Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, partisinin Diyarbakır İl Örgütü binasında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Halide Türkoğlu, “Rojin Kabaiş olayının üzerinden tam 1 yıl geçti ve bizler bir yıldır bu cinayetin aydınlatılmasını bekliyoruz. Rojin’in ailesi, arkadaşları ve kadınlar bir yıldır ‘Rojin Kabaiş’e ne oldu’ diye soruyor. Rojin’in cansız bedeni üzerinde iki erkeğe ait bulgular bulunmasına rağmen bu kişilerin kimler olduğu, Rojin’e ne yapıldığına dair yetkililerden tek bir açıklama yok. Dosyanın aydınlatılması için neredeyse her gün yeni bir delil çıkarken erkek yargı dosyaya gizlilik kararı getirerek bir kez daha bu cinayetin üstünü örtmek istediğini göstermiştir. Şüpheli kadın ölümü diye bir şey yoktur, aydınlatılmak istenmeyen, üstü örtülmek istenen kadın cinayetleri vardır. Rojin Kabaiş dosyasına getirilen gizlilik kararı kadına yönelik suç işleyen failleri gizleme kararıdır. Onları koruma kararıdır. Ben sizler aracılığıyla yetkililere soruyorum. Bu dosyada gizlemek istediğiniz nedir? Korumak istediğiniz kimlerdir? Rojin’in üzerinde bulunan bulgular kime aittir? İyi bilinsin ki, bizler bu soruları sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Rojin için adalet demekten vazgeçmeyeceğiz. Ben bir kez daha buradan Rojin Kabaiş şahsında katledilen, kaybedilen her bir kadını saygıyla anıyor, kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı mücadele sözümüzü yineliyorum. Rojin Kabaiş cinayeti bu ülkede aynı zamanda genç kadınların, üniversiteli kadınların yaşamlarının nasıl tehlike altında olduğunun göstergesidir” dedi.
‘Üniversiteli kadınlar için tedbir alınmalı’
Üniversiteli genç kadınların yurtlarda yaşadığı sorunlara dikkat çeken Türkoğlu, ücretsiz yurt, barınma ve eğitim hakkının karşılanması gerektiğini söyledi. Kadınların yaşamlarının korunması için gerekli önlemlerin derhal alınması çağrısında bulundu.
‘Anadilde eğitim modelinde ısrar edeceğiz’
Eğitim alanında yaşanan sorunların daha fazla gün yüzüne çıkmaya başladığını kaydeden Halide Türkoğlu, “Çocuklarımızın eğitim masraflarını karşılayamıyoruz’ diyor. ‘Bir defter, bir kalem almamız gerekiyor ama kırtasiyenin önünden dahi geçemiyoruz’ diyor. Pilot bölgeler seçerek açtıkları sadece kız çocuklarının gideceği ortaokullarla övünüyor. Kadın eğitim emekçilerinin okullarda nasıl giyineceğine dair genelgeler gönderiyor. Uygulamalarında zerre kadar kız çocuklarının, üniversiteli genç kadınların sorunları ile ilgilenmek yok. Bizler bir kez daha söylüyoruz cinsiyetçi eğitim modeli ile sunulan müfredatı asla kabul etmeyecek, bunun karşısında fırsat eşitliğine dayalı bilimsel, anadilde bir eğitim modelinde ısrar edeceğiz” diye konuştu.
Sağlık ve kadın hakları vurgusu
İstanbul’da bir hastanede kadınlara izinsiz ilaç verilerek erken doğum yaptırılmasına tepki gösteren Türkoğlu, “Bu anlayış bozuk sağlık sisteminin ürünüdür” dedi. Kadın cinayetlerindeki artışa dikkat çeken Türkoğlu, “Cezasızlık politikaları failleri ödüllendiriyor” ifadelerini kullandı.
‘Bireysel silahlanma kadınların yaşamını çalıyor’
İzmir’in Urla ilçesinde yaşanan kadın cinayetini hatırlatan Türkoğlu, bireysel silahlanmanın önlenmesi için yasal düzenleme çağrısı yaptı.
Cezaevlerindeki ihlaller
Sincan ve Bakırköy Kadın Cezaevleri’ndeki tahliye engellemelerine değinen Türkoğlu, “Siyasi kadın tutsaklara yönelik saldırılar ve yaşam hakkının gasp edilmesinin bir adı varsa; o da Sincan Kadın Cezaevi, Bakırköy Kadın Cezaevidir. Sincan Kadın cezaevinde; Nedime Yaklav ve Sermin Demirdağ’ın tahliyeleri 6’ıncı kez, Nuriye Adet ve Gülşan Adet’in tahliyeleri 5’inci kez, Hicran Binici’nin tahliyesi 4’üncü kez, Zeliha Ustabaşı’nın tahliyesi 3’üncü kez, Elif Çetinbaş, Melike Göksu ve Esra Soyaktaş’ın tahliyeleri 2’nci kez ertelenmiştir. Koşullu salıverilme tarihleri gelmiş olmasına rağmen İdare ve Gözlem Kurullarının ‘iyi halli’ olmadıkları yönünde verdiği kararlar sebebiyle Fatma Aslan, Süheyla Taş ve Emine Abiş’in de tahliyeleri engellenmiştir. Bakırköy Kadın Cezaevinde; koşullu salıverilme tarihi gelen 28 tutsaktan 9’unun tahliyesi İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla tamamen keyfi bir şekilde engellenmiştir. Defalarca söyledik cezaevlerinde İdare ve Gözlem Kurulu adı altında kurulan birim, bu birimlerde yer alan kişiler tahliyeleri engelleyerek suç işliyor. Açık söylüyoruz, bu keyfi tutum tamamen insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Adalet Bakanı ve yetkili kurullar bu suça sessiz kalarak ortak olmaktadır. Bu uygulamalara derhal son verilmeli, tahliye edilmesi gereken siyasi tutsakların derhal özgürlüğüne kavuşmalıdır. Siyasi tutsaklara yaklaşım barış ve demokratik toplum sürecine yaklaşımdır” diye kaydetti.
‘Özgür Kadın Hareketi yürüyüşünü sahiplenelim’
Türkoğlu, Özgür Kadın Hareketi’nin 1 Ekim’de Diyarbakır’dan başlayıp 7 Ekim’de Ankara’da tamamlayacağı “Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz” yürüyüşüne katılım çağrısı yaptı:
“Barışın kalıcılaşması için Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmalıdır. Yürüyüş, kadınların özgürlük ve eşitlik talebinin sesidir. Gelin, hep birlikte sahiplenelim.” (MA)