşayan bütün farklı halklar ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde bu ülkede eşit yurttaşlar olarak yaşayabilecekleri bir demokratik ve hukuki ortamın tesis edilmesinin önünü açacaktır.

Sayın Öcalan’ın çağrısında da ifade ettiği gibi, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda problemli olan bütün alanların, bu anlamıyla kendi öz demokratik örgütlenmelerinin önünün açılacağının, bunun aynı zamanda DEM Parti olarak en temel paradigmamız ve amacımız olan Demokratik Cumhuriyet’in inşa edilmesinin yollarını döşeyeceğine yürekten inanıyoruz. Bu çerçevede bugün değerli bileşen eşbaşkan ve eşsözcülerimizle yaptığımız toplantıda bunları bir kez daha değerlendirmiş olduk.”

Tülay Hatimoğulları ardından söz alan Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Didem Göçer şunları ifade etti: “Biz Yeşil Sol Parti olarak, yaklaşık 50 yıllık mücadele sonunda gelinen barış görüşmelerini destekliyoruz. Biz biliyoruz ki barış sürecinde kurulan masa, ne güven ilişkisine ne de iyimser iyi niyet hesaplarına dayanır. Burada belirleyici olan halkın barışa olan ihtiyacı, gelecek güzel günlere olan özlemi ve demokratik toplum isteğidir. Sonucun ne olacağı ise bizim tüm ezilen halkların, kadınların, doğa savunucularının, emekçilerin ve sistemden acı çeken tüm bireylerin ellerindedir. Barış tohumu toprağa düşmüştür; onun filizlenmesini ve büyümesini sağlamak bizim elimizdedir. Çoklu krizle sarsılan dünyaya belki de barış umudu, bizim elimizdeki bu küçük tohumdan çıkarak çoğalacaktır. Ortadoğu’ya belki de bu tohum umut olacaktır, tüm dünyaya ışık saçacaktır. Barışı birlikte yeşertelim” dedi.

ESP: İşçi sınıfı süürecin parçası olmalıdır

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Murat Çepni ise şunları söyledi: “Tarihi günlerden geçiyoruz; Kürt sorununun demokratik çözümü tartışmalarındayız ve Kürt sorununun en başta demokrasi ve özgürlükler sorunu olduğunu, demokrasi ve özgürlüklerin kazanılması meselesi olduğunun altını çizmek istiyoruz. Tarihi günlerdeyiz çünkü Kürt sorununun demokratik çözümü yalnızca Kürt halkının değil, tüm Türkiye halklarının, tüm Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin sorunudur. Kürt halkı bugünlere mücadeleyle geldi, büyük bedeller ödeyerek geldi ve bizler devrimciler ve sosyalistler olarak Kürt halkının ulusal özgürlük mücadelesinin doğrudan parçalarıyız. Kürt halkının ulusal özgürlük mücadelesiyle işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinin birlikte yürütüldüğünün altını bir kez daha çiziyoruz. Kürt halkının her türlü kazanımının tüm halklarımızın kazanımı olduğunun altını çiziyoruz. Demokratik kazanımlar mücadeleyle gerçekleşiyor ve içinde bulunduğumuz süreçte  Türkiye işçi sınıfı bu sürecin doğrudan parçası olmalıdır. Adil ve onurlu barış sürecinin yürütücüsü olmalıdır: buradan bütün haklarımıza şunu söylemek istiyoruz. Barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesi durmadı, durmuyor, durdurulamıyor. Buradan bu sürecin Kürt halkının her türlü kazanımına sebep vermesi ve sonuçlanması için mücadeleyi yükseltme çağrısı yapıyoruz.”

