Eğitimciler, ekonomik ve özlük haklarının düzeltilmesini istedi

Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, ”Artan enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve çalışma yaşamındaki esnekleşme, kamu emekçilerini güvencesizlik, yoksulluk ve gelecek kaygısı içine hapsetmektedir. Bu tablonun sorumlusu, emekçileri masada temsil edemeyen yetkili sendika ve siyasal iktidar ortaklığıdır” dedi.

Eğitimciler, ekonomik ve özlük haklarının düzeltilmesini istedi
Foto: Lavc59.13.101
Eğitimciler, ekonomik ve özlük haklarının düzeltilmesini istedi
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 18 Haziran 2025 18:14

Eğitim-Sen, kamu toplu iş sözleşmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı.

Açıklamaya KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz de katıldı. Açıklamada, “Tarikat ve MESEM bakanı Yusuf Tekin istifa”, “Seyyanen zamlar emekliye yansıtılsın”, “Hemen şimdi mülakat kaldırılsın” dövizleri taşınırken, “Sadaka değil gerçek sözleşme”,  “Laik bilimsel ana dilde eğitim”, “Sermayeye değil emekçiye bütçe” sloganları atıldı.

KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, şunları söyledi:

“7 tane TİS geçirdik, 7 TİS 14 yıl demek 14 yıl boyunca kamu emekçilerini açlıkla, yoksullukla, sefaletle teslim almaya çalıştılar ve TÜİK’in manipüle edilmiş rakamlarıyla kamuoyunu aldatmaya çalıştılar. Gerçek bir toplu sözleşme, grevli bir toplu sözleşme hakkı olmadan kamu emekçilerinin insan onuruna yakışır bir ücret almaları söz konusu değildir. Bütün süreçlerin takipçisi olacağız alternatif TİS masaları kuracağız.”

Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:

”2026-2027 yıllarını kapsayacak 8. dönem kamu toplu sözleşme süreci takvimi ağustos ayında başlayacaktır. Bugüne kadar yedi dönem boyunca sürdürülen sözleşme görüşmeleri, kamu emekçileri açısından büyük hayal kırıklıklarıyla sonuçlanmış; özellikle eğitim ve bilim emekçilerinin temel talepleri sistemli biçimde görmezden gelinmiştir. Toplu sözleşmeler, maaş zammına indirgenmiş; demokratik, sosyal ve özlük haklarımız sürekli ötelenmiş, eğitim emekçilerinin sesi kesilmeye çalışılmış, susturulmak istenmiştir.

OECD ülkeleri arasında en düşük gelir seviyesine sahip eğitim ve bilim emekçileri olarak, mesleğimiz tarihsel itibar kaybı yaşamaktadır. Bir milyonu aşkın öğretmen, akademisyen, hizmetli, memur ve teknik personel borç batağında, ek iş yaparak yaşam mücadelesi verirken; iktidar, kamu emekçilerinin taleplerini mali disiplin kılıfıyla sınırlı bir alana sıkıştırmayı sürdürmektedir. Eğitim hizmetinin sürekliliğini sağlayan bizler, insanca bir yaşam sürmek istiyoruz. Bu yalnızca bizim değil, nitelikli kamusal eğitim hakkının da bir gereğidir.

Artan enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve çalışma yaşamındaki esnekleşme, kamu emekçilerini güvencesizlik, yoksulluk ve gelecek kaygısı içine hapsetmektedir. Bu tablonun sorumlusu, emekçileri masada temsil edemeyen yetkili sendika ve siyasal iktidar ortaklığıdır. Bu nedenle, yalnızca ekonomik değil; sosyal, özlük, demokratik ve mesleki haklarımızı da kapsayan bütünlüklü bir mücadele yürütüyoruz. Taleplerimiz yalnızca bizim değil; eğitim hizmeti alan milyonlarca öğrenci ve veli adınadır. Çünkü biliyoruz ki, eğitim emekçisinin yaşadığı her sorun, eğitimin niteliğine doğrudan yansımaktadır.”

Eğitim-Sen’in belirlemiş olduğu toplu sözleşme talepleri

“En düşük kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı, reel enflasyon esas alınarak maaşlardaki alım gücü kaybı telafi edilmeli, refah payı uygulaması hayata geçirilmelidir. Taban aylık yükseltilmeli, tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalı, ek ders ücretleri P artırılmalı ve temel maaşa orantılı hale getirilmelidir. Gelir vergisi dilimleri adil hale getirilmeli, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Kira, yakacak, çocuk, kreş, ulaşım gibi tüm sosyal yardımlar artırılmalı, kira yardımı dâhil temel yaşam giderlerine destek sağlanmalıdır. Eğitim ödeneği, tüm eğitim ve bilim emekçilerine en az bir maaş tutarında verilmelidir. Ücretli, sözleşmeli ve vekil öğretmenlik uygulamaları kaldırılmalı; tüm öğretmenler kadrolu ve güvenceli olarak istihdam edilmelidir.

 ‘150 bin öğretmen ataması yapılmalı’

“Öğretmen alımında mülakat kaldırılmalı; güvenlik soruşturması, arşiv araştırması gibi antidemokratik uygulamalara son verilmeli, liyakat esas alınmalıdır. KHK ile hukuksuz şekilde ihraç edilen eğitim ve bilim emekçileri görevlerine iade edilmelidir. 3600 ek gösterge tüm eğitim ve bilim emekçilerine verilmelidir. Geçmişe dönük cezai ve idari sicil kayıtları affa tabi tutulmalı, sicil affı hayata geçirilmelidir. Angarya çalışmaya son verilmeli, mesai saatleri dışı görev tanımlarına son verilmelidir. Kamusal ve parasız kreşler tüm kamu kurumlarında açılmalıdır. Kadınlara yönelik mobbing ve ayrımcılığa karşı etkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Eşit işe eşit ücret uygulanmalı, mali ve sosyal haklar tüm kamu kurumlarında standart hale getirilmelidir. MEB bünyesindeki idari ve teknik personelin özlük hakları ve çalışma koşulları iyileştirilmelidir. Akademik ve idari personelin ekonomik, sosyal ve demokratik hakları güvence altına alınmalı; üniversitelerdeki ücret adaletsizlikleri giderilmelidir. Kamusal eğitimin ticarileştirilmesine ve ÇEDES benzeri projelerle dinselleştirilmesine son verilmelidir. Her öğrenciye ücretsiz, sağlıklı bir öğün yemek ve temiz su sağlanmalıdır. Acilen en az 150 bin öğretmen ataması yapılmalı ve idari, teknik, yardımcı personel açıkları kadrolu istihdam yoluyla giderilmelidir. “

‘Bu kez masaya kamu emekçilerinin gerçek talepleriyle oturun’

“Toplu sözleşme süreci, iktidarın belirlediği dar çerçevelere sıkıştırılamaz. Bu süreçte, tüm kamu emekçilerinin örgütlü gücü belirleyici olacaktır. Taleplerimizin karşılanması, hangi sendikaya üye olduğu fark etmeksizin tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ortak mücadelesine bağlıdır. Buradan yetkili sendikaya da sesleniyoruz: Bu kez masaya kamu emekçilerinin gerçek talepleriyle oturun. O masada yetki sahibi olabilirsiniz ama meşruiyetin sahibi biziz. Eğitim-Sen olarak sadece ağustos ayıyla ya da toplu sözleşme süreciyle sınırlı değil, sürecin öncesi ve sonrası da dahil olmak üzere, grevli toplu sözleşme hakkımız başta olmak üzere tüm taleplerimiz için her alanda mücadeleyi sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.”