• Ana Sayfa
  • Gündem
  • DEM Parti PM sonuç bildirgesi: Süreç zamana yayılmamalı, güven inşa eden adımlar atılmalı

DEM Parti PM sonuç bildirgesi: Süreç zamana yayılmamalı, güven inşa eden adımlar atılmalı

DEM Parti Parti Meclisi, 22 Temmuz’da gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirisinde, “Tüm toplumun sürece daha güçlü, inançlı ve kararlı katılımı, iktidarın gecikmeksizin somut demokratik adımlar atmasına bağlıdır” ifadelerine yer verdi.

DEM Parti PM sonuç bildirgesi: Süreç zamana yayılmamalı, güven inşa eden adımlar atılmalı
Foto: MA
DEM Parti PM sonuç bildirgesi: Süreç zamana yayılmamalı, güven inşa eden adımlar atılmalı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 23 Temmuz 2025 16:51
  • Güncellenme: 23 Temmuz 2025 16:52

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Meclisi (PM), 22 Temmuz’da Ankara’da gerçekleştirdiği toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı.

Bildirgede, Rojava Devrimi ve Suruç Katliamı anılırken, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı sürecine destek için çağrı yapıldı.

Rojava Devrimi ve Suruç Katliamı anması

Toplantıda, Rojava Devrimi’nin 13’üncü yıldönümünde ve Suruç Katliamı’nın 10’uncu yılında hayatını kaybedenler anıldı:

“19 Temmuz 2012’de Kuzey ve Doğu Suriye halklarının gerçekleştirdiği Rojava Devriminin 13. yıldönümüne denk gelen Parti Meclisi (PM) toplantımız, Rojava Devrimini selamlar; halkların eşitliği ve özgürlüğü uğruna yaşamını yitirenleri minnetle anar. Ayrıca, IŞİD karanlığına karşı mücadele edenlerle dayanışmalarını göstermek amacıyla Kobanî’ye geçmek isterken Suruç’ta katledilen 33 Düş Yolcusunu da anan PM’miz katliamın 10. yılında, onların barış, eşitlik, özgürlük ve sosyalizm ideallerine bağlığını vurgular.”

Ortadoğu’da son durum: Suriye ve Gazze

Üç bölümden oluşan sonuç bildirgesinin ilk bölümünde, Türkiye’de, Ortadoğu bölgesinde ve küresel ölçekte önemli gelişmelerin yaşandığı tarihi bir dönemde toplandığı belirtilen Parti Meclisi’nde, yaşanan gelişmelerin kapsamlı tartışmalarla ele alındığı, sorunların ve çözüm perspektiflerinin değerlendirdiğini kaydetti.

Kuzey ve Doğu Suriye halklarının uzun emek ve özveriyle kurduğu Rojava Devrimi modelinin işaret edildiği açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Ortadoğu ölçeğinde, Suriye ve Gazze’de yaşanan son gelişmeler de göstermiştir ki, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının binbir emekle, özveriyle ve can bedeliyle kurduğu ve koruduğu Rojava Devriminin ortaya çıkardığı model, bölge halklarının geleceği için tek gerçek çözüm alternatifidir. Geçtiğimiz aylarda Alevileri ve Hıristiyanları hedefleyen cihadist saldırıların ardından, toplantımızın hemen öncesindeki günlerde Süveyda’da IŞİD zihniyetindeki çetelerin bu kez de Dürzilere karşı gerçekleştirdikleri saldırılarda yüzlerce Dürzi’nin katledilmesi, Suriye’yi yeniden bir iç savaşın eşiğine getirmektedir. Oysa çözüm bellidir. Çözümün yolu, Suriye halklarının tüm renkleriyle ve çözüm perspektifleriyle Suriye’nin inşasına özgür iradeleriyle karar vermesi ve sürecin öznesi olmasıdır. Çok kimlikli ve çok inançlı toplumsal dokuyu görmezden gelerek tekçi devlet anlayışının dayatılması, egemen güçlerce Suriye halklarına yaşatılan acıları büyütmekten ve sorunları derinleştirmekten başka bir sonuç yaratmayacaktır.

Gazze’de yaşanan son gelişmeler de insanlık açısından son derece sorunlu gelişmelere işaret etmektedir. İsrail’in Gazze’de yiyecek ve su kuyruklarında bekleyen sivillere yönelik saldırıları; yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme ambargosu nedeniyle açlıktan ve hastalıktan yaşamını yitiren çok sayıda çocuk ve kadının varlığı bu anlayışın insanlığı getirdiği son noktadır.”

Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı süreci

Bildirgenin ikinci bölümünde de 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan tarafından ilan edilen Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı sonrası sürecin geldiği yeni aşamanın ele alındığı vurgulandı:

“Yüz yılı aşkın bir sürede çözülememiş Kürt meselesinde son bir yıl içinde yaşanan gelişmeler – 1 Ekim 2024’te Meclis’ten 9 Temmuz 2025’te Sayın Öcalan’ın tarihi video mesajına ve 11 Temmuz’da Süleymaniye’de silahların yakılmasına kadar – yeni bir demokratik barışçı çözüm imkanını güncelleştirmiştir.

