Her deprem felaket olmak zorunda değil. Dünya genelinde deprem riski taşıyan bazı ülkeler, geçmişte yaşadıkları büyük yıkımların ardından kapsamlı önlemler alarak, sarsıntıların yıkıcı etkilerini asgariye indirmeyi başardı. Japonya, Şili, Kanada ve Meksika, bu alandaki uygulamalarıyla örnek gösterilen ülkeler arasında yer alıyor.
Japonya: Yeryüzüyle birlikte salınan binalar
Japonya, depremle mücadelede en gelişmiş ülke olarak biliniyor. 1923’te yaşanan ve 140 bin kişinin hayatını kaybettiği Kanto Depremi sonrası ülkede köklü değişiklikler yapıldı. 2011’deki 9,0 büyüklüğündeki Tohoku Depremi’nde can kaybı 20 binle sınırlı kaldı.
Japonya’nın Deprem Erken Uyarı Sistemi (EEW), 4 binden fazla sismometre ile depremleri saniyeler öncesinden tespit ediyor ve halkı 5 ila 30 saniye önceden uyarıyor. Bu, trenlerin durdurulmasından, gaz vanalarının kapanmasına kadar birçok önlemi mümkün kılıyor.
Ayrıca esnek mimari anlayışıyla inşa edilen binalar, yeryüzünün hareketine uyum sağlıyor. Tokyo’da 240’tan fazla resmi tahliye alanı bulunuyor ve bu alanlar beş yılda bir güncelleniyor.
Şili: Afet yönetiminde dönüşüm hikâyesi
1960’ta yaşanan 9,5 büyüklüğündeki Valdivia Depremi, Şili için bir dönüm noktası oldu. Şili, afet yönetimini mühendislikten eğitime kadar her alanda köklü bir reformla ele aldı. Katı yapı denetimleri sayesinde, 2010’daki 8,8 büyüklüğündeki Maule Depremi, daha az can kaybı ve hasarla atlatıldı.
Ulusal afet kurumu SENAPRED, yerel yönetimlerle iş birliği içinde çalışarak afetlere toplumsal katılımla çözüm arıyor. Deprem bilinci eğitim sistemiyle destekleniyor, düzenli tatbikatlarla halkın hazırlığı artırılıyor.
Kanada: Akıllı toplanma alanları
Batı Kanada, levha sınırlarına yakınlığı nedeniyle deprem riski altında. Vancouver’da 23 afet destek merkezi bulunuyor. Bu merkezler, afetten hemen sonra halkın sığınabileceği, daha sonra ise barınma, gıda ve bilgi ihtiyaçlarının karşılanabileceği alanlar olarak hizmet veriyor.
Afet yönetiminde stratejik olarak yerleştirilen bu alanlar, toplumun toparlanma sürecinde kilit rol oynuyor.
Meksika: Acıdan doğan farkındalık
1985’teki Michoacan Depremi’nde 10 bin kişinin ölmesinin ardından Meksika, erken uyarı sistemleri ve yapı denetimi alanında ilerleme kaydetti. SASMEX adı verilen sistem, büyük depremlerden bir dakika önce uyarı vererek can kayıplarını azaltıyor.
Her yıl 19 Eylül’de ülke genelinde büyük çaplı tatbikatlar yapılıyor. Deprem bilinci, eğitim ve yerel yönetimlerin katkısıyla canlı tutuluyor.
Felaket kader değil, hazırlık şart
Bu ülkelerin deneyimi, depremin felakete dönüşmesinin engellenebileceğini gösteriyor. Erken uyarı sistemleri, esnek ve dayanıklı yapılar, toplum katılımı ve sürekli eğitim, depremlerle yaşamayı mümkün kılıyor. Türkiye için de bu modeller, afetlere hazırlıkta ilham kaynağı olabilir. (DW Türkçe)