DEM Parti’den 4 maddelik ‘çözüm’ bildirgesi

Parti Meclisi toplantısının ardından yeni sürece dair bir açıklama yapan DEM Parti, barış ve demokratik çözümün ana konuları olarak 4 maddeye dikkat çekti. 

DEM Parti’den 4 maddelik ‘çözüm’ bildirgesi
DEM Parti’den 4 maddelik ‘çözüm’ bildirgesi
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 14 Şubat 2025 10:17

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Meclisi’nin (PM) 12 Şubat’ta gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesi açıklandı.

Kürt meselesinin çözümüne dair kapsamlı değerlendirmenin yapıldığı bildirgede,   “Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de Kürt halkının demokratik hakları bastırılmakta; halkların kendi kaderini tayin hakkı yok sayılmaktadır” denildi. Bildirgede, Türkiye’de Kürt sorununa yaklaşımının demokratikleşmeyi de engellediği belirtildi.

Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyonlara da değinilen bildirgede, şunlar yer aldı:

“Suriye’de radikal cihadist grupların varlığı, İsrail’in Filistin ve Lübnan’a yönelik saldırıları, Filistinlilerin yurtlarından zorla çıkarılması ve işgalin derinleşmesi, Gazze’yi insansızlaştırma girişimi halkların geleceğini belirsiz kılmakta, insanlık vicdanında derin yaralar açmaktadır.

Savaşın kazananı yoktur; ancak halkların ortak mücadelesi ve dayanışması, barış ve özgürlüğün garantisidir. Tarih göstermiştir ki, barış talebi, mücadeleden vazgeçmek değil, mücadelenin daha güçlü ve yeni araçlarla, daha geniş bir toplumsal dayanışma ve örgütlenmeyle sürdürülmesidir.”

‘Birlikte eşit yaşam ve yeni bir toplumsal sözleşme’

Kürt meselesinin güvenlikçi politikalarla çözülemeyeceği belirtilen bildirgede, “Çözümsüzlük ve şiddet politikalarına karşı barışı savunanlar baskı altına alınmış, halkın iradesi kayyımlarla gasp edilmiş, demokratik çözüm yolları tıkanmıştır” ifadeleri yer aldı.

Çözümün halkların eşit ve özgür bir şekilde bir arada yaşayabileceği demokratik bir sistemden geçtiği kaydedilen bildirgede, Öcalan’ın çözüm perspektifinin Türkiye’nin demokratikleşmesi ve kalıcı barışın sağlanması açısından tarihsel bir fırsat olduğu belirtildi.

Öcalan’ın çağrılarının Türkiye halklarında umut yarattığı ifade edilen bildirgede, “Bugünkü çözüm tezleri ve demokratikleşemeye yönelik çağrıları da halklarımızın ortak geleceği için kritik bir dönüm noktası olacaktır” denildi.

Bildirgede ayrıca “Tecrit Politikalarına Son Verilmesi, Demokratik Yeni Bir Toplumsal Sözleşme, Ortak Vatanda Eşit Yaşam ve Türkiye’nin Ortadoğu’da Savaş Yerine Diyalog ve Barış Politikalarını Benimsemesi” başlıklarına vurgu yapıldı.

Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, özgür çalışma koşullarının sağlanması, toplumun barış ve demokratikleşme sürecine dair gelişmeleri doğrudan öğrenmesi, onurlu bir barışın sağlanması açısından hayati bir öneme sahip olduğu belirtilen açıklamada, şunlar da yer aldı:

“Demokratik Yeni Bir Toplumsal Sözleşme: Kürt halkının demokratik ve siyasi haklarının anayasal güvence altına alınması sağlanmalı; Türkiye’de demokratikleşmenin önünü açacak çoğulcu ve katılımcı kapsamlı bir inşa süreci başlatılmalıdır.

Ortak Vatanda Eşit Yaşam: Türkiye’de yaşayan herkes, eşit haklara sahip yurttaşlar olarak ortak bir geleceği birlikte inşa etme hakkına sahiptir. Kürtler, Türkler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Romanlar; Sünniler, Aleviler, Êzidîler, Hristiyanlar, Museviler ve diğer tüm halklar, inançlar ve kimlikler hiçbir ayrımcılığa uğramadan, anadilinde eğitim ve kültürel haklar başta olmak üzere tüm demokratik haklara sahip olmalıdır.

Türkiye’nin Ortadoğu’da Savaş Yerine Diyalog ve Barış Politikalarını Benimsemesi: Bölgedeki tüm halklarla eşit ve barışçıl ilişkilere dayalı diplomasi geliştirilerek, başta Kürtler olmak üzere bölge halklarıyla ilişkiler savaş ve imha temelinde değil, demokratik müzakere çerçevesinde ele alınmalıdır.”

‘Barış talebini toplumsallaştırmak zorunludur’

DEM Parti açıklamasında barışın adalet ve emek mücadelesi ile iç içe olduğu ifade edilerek, şunlara da dikkat çekildi:

“Bugün en acil görevimiz, savaş ve sömürü düzenine karşı halkların ortak sesini büyütmek, barışı, emeği ve adaleti savunan mücadeleleri birleştirmektir. Savaşın, baskının ve sömürünün olmadığı bir dünyayı ancak dayanışma içinde ortak mücadeleyle yan yana durarak inşa edebiliriz.

Güvenmemiz gereken zemin, halklarımıza, mücadele pratiğimize ve toplumsal gücümüze dayanarak oluşturacağımız politik zemindir. Barış, sadece bir siyasi karar değil, halkın mücadelesiyle toplumsallaşan ve kök salan bir süreçtir. Barış, tüm toplumsal kesimleri; kadınları, emekçileri, gençleri, inanç gruplarını, ekoloji mücadelesi yürütenleri doğrudan ilgilendiren bir meseledir. Barış sürecini daraltmak, onu yalnızca belli bir kesimin meselesiymiş gibi göstermek, iktidarın bilinçli bir tercihidir. Bize düşen görev ise barışı toplumsal alanda ve demokratik zeminde derinleştirmektir.”

‘DEM Parti tarihsel sorumluluğun bilincindedir’

DEM Parti olarak diyalog müzakere ve çözüm ilkesini esas alan bir parti olduğu belirtilen bildirgede, “Tüm bunlardan hareketle, tarihsel olarak üstlendiğimiz misyon gereği, çatışma ve çözümsüzlük siyasetinin karşısında durarak barış talebinin toplumsallaşması ve halkların demokratik iradesinin güçlenmesi için daha fazla mücadele edeceğiz. İçinde bulunduğumuz kritik süreçte, barışın gerçek ve kalıcı olması için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirecek, halkların müzakere zeminini genişletecek ve barışı sadece siyasi aktörlerin değil, Türkiye halklarının ortak talebi haline getirmek için çalışacağız.” denildi.