Yazmak şart oldu. 27 yıldır, hatta tıp fakültesini de sayarsak 33 yıldır sağlık sistemi içinde olan ve son 21 yılını özel sektörde çalışarak geçiren bir hekim olarak, bu son çıkan ve toplumda infial yaratma noktasına gelen “yenidoğan çetesi” ile ilgili yazmam şart oldu.
Şimdi herkes o sağlıkçılara öfke ve nefret kusuyor. Şimdi bebeği yoğun bakımda kalmış ve hayatını kaybetmiş her anne baba “acaba?” diyerek acı çekiyor. Şimdi, gerçekten yoğun bakım ihtiyacı olan her bebeğin yakınları “acaba?” diyecek. Belki de sağlıkçılara şiddet olarak bu durum geri dönecek.
Evet, bunların hepsi muhtemelen yaşanacak. Akıl tutulmaları içinde, suça bulaşmış, paranın aklını karıştırdığı, güç zehirlenmesine uğramış, görevini kötüye kullanmış, egosuna yenilmiş bu kişileri düşünüyorum. Onlar hem TCK yasalarına göre hem toplumsal değerler, hem tıbbi etik, hem dini hem de vicdani ve insani değerler çerçevesinde elbette suç işlemişlerdir. Bu bir gerçektir. Ancak bazı sorular sorarak sistemi anlatmaya çalışacak ve bu sistemde temiz kalabilmenin ne kadar zor olduğunu ifade edeceğim. Bu sistemde görev yapan bir hekim olarak ve temiz kalmak adına çok bedel ödeyen, şiddet bile görmüş, gerçekleri ifade ettiği için yalnızlaştırılan ve ötekileştirilen bir hekim olarak sorularla anlatmaya çalışacağım.
Bireyi suçlamak en kolayıdır. Üç beş kişiye verilecek cezalar toplumun öfkesini belki yatıştırır, ama bu sistemin yarattığı kötücül durumlar ve ileride yaşanacak olanlar ne olacak? Devlet bunun neresinde? Sağlık Bakanlığı ve sağlık müdürlükleri neresinde? Nerede eksik kalındı? Kim görevini yeterince yerine getirmedi de tüm bunlar yaşandı? Devletin görevi sadece suçluyu bulup ceza vermek mi, yoksa suç işlenebilecek noktaları gözden geçirip oraları ortadan kaldırmak mı?
- Her sokak başında açılan özel hastanelere kim izin verdi?
- Bu hastaneler ne kadar etkin denetleniyor?
- Denetleme mekanizmasındaki memurlar ne kadar sağlıklı ve temiz?
- Milyonlarca dolar kredi verdikleri ve hastane kurmak için ısrar ettikleri yatırımcıların, özel hastane kurmak ve işletmek konusunda yeterlilikleri nedir?
- Bu hastaneleri bir işletme olarak gören ve kâr mantığıyla hareket eden zihniyet kime ait?
- Özel hastaneleri gruplara ayıran, “Sen A grubusun, istediğin farkı al hastadan. Sen B grubusun, SGK ödeneğinin en fazla yüzde 50’sini alabilirsin. Sen fark alamazsın,” diyen düşünce sistemi nereden çıktı?
- Özel hastaneler zinciri olan bir kişiyi yıllarca Sağlık Bakanlığı’nda tutan yapı nedir? Kamu hastanelerinde ve üniversite hastanelerinde gelişme sağlanamazken, Sağlık Bakanı’nın sahip olduğu hastanelerin her yıl büyümesi ve kamuda iyi hekimlik yapanların astronomik rakamlarla bu hastanelere transfer edilmesi kimin suçudur?
- Özel hastanelerin çoğuna yıllarca kadro verilmedi. Tek anestezi kadrosu olan hastaneler var. Tek anestezi ya da çocuk hekimi ile 7 gün 24 saat bu işin dönmeyeceğini, dışardan nöbetçi almanın zorunlu olduğunu sağlık müdürlüğü bilmez mi? Biliyorsa neden müdahale etmez?
- Özel hastanelerde nöbet tutan hekimler nasıl ve ne kadar denetleniyor? Yabancı uyruklu ya da KHK ile görevinden uzaklaştırılmış hekimler ve sağlıkçılar, yıllardır kötü koşullarda ucuz iş gücü olarak patronların emrine verildi. Bunu yapan yapı, bu kadar sağlıksız durumun ortaya çıkmasında hiç mi sorumluluk taşımıyor?
- Özel hastane patronlarının siyasi iktidarla ilişkileri ne düzeyde? Bu ilişkiler çerçevesinde denetim ne kadar etkin yapılıyor?
- Enflasyon ve ekonomik kriz koşullarında yaşam standartlarını koruyabilmek adına daha fazla çalışmak, daha çok nöbet tutmak ve daha sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda kalan sağlıkçılar hangi devlet kurumu tarafından korunup hakları aranacak?
- Hak arama mücadelesi içindeki bir sağlıkçı ne kadar ayakta kalabilir ve deşifre ettiği sistem içinde nasıl çalışmaya devam edebilir? Kaç kişinin gücü, etik anlayışı buna yetecek? Yoksa sessiz kalıp yoluna devam etmek, hatta sisteme dahil olup yaşamını sürdürmek daha mı cazip hale getirilecek?
- Büyük balık küçük balığı yer misali, bu süreçte kim bilir kaç hastane kapatılacak ve tekelleşme içinde büyükler güçlendirilerek sağlık emekçilerine tek bir yer ve tek bir koşul dayatılarak çalışmaları sağlanacak. Bu durumda alternatifi azalan sağlık çalışanı ne kadar sağlıklı bir hak mücadelesi verebilecek?
- Her köşe başında açılan üniversitelerde “hemşire yardımcısı”, “ameliyathane teknikeri” gibi pratikte karşılığı olmayan bölümlerin açılması sonucunda, mezun gençlerin umutları sömürülüyor. Okuldan çıktıklarında kendilerini üniversite mezunu olarak gören gençler haliyle kendi sektörlerinde çalışmak istiyor ve özel hastane patronlarının elinde ucuz iş gücüne dönüşüyorlar. Bunun sorumlusu kim?
- Tüm bunların sorumlusu kim? Tek bir kişi olabilir mi? Yoksa sistemi bu hale getirenlerin, sağlığı parayla satanların, sağlıkçıyı bu koşullarda çalışmaya zorlayanların hiç mi suçu yok?