10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Diyarbakır’da sivil toplum örgütleri 5 Nolu Cezaevi önünde basın açıklaması yaptı.
Aralarında İnsan Hakları Derneği, Diyarbakır Barosu ve Rosa Kadın Derneği’nin de bulunduğu kurumlar, cezaevlerinde devam eden işkence ve kötü muamele uygulamalarına dikkat çekti.
Açıklamanın adresi, 12 Eylül askeri darbesi döneminde sistematik işkence uygulamalarıyla hafızalara kazınan 5 Nolu Cezaevi oldu.
Ortak basın metnini Özgürlük için Hukukçular Derneği üyesi Ahmet Güner okudu.
Güner, 5 Nolu Cezaevi’nde vücut bulan işkence rejimiyle aradan geçen yıllara rağmen yüzleşilmediğini, faillerin cezasızlık politikalarıyla korunduğunu belirtti. Bu durumun, işkencenin biçim değiştirerek günümüzde de sürmesine neden olduğunu ifade etti.
Cezaevlerinde uygulanan ağır tecrit, keyfi disiplin cezaları, infaz yakmalar ve hak gasplarının yalnızca bireyi değil, tüm toplumu hedef alan bir yönetim anlayışının parçası olduğunu söyleyen Güner, özellikle yüksek güvenlikli cezaevleri ile S, Y ve R tipi cezaevlerinin “modern işkence mekânları” haline getirildiğini vurguladı. Bu cezaevlerinde sosyal temasın neredeyse tamamen ortadan kaldırıldığını ve sürekli gözetimin dayatıldığını dile getirdi.
Güner, hapishanelerin mahpusların yanı sıra demokratik siyaseti ve barış ihtimalini hedef alan bir baskı alanına dönüştürüldüğünü belirterek taleplerini şöyle sıraladı:
“Cezaevlerinde işkence ve kötü muameleye yol açan tüm uygulamalar derhal sona erdirilmelidir. Tecrit uygulamaları kaldırılmalı; insan onurunu esas alan, şeffaf ve demokratik bir infaz rejimi tesis edilmelidir.”
Açıklamada ayrıca 5 Nolu Cezaevi’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen restorasyon çalışmalarına da tepki gösterildi.
Mimar Şerefhan Aydın, yapılan çalışmalarla cezaevinin tarihi dokusundan koparıldığını belirterek, yeni yapılar ve müdahalelerle toplumsal hafızanın silinmeye çalışıldığını söyledi. Aydın, tüm kurumları ve kamuoyunu bu duruma karşı ses çıkarmaya çağırdı.