SODAP:Ekmek de istiyoruz barış da

SODAP Sözcüsü Kezban Konukçu da “DEM Parti’nin bileşenleri olarak Barış ve Demokratik Toplum sürecini desteklediğimizi bir kere daha deklare ediyoruz. Çünkü bu toplumun demokratik toplumun inşası süreci; bizim partimizin gerçekliğinde de kendisini gösteren, toplumun bütün ezilen kesimlerinin halkların, emekçilerin ezilenlerin birlikte mücadelesiyle ancak mümkün olabilecek ve partimiz tabi ki bu sürecin sonuna kadar arkasındadır. Yüzyılı aşkın süredir yaşanan Kürt sorununun çözümü sadece Kürt halkının sırtına yüklenemez. Toplumun demokratikleşmesi aynı zamanda eşitlik mücadelesi ile iç içe geçmiştir. Şu anda ülkede açlık sınırın altında yaşayan milyonlarca emekçinin sorunları ve talepleri ile Kürt halkının eşitlik mücadelesi yan yana yürüdüğünde ancak sonuç alabiliriz. Ekmek de istiyoruz barış da. Demokratik toplumun inşası için hep birlikte mücadele edelim ve bu sürece güç verelim” dedi.

SYKP: Barış mücadelesi demokratik bir dönüşümü hedeflemeli

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz de şöyle konuştu: “27 Şubat’ta Sayın Abdullah Öcalan tarafından yayınlanan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile hem ülkemizde hem bölgemizde hem de dünyada bir enerjinin açığa çıktığını hep birlikte gördük. Sayın Öcalan’ın ilk görüşmeden sonra gönderdiği yedi maddelik açıklamasında da belirttiği üzere, barış mücadelesinin demokratik bir dönüşümü hedeflemeden, demokratik bir dönüşüm mücadelesi ile iç içe yürütülmeden başarıya ulaşamayacağı, ancak kalıcı, onurlu ve adil bir barışın, demokratik dönüşümü de hedefleyerek mümkün olabileceği hem Kürt halkının 50 yıllık mücadelesinde hem de Sayın Öcalan’ın açıklamasında ifade bulmuştur. Biz de Türkiyeli sosyalistler ve devrimciler olarak, barışın kalıcılaşabilmesi ve başarıya ulaşabilmesi adına, Türkiye’nin demokratikleşebilmesi için DEM Parti bileşeni olan bir partinin sorumluluğuyla görevimizi sonuna kadar ifa edeceğimizi bir kez daha belirtmek isteriz.”

Devrimci Parti: Kavganın içinde olacağız

Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun ise, “Biz de Devrimci Parti olarak, DEM Parti’nin bileşenleri olarak, bu kavganın, bu direnişin içinde olacağız. Herhangi bir coğrafyada eğer halklardan biri eziliyorsa, diğer halkların da mutlu olması, özgür yaşaması mümkün değildir. Kürt özgürlük hareketinin bu konudaki kazançlarının, işçi sınıfının da özgürleşmesi ve demokratikleşmesi açısından yararlı olacağı inanışındayız. Kürt halkının, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı çerçevesinde verdiği onurlu mücadelesi ve bundan sonraki her mücadelede halklarımızla beraber birleşik bir mücadele hattında birleşip bu çalışmaların içinde olacağız. Hepimizin, onurlu halklar arasında gelişecek olan bu süreçte yer alması, halkların tümünün özgürlüğü adına çok önemlidir” diye ifade etti.

DBP: Bu çağrı yalnız bırakılmamalıdır

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ise şunları söyledi: “27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın, bütün zorlu koşullara ve işkence ortamına rağmen İmralı Cezaevi’nden göndermiş olduğu çağrıyı tüm toplumsal kesimlerin ve bu ülkede demokrasinin bir ihtiyaç olduğunu ifade eden herkesin sahiplenmesi gerektiğini bir kere daha teyit etmek isteriz. Sayın Öcalan’ın kaleme aldığı bu çağrıda, bu ülkenin demokrasisine, sosyal, siyasal ve ekonomik krizlerine atıf var. Bu ülkenin geçmiş dönemdeki çoğulcu kimliğine, çoğulcu inancına, zengin kimliğine bir atıf var ve aynı şekilde bu çağrının içerisinde, yeni dönemde, yeni bir Türkiye’de, demokratik bir Türkiye’de ötekinin, yabancının, ezilenin olmadığı; tam tersine toplumun bütün kesimlerinin kurucu olduğu yeni, demokratik bir Türkiye’yi birlikte inşa etme çağrısı var. Dolayısıyla bu çağrı yalnız bırakılmamalıdır.” (MA)

betgaranti
betgaranti
betgaranti
betvole
rokubet
betvole
betpark
rokubet
betvole