Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1 ve 15 Ağustos tarihlerinde camilerde okuttuğu hutbelerde kadınların giyim tercihleri ve miras hakkının hedef alınması, kadınlar başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden tepkiyle karşılandı. Demokratik Birlik İnisiyatifi üyesi Diba Keskin, Diyanet’in bu yaklaşımını eleştirerek, “Kadınların yaşamı kendi tasarrufundadır. Kimse onların bedenine ve nasıl yaşayacaklarına müdahale edemez” dedi.
‘Kadınlar katlediliyor ama Diyanet sessiz’
MA’ya konuşan Keskin, hutbelerde kadınların sürekli olarak hedef gösterildiğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ülkede açlık, yoksulluk ve hırsızlık had safhada ama Diyanet bunlara hiç değinmiyor. Her ay onlarca kadın erkek şiddetiyle yaşamını yitiriyor. Bu cinayetlerin çoğu ‘namus’ bahanesiyle işleniyor. Diyanet ise bunu görmezden geliyor. Camilerde verilen vaazlarda kadınların kıyafetleri üzerinden ahlak dersi veriliyor.”
‘360 bin imam kadın bedeni üzerinden hutbe okutuyor’
Türkiye’de 90 bine yakın cami olduğunu ve bu camilerde görevli 360 bin din görevlisinin toplum üzerinde etkisi olduğunu hatırlatan Keskin, “Diyanet, kadının saçını, kolunu, kıyafetini hutbeye taşıyor ama hırsızlığı, erkek şiddetini konuşmuyor. Resmi tarih bazı şeyleri unutturmaya çalışabilir ama kadınların yaşadıkları gerçektir ve bu hutbeler kadınlara yönelik tehditlerin sürdüğünün mesajıdır” dedi.
‘Çürümeyi gizleme çabası’
Keskin, Diyanet’in bu hutbelerle toplumsal çürümeyi gizlemeye çalıştığını savundu:
“Kadınların saçlarını göstermesini hayasızlık olarak tanımlayanlar, sahte diplomayla profesör olanları konuşmuyor. Bu tutum, yaşanan hukuksuzluğun, çürümenin üzerini örtme girişimidir. Bu anlayışla Diyanet, İran rejiminin izinden gidiyor. Tüm kadınlara dönük baskıların altyapısı hazırlanıyor.”
‘İnançta zorlama yoktur’
Diba Keskin, başörtüsü takmanın kişisel bir inanç tercihi olduğunu vurgulayarak, “Ben inancım için başörtüsü taktım. Ama inançta zorlama olmaz. Kimse bu konuda dayatma yapamaz” dedi. Kadınların bedenine, yaşamına ve giyimine yönelik baskılara karşı herkesin ses çıkarması gerektiğini söyledi.