• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Ekrem İmamoğlu’ndan ‘süreç’ mesajı: AK Parti’den ibaret değil, bütün bileşenler parçasıdır

Ekrem İmamoğlu’ndan ‘süreç’ mesajı: AK Parti’den ibaret değil, bütün bileşenler parçasıdır

Ekrem İmamoğlu Kürtçe öğrenmeye çalıştığını belirterek, İstanbul’da bir pazar yerinde Kürtçe konuşan bir kadınla yaşadığı diyaloğu hatırlattı, Kürtçe bilmediği için üzüldüğünü ve öğrenmeye karar verdiğini söyledi.

Ekrem İmamoğlu’ndan ‘süreç’ mesajı: AK Parti’den ibaret değil, bütün bileşenler parçasıdır
Ekrem İmamoğlu’ndan ‘süreç’ mesajı: AK Parti’den ibaret değil, bütün bileşenler parçasıdır
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 11 Ağustos 2025 17:21

Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu olan seçilmiş İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, tutuklu Gazeteci Fatih Altaylı’ya röportaj verdi. İmamoğlu röportajda, Kürt meselesinin demokratik çözümüne yönelik yürütülen sürecin AK Parti’den ibaret olmadığını vurgulayarak “Bütün bileşenler bu sürecin parçasıdır” dedi.

Röportajda Kürtçe öğrenmeye çalıştığını söyleyen İmamoğlu, İstanbul’da bir pazar yerinde Kürtçe konuşan bir kadınla yaşadığı diyaloğu hatırlatarak Kürtçe bilmediği için üzüldüğünü ve Kürtçe öğrenmeye karar verdiğini söyledi. İmamoğlu o anları şöyle anlattı :

‘’Bir gün İstanbul’daki bir pazar ziyaretinde bana duygu dolu, güzel gözleriyle sevgi dolu duygularını Kürtçe dile getiren annemin sözlerini anlayamadan gözlerim nemli dinledim. Neden Türkçe bilmiyor? Neden annemiz Türkçe öğrenememiş? Neden bu imkan annemize sağlanamamış dedim. Ama sonra düşündüm ve kendime, ‘Sen neden biraz da olsa Kürtçe öğrenip aynı vatanı paylaştığın şu anneye birkaç cümle kurmayı düşünmedin?’ diyerek elbette kendimi sorguladım.’’

İmamoğlu  “Aynı şehri paylaştığım komşularımın, vatandaşlarımın dilini azıcık bile olsa bilmem gerekir diyerek Kürtçe öğrenmeye gayret gösteriyorum” dedi.

İmamoğlu, TBMM’de kurulan komisyon hakkında “Halkın temsili olmadan; onların dertleri, endişeleri, umutları ve hayalleri seslendirilmeden ne barışı sağlayabiliriz ne de bu barışı geleceğe taşıyabiliriz. Evet şartlarımız var. Bu şartlar demokratikleşme, adaletin tesisi ve toplumsal barışın inşasıdır. Vatandaşlarımızın taleplerinin en üst seviyede teminat altına alınması şarttır” ifadelerini kullandı.

Gerçek bir muhalefetten geri durmadıklarını belirten İmamoğlu  “Biz hiçbir zaman iktidardan samimiyet ve iyi niyet beklemedik. Sözümüzü esirgemedik. Gerçek bir muhalefetten de geri durmadık. Bu yüzden bu röportajı siz de ben de yüz yüze değil Silivri Cezaevi’nde hukuksuzca tutulurken gerçekleştiriyoruz. Samimiyet aramıyoruz fakat ciddiyet arıyoruz” dedi.

Ekrem İmamoğlu’nun, Gazeteci Fatih Altaylı ile röportajı şöyle:

CHP Meclis’te kurulan komisyona bazı şartlar öne sürerek girdi. Bu durumu iktidar tarafı eleştirirken, muhalefette komisyona girilmesini yanlış görenler var. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

“Türkiye’de silahların susması, terör ve çatışma ortamının bitmesi amacıyla ilerleyen süreç ülkemiz ve milletimiz için önemlidir. Biz bu sürecin demokrasi, adalet ve toplumsal barışa vesile olmasını istiyor ve bunun için çalışıyoruz. Elbette hem Türkiye’nin birinci partisi hem de ana muhalefet olarak milletimizin talepleri için siyaset yapıyor ve bu sebeple sürece dair esaslarımızı ifade ediyoruz.