Bu adımlar, çatışmalı dönemden demokratik siyasete geçiş iradesinin güçlü bir şekilde var olduğunu göstermektedir. Sayın Öcalan 9 Temmuz’daki mesajında gelinen aşamayı “demokratik siyaset” ve “bütüncül hukuk” olarak tarif etmektedir. Çözümün nihayetinde bir anayasal çerçeveye kavuşmasını ama onun öncesinde de hukuk ve siyaset alanında atılması ihtiyaç olan adımların gerçekleşeceği yer olarak Meclis’i işaret etmektedir. Mesajın eksenini oluşturan demokratik/pozitif entegrasyon yasaları ve özgürlük yasaları tüm halkların eşitlik temelinde yeni bir toplumsal sözleşme inşa etmesini hedeflemektedir.

Bu bağlamda Meclis’te kurulacak olan komisyon tarihsel bir işleve sahip olacaktır. Partimiz, bu komisyonun yapacağı çalışmaların anlamlı ve sağlıklı bir sonuca ulaşması ve sonrasında atılacak adımların gerçekleşmesi için her türlü çabayı gösterecektir.

11 Temmuz’da Süleymaniye’de silahların yakılması, yarım yüzyıllık çatışma tarihinin cesur ve kararlı bir kapanışının ilanıdır. Kürt Hareketi, tüm dünyanın gözleri önünde geri dönüşsüz ve kararlı, kalıcı bir irade beyan ederken, devlete ve iktidara da bir çağrı yöneltmiştir.

Çatışmalı sürecin sonlandırılması tarihsel önemdedir. Bu adımın gereği olan yasal düzenlemelerin gerçekleşmesi toplumda demokratikleşmenin de önünü açacaktır. Kürt sorununda kalıcı ve demokratik bir çözümün sağlanması için yapılması gerekenler ise bu yasal düzenlemeler sonrasında demokratik bir ortamda tartışılıp gerçekleşebilir.  

Atılacak her olumlu adım barışı, Türkiye’de demokrasiye duyulan inancı, birlikte yaşama iradesini ve eşit yurttaşlık zemininin gelişmesini de büyütecektir.”

DEM Parti’nin rolü

Bildirgenin son ve üçüncü kısmında ise DEM Parti tarafından sürdürülen ‘Halk toplantıları’ hakkında bilgi verildi. Ayrıca DEM Parti’nin süreçteki rolü ve ortaya koyduğu irade ele alındı:

“Partimizin demokratik toplum ve barış perspektifiyle planladığı yaklaşık 2 bin halk toplantısının büyük bölümü başarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu toplantılarda, barışın bugüne dek verilen emeklerin, ödenen bedellerin, toplumdan yükselen bir mücadelenin ve sahiplenmenin ürünü ve sonucu olacağı vurgusu çok net bir biçimde açığa çıkmıştır. Kadınların, gençlerin, emekçilerin, emeklilerin, inanç topluluklarının ve ekoloji hareketlerinin katılımı, meselenin yalnızca siyasal değil çok katmanlı bir toplumsal dönüşümü gerektirdiğini de ortaya koymuştur. Barışın toplumsallaşması ile ekonomi, ekoloji ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi acil toplumsal meselelerin çözümü arasında doğrudan bir bağ kurulması son derece önemlidir.

DEM Parti, bu anlayışı, yaklaşımı ve mücadelesiyle demokratik siyaset zemininin en temel aktörüdür ve önümüzdeki dönemde bu rolünü daha da güçlendirecektir. Tüm toplumun sürece daha güçlü, inançlı ve kararlı katılımı, iktidarın gecikmeksizin somut demokratik adımlar atmasına bağlıdır. Sürecin zamana yayılmaya değil, güven inşa eden demokratik adımlara ihtiyaç duyduğu aşikardır.”

DEM Parti’den çağrı: Barışı ancak birlikte büyütebiliriz

“Demokratik güçlere, emek ve meslek örgütlerine, kadın ve gençlik hareketlerine, inanç topluluklarına, ekoloji ve hak örgütlerine, tek tek bütün vicdan sahibi yurttaşlara sesleniyoruz: Barışı ancak birlikte büyütebiliriz, birlikte mücadele ederek toplumsallaştırabiliriz. Barışı demokrasiyle taçlandırabiliriz. Bu amaçla, halk toplantılarını daha geniş katılımlı yerel forumlara dönüştürelim; her il ve ilçede barış ve demokrasi platformları oluşturalım; hak ihlalleri, çevre talanı, kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve emek sömürüsünün her vakasını bu sürecin bir parçası olarak takip edelim.”

Sonuç bildirgesi, “Halklarımıza barış ve demokrasi sözü verdik. Şimdi bu sözü demokratik hukukla, demokratik kurumlarla ve toplumsal katılımla gerçek kılma zamanıdır” mesajıyla sonlandı.