Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel siyasi gelişmelere ve dün gerçekleşen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına dair DEM Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
CHP’nin son kurultayına ilişkin iptal talebine dikkati çeken Ayşegül Doğan, “Bu bir CHP meselesi değil. Türkiye’nin demokrasi meselesi, böyle yaklaşmak durumundayız. Uygulanmayan bir anayasayı darbe anayasasını dahi ihlal etmeyi göze almak açıkçası siyasi talimatla çalışmanın ifadesi olarak yansıyor kamuoyuna. Böyle bu tutumdan vazgeçmek gerekiyor. Bir mahkeme heyeti, ana muhalefet partisinin son seçimlerde birinci parti olan bir siyasi partinin kurultayını durdurmak üzere heyet gönderiyor. Bu görüntüler Türkiye’ye yakışmıyor. Bu görüntülerden vazgeçmek için taktiksel değişikliklere değil, zihinsel bir dönüşüme ihtiyaç var. Türkiye’de köklü bir sistem değişikliğine ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
‘Çözümsüzlükten medet ummak gözyaşı demektir’
Partisinin dün yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına işaret eden Ayşegül Doğan, toplantının önemli başlıklarından birinin toplumsal muhalefet ve siyasal muhalefet olduğunu belirterek, bunu önemsediklerini söyledi. En çok önemsedikleri şeyin Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin toplumsal ayağının güçlü bir şekilde inşa edilmesi olduğunu dile getiren Ayşegül Doğan, ancak süreç karşıtlığı üzerinden bir toplumsallaşmayı hedefleyenlerin olabileceğini ifade ederek, “Süreç karşıtlığı üzerinden toplumsallaşma inşa edilemez. Biz bunu görüyoruz. Bunun gayet açık bir biçimde farkındayız. Bu çok tehlikeli bir senaryo. Bu çok tehlikeli bir oyun. Böyle oyunlar kuranları en başından buradan uyarmak durumundayız ve uyarıyoruz. Yapmayın. Çözümsüzlükten medet ummak gözyaşı getirmek demektir. Ülke çok şey kaybetti. İnsan hayatlarından bahsediyoruz. Ülkenin enerjisi, potansiyeli kayboldu son yıllarda. O yüzden çözümsüzlüğe değil, çözüme güç ve destek vermek gerekiyor. Bu tür oyunlardan medet umanlar da bilmeliler ki bu tür oyunlarla başarıya ulaşamazlar. Ve biz bu oyunları boşa çıkartabilecek deneyime de sahibiz” diye konuştu.
‘Süreç ne aşamada?’
Herkesin sürecin ne aşamada olduğunu merak ettiğini ifade eden Ayşegül Doğan, “Süreç ne aşamada? Durdu mu? Yavaşladı mı? Durağan bir hal mi aldı? Pürüz mü var? Riskli bir döneme mi girdi? İlerlemiyor mu? Dikkat ederseniz art arda sıraladığım bu soruların tamamında negatif çağrışımlar var. Sürece dair pozitif çağrışımlar içeren gelişmeleri kamuoyu görmediği için soruları bu yönde soruyor, haklı olarak. Niye, çünkü bir inançsızlık söz konusu. Bu inançsızlığı ortadan kaldırmak için komisyonun kuruluşu çok büyük bir coşkuyla karşılandı diyebiliriz. Çok büyük bir coşku diyorum. Sebebi şu. Somut adım görmek istiyor insanlar. Hem siyaset hem toplum somut adım görmek istiyor.” dedi.
Bir kez daha çağrı yapıldı: Abdullah Öcalan dinlenmeli
Sürecin nasıl başladığını hatırlatan Ayşegül Doğan, İmralı’daki temaslara da değinerek şöyle konuştu:
“Nihayetinde 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın örgütüne yaptığı çağrıyla bambaşka bir boyut kazanan ve bir de ivme kazanan bir süreçten bahsediyoruz. Sayın Öcalan’ın çağrısının stratejik bir çağrı olduğu, taktiksel bir çağrı olmadığı, bütüncül bir şekilde ele alınması gerektiği defalarca bizim tarafımızdan da yine dile getirildi. Umut hakkından tutalım da Sayın Meclis’e gelip konuşma yapmasına kadar Türkiye’de ezberleri bozan açıklamalar oldu ve bunlar çok kıymetliydi.
Ortak olana söylenen hususlardan birisi eğer bu komisyon çalışmalarını başarıyla tamamlarsa tarihi bir fonksiyon icra etmiş olacak diyor. Ümit ediyoruz ki bu eşik aşılır. Numan Kurtulmuş, bundan sonra bir raporlama olacağını ve aynı zamanda yasal bir takım düzenlemelerin Ekim ayına yetiştirileceğini söylüyor. Geç kalmış bir açıklama ama değerli bir açıklama. Biz, Meclis açılışında, Meclisi’n barış mesaisi yapması gerektiğini düşünüyoruz. Umarız önümüzdeki dönem daha hızlı ve odaklı çalışır ve yine Kürt sorununu yaratan nedenlerin esasına dair de konuşabilir, tartışabilir ve buna ilişkin bir takım tekliflerde bulunabilir.
Buradan çağrımızı yineliyoruz; komisyon Sayın Öcalan dinlenmeli. Sayın Öcalan’ın görüşleri, önerileri bir şekilde bu komisyona akmalı. Bu olması gerekendir. Olması gereken bir şeyi yapmamanın ya da üzerine tartışmanın bir anlamı yok. Bu zaman kaybettirir. Sayın Öcalan’ı ana aktör olarak mutlaka dinlemeli, sözüne alan açmalı ve temas kurmalısınız.
Biz İmralı’daki bu tecrit tarihinin esnetilmesinin, tecridin bittiği anlamına geldiğini düşünmüyoruz. Evet, avukatlar yıllar sonra ilk kez görüştü. Bu çok önemli bir şey; ama zaten olması gereken bir şey. DEM Parti, eş genel başkanlarından, merkez yürütme kurulu üyelerimizden oluşan bir heyetin gideceğini söylemiştim. Biz bunun gerçekleşmesini istiyoruz. Yani artık yalnızca DEM Parti ile değil, Sayın Öcalan Türkiye’de farklı kesimlerle iletişimde olmalı. Pratik ve teorik önderlikten söz etmişti kendisi gönderdiği ilk mesajda.”
Umut Hakkı
Ayşegül Doğan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nni “Umut Hakkı”na ilişkin ara kararına da vurgu yaparak şunları söyled:
“Bu kararın siyasi karakterini bu son kararı ile birlikte yani ağırlaştırılmış müebbet ve ağırlaştırılmış müebbetle birlikte yalnızca Sayın Öcalan’ı değil Türkiye’de binlerce insanı ilgilendiren bir durumdan bahsediyoruz. Adalet Bakanı veri paylaşmıyor; ancak hak kuruluşlarının edinebildiği bilgiyle 4 bin 350’nin üzerinde insanın hayatını etkileyen bir durumdan bahsediyoruz. Yani bu açık bir insan hakkı ihlali. Tabii ki bu insan hakkı ihlali sonlandırılmalı ve başta Sayın Öcalan olmak üzere bundan mağdur olan herkes umut hakkı ilkesinden yararlanmalı. Hep birlikte başaracağız, kazanacağız ve bu süreci mutlaka ama mutlaka demokratik toplumun inşasıyla kalıcı bir barışa erdireceğiz.” (MA)