Dersim’de doğa, maden sahaları, barajlar, hidroelektrik santralleri (HES) ve güneş enerjisi santralleri (GES) ile giderek tahrip ediliyor. Kentin birçok bölgesinde maden faaliyetleri sürerken, son olarak 60 kilometre uzunluğundaki Munzur Dağları maden sahası ilan edildi. İksor köyü sınırlarında çinko, bakır ve gümüş için fizibilite çalışması başlatılırken, Hozat ve Pertek ilçeleri sınırlarında bulunan 2 bin 200 dönümlük alanda kurulması planlanan pomza ve kum ocağı için “ÇED gerekli değildir” raporu verildi. Çemişgezek ilçesine bağlı Hazarî köyü Gözeler Mevkiinde yapılmak istenen Tağar Barajı için de Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından sondaj çalışmalarına başlandı.
Munzur Çevre Derneği Dêrsim Temsilciliği üyesi Mehmet Kaş, kentin tarih boyunca katliam ve sürgünlere tanıklık ettiğini hatırlatarak, bugün yaşanan doğa kıyımının çok daha tehlikeli bir saldırı olduğunu söyledi. Kaş, “Munzur Dağı’nın yüzde 50’si, Geyiksuyu, Aliboğazı, Pülümür, Hozat bölgeleri ruhsatlandırılarak satıldı ve kiraya verildi. Henüz çalışmalar başlamadı ama halkın tepkisine göre felaketin başlayacağı ortada. Tepki gösterirsek maden şirketleri geri adım atabilir” dedi.
‘Diğer olaylara benzemiyor’
Kaş, bölgede maden arama ve baraj çalışmalarının hız kesmeden devam ettiğini belirterek, “Köyler daha önce boşaltıldı, halk göç ettirildi ama bu onlara benzemiyor. Şimdi tüm doğaya, tüm canlılara zarar veriliyor. Doğa insansızlaştırılmak ve cansızlaştırılmak isteniyor. Bu büyük bir katliamdır. Bedeli ne olursa olsun bu katliam karşısında durmalıyız” ifadelerini kullandı.
‘İnanç merkezleri hedefte’
Maden sahası ilan edilen alanlarda köylerin ve inanç merkezlerinin bulunduğunu hatırlatan Kaş, “Para, pul, şan, şöhret için doğayı feda edenlere karşı toprak, hava ve su için mücadele etmeliyiz” dedi.
Kaş, Dersim’e yönelik saldırıların diğer bölgelerden farklı olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’nin dört bir yanında doğaya saldırılar var ama Dersim’deki apayrı bir boyutta. Bu nedenle ekokırıma karşı örgütlü ve ortak mücadele etmek zorundayız” diye konuştu. (MA)