MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin X hesabından bir açıklama yayımladı. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı üzerine değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, 10 Mart’taki Şam-SDG anlaşmasına dair de açıklama yaptı. Abdullah Öcalan için daha önce kullandığı ‘kurucu önder’ tanımını yineleyen MHP Genel Başkanı, bunun ‘örgütsel ve ideolojik bir adlandırma’ olduğunu belirtti.
Daha fazla kaynaşarak, daha çok konuşarak…
Açıklamasında “Ortak aklın etkin ve etkili işletilmesine eşanlı şekilde milli değer ve emanetlere dürüstçe bağlılık elbette geniş çaplı uzlaşmanın ve buruk gönüllere ulaşmanın altın formülüdür” ifadelerine yer veren Bahçeli, şunları belirtti:
“Sıkılmış yumrukların açılması, gerilmiş yüz hatlarının yumuşaması, sırt dönmek yerine sırt sırta verilmesi, bunun yanı sıra iyimser, iyiliksever ve iyi niyetli ilişki ve irtibat ağlarının tesis edilmesi kilitli kapıları açabilecek en makul anahtardır.
Sabır, sağgörü ve sağduyu mihverinde atılacak güven veren adımların boşa çıkması asla düşünülemeyecektir.
Daha fazla kaynaşarak, daha çok konuşarak, daha yürekten kucaklaşarak milli ve manevi temelde müessir, müteselsil ve müşterek bir geleceğin inşası mümkün, hatta muhakkaktır.”
Zincirleme sorunlara demokratik müdahale
“Türk ve Türkiye Yüzyılı aynı zamanda huzur ve refahın yüzyılı olacaktır” diyen Devlet Bahçeli, açıklamasında “Türk milletinin siyasetten ve siyasi partilerden yegane beklentisi haklı ve meşru taleplerine kulak verilmesi, hayatın ve hadiselerin doğal akışından kaynaklanan zincirleme sorunların aşama aşana dengeli ve demokratik müdahalelerle çözüme kavuşturulmasıdır.” ifadelerine yer verdi.
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına işaret
Devlet Bahçeli Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına işaret ederek, “Bu çağrı esas itibariyle talimatla bezenmiş ve belgelenmiş bir çağrıdır” dedi.
10 Mart’ta imzalanan Şsm-SDG anlaşmasına atıfta bulunan Bahçeli, “8 maddelik anlaşma metiniyle mühim bir eşik aşılmış, komşu ülke Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü tescillenmiştir.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli açıklamasında anlaşmayı ve anlaşmanın taraflarından SDG’yi kast ederek, “Suriye’nin kuzeydoğusundaki sivil ve askeri kurumların, sınır kapılarının, havaalanlarının, petrol ve doğal gaz sahalarının Suriye Arap Cumhuriyeti’ne entegre edilecek olması, Kürt toplumunun Suriye devletinin ayrılmaz bir parçası olarak tanınması ve geçici anayasanın kabulü edilmesi inkarı ve ihmali olmayacak ciddi gelişmelerden bazılarıdır.” dedi.
Devlet Bahçeli açıklamasında, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta PKK’ye dair değerlendirmelerine atfen de “27 Şubat İmralı açıklamasıyla PKK’nin anlam yoksunluğu, aşırı tekrara yol açması, dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamladığı ve feshinin gerekli olduğu netleşmiştir.” ifadelerine yer verdi.
‘Kurucu önder’ tartışması
Bir önceki açıklamasında Abdullah Öcalan için ‘kurucu önder’ nitelemesi yapan MHP Genel Başkanı, bu tanımı yineledi ve bunun ‘örgütsel ve ideolojik bir adlandırma’ olduğunu belirtti.
Bahçeli şunları ifade etti: Kurucu önder ifadesinden rahatsız olan, bu tanımlamayı istismar eden, üstelik Milliyetçi Hareket Partisi’ne haksız ve hayasız şekilde saldırıya geçenler evvelemirde bu sıfatın bize ait olmadığını, patentinin bizde bulunmadığını, örgütsel ve ideolojik bir adlandırmadan başka da bir manaya gelmediğini biliyor olsalar bile bilmezliğe yatan ucuzlaşmış ve koflaşmış şarlatan tiplerdir.
DEM Parti-MHP görüşmesi: Katılamayacağım, heyeti selamlıyorum
Yaklaşan Newroz ve Ramazan Bayramı’na dair “Önümüzdeki günlerde bir yanda Nevruz Bayramı, diğer yanda Ramazan Bayramı kutlanacaktır” diyen Devlet Bahçeli yarın gerçekleşmesi beklenen DEM Parti-MHP görüşmesine dair de şunları ifade etti:
“DEM Parti heyetinin siyasi partilerle bir program çerçevesinde görüşmesi, terörsüz Türkiye mücadelesine destekleri takdire şayandır.
“Hiç kuşkusuz DEM Parti heyetinin Milliyetçi Hareket Partisi’ne yarın gerçekleştireceği ikinci ziyaretinde de olmayı ve karşılık görüş alışverişinde bulunmayı arzu ederdim.
Fakat partimizi temsilen görevlendirilen arkadaşlarım inanıyorum ki şahsımı aratmayacaklar, düşüncelerimizi berrak ve temiz bir mizaçla muhataplarına anlatacaklardır.
Bu vesileyle değerli dava arkadaşlarımı ve DEM parti heyetini selamlıyor, terörsüz Türkiye seferberliğimiz kutlu olsun diyorum.
Yanlış anlamaları tetikleyecek, kırılgan ortamı hırpalayıp sarsacak her türlü açıklamadan özenle kaçınılması gerektiğini düşünüyorum.
Gideceğimiz daha uzun bir yol vardır.
Denizi geçip de derede çırpınmanın bir manası yoktur.
Birbirimize Çanakkale ruhuyla sarılmamız milli varlığımızın topluca muhafazası ve müdafaası adına manevi bir vecibedir, milli bir görevdir.”