Birliğimiz ve bölünmez bütünlüğümüz esastır. Ay yıldızlı bayrağımızın altında Türkiye Cumhuriyeti’nin vatan evlatları olarak 86 milyonun eşit hissedarlığı esastır. Elbette hatalarımızdan ders çıkararak yaşadığımız çok büyük acıların yerine huzurun, barışın ve daimi bir birlikteliğin alması için çalışmalıyız.

Demokratik bir zeminde oluşacak eşit yurttaşlık ve hukukun herkese eşit uygulandığı bir Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı esastır. Bu esasların bizi geleceğe çok büyük bir ivme ile taşıyacağı kesindir.

Evet şartlarımız var. Bu şartlar demokratikleşme, adaletin tesisi ve toplumsal barışın inşasıdır.

Vatandaşlarımızın taleplerinin en üst seviyede teminat altına alınması şarttır.

Milletimizin bu sürece dair endişelerini görüyoruz. Herkes müsterih olsun. CHP demokrasinin, adaletin, barışın ve nihayetinde cumhuriyetin sigortasıdır.”

Toplumda bu sürece dair hassasiyetler var. Sizin sürece dair görüşleriniz nelerdir. Bu sürecin nasıl ilerlemesi gerekiyor?

“Türkiye’de silahların susması, terör çatışma ortamının bitmesi amacıyla ilerleyen süreç ülkemiz ve milletimiz için önemlidir. Dünyada en fazla Kürt nüfusunun yaşadığı şehrin belediye başkanıyım. Kürt kardeşlerimle, abilerimle, ablalarımla, Kürt anneleriyle birlikte 6 yıldır İstanbul’u yönetiyoruz. Onlarla çarşıda, pazarda, törenlerde, şantiyelerde, kreşlerde, her yerde birlikte olduk. Tarihten endişeler, kaygılar var. Bazen hala kanadığını hissettiğim yaralar var. Bunları görüyor ve yaşıyorum. Güzel dilleri ve o dilin Kürtçe’nin ürettiği kültür hazinesinin ne yazık ki inkar edildiğini, hor görüldüğünü de yaşadık, gördük. Artık başka bir dönemi başlatmalıyız. Bu bizi daha fazla yakınlaştıracak birleştirecek ve güçlendirecektir.

Bir gün İstanbul’daki bir pazar ziyaretinde bana duygu dolu, güzel gözleriyle sevgi dolu duygularını Kürtçe dile getiren annemin sözlerini anlayamadan gözlerim nemli dinledim.

Neden Türkçe bilmiyor? Neden annemiz Türkçe öğrenememiş? Neden bu imkan annemize sağlanamamış dedim. Ama sonra düşündüm ve kendime, “Sen neden biraz da olsa Kürtçe öğrenip aynı vatanı paylaştığın şu anneye birkaç cümle kurmayı düşünmedin?” diyerek elbette kendimi sorguladım.

Aynı şehri paylaştığım komşularımın, vatandaşlarımın dilini azıcık bile olsa bilmem gerekir diyerek Kürtçe öğrenmeye gayret gösteriyorum.

Birbirimize bu denli açık gönülle bakmalıyız. Biz İstanbul’da İstanbul İttifakını bu samimi ve içten duygularımızla kurduk. Tarihi bir sorumluluğumuz var. Temel amacımız bugünü kurtarmak olamaz. Bu ülkede kimsenin koltuğu kendisine ait değildir. Bu ülkede 150-200 yıldır sandık mücadelesi veriliyor. Ama özellikle 102 yıldır Atatürk Cumhuriyeti ile makamların tamamı milletimize aittir. Kayyım diyerek AYM ve AİHM’i reddederek huzur da barış da gelmez.

Ben memleketimin 86 milyon bütün vatandaşlarıyla tüm etnik köken, dil ve inançlarıyla muazzam bir geleceği kurabileceğine çok inanıyorum. Bu inancın temelinde de özellikle Türk, Kürt gençleri ve çocukları görüyorum.

Onların hoşgörülerini, hayallerini ve nasıl adaletli bir gelecekte yaşamayı arzuladıklarını bilerek diyorum ki biz bu işi başaracağız. Bakınız ben demiyorum, biz diyorum. 86 milyon bu ülkenin evlatları olarak hep beraber başaracağız.”