İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi, Güney’i 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermişti. Bu karar, Güney’in şarkıyı söyleme yasağıyla sonuçlanmıştı. Ancak, Güney’in avukatları karara itiraz etmiş ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. AYM, ifade özgürlüğü ihlali gerekçesiyle davanın yeniden görülmesi gerektiğine karar vermişti.
Davanın yeniden görülmesi sonucunda, dün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde yapılan duruşmada mahkeme, Güney’in beraatına karar verdi. Mahkeme, şarkının içeriğini ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirerek beraat kararı aldı.
Şarkı 5 yıl boyunca yasaklıydı
Sanatçı Erdal Güney, 5 yıl boyunca “Babacım Babacım” şarkısını seslendirememe yasağıyla karşı karşıya kalmıştı. Beraat kararının ardından şarkısını özgürce seslendirebileceğini belirten Güney, “Şarkım özgürleşti, bahtiyarım. Dilerim bu karar, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında sanat emekçileri için emsal oluşturur,” dedi.
Avukat Erdal Fatih Çanakç: Önemli bir kazanım
Güney’in avukatlarından İstanbul Barosu’na bağlı Erdal Fatih Çanakçı, Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvuruda, “Sanatçının beş yıllık denetimli serbestlik süresince ceza tehdidi altında yaşamaya mecbur kılındığını ve bunun ifade özgürlüğü ve sanatsal üretim üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu” savunduklarını ifade etti. Çanakçı, AYM’nin kararının geç de olsa hak ihlali tespiti yaptığını ve beraat kararının yalnızca Güney için değil, aynı zamanda adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ve toplantı hakkı gibi temel haklar açısından da önemli bir kazanım olduğunu vurguladı.
Erdal Fatih Çanakçı, BirGün’den Ebru Çelik’e yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Anayasa Mahkemesine yaptığımız başvuruda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rağmen ilk derece mahkemesi kararının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine aykırılık oluşturacağını, zira sanatçının beş yıllık denetimli serbestlik süresince ceza tehdidi altında yaşamaya mecbur kılınacağını, bu durumun düşünsel ve sanatsal üretimi ve özgürlüğü üzerinde büyük baskı ve tehdit oluşturarak temel hak ve özgürlüklerinin ihlali anlamına geleceğini, ifade özgürlüğünün bilgi ve fikirlerin değiş tokuşuna katılma fırsatı yaratan sanatsal ifade özgürlüğünü de içerdiğini savunmuştuk. Anayasa Mahkemesi yaklaşık 5 yıl sonra gecikerek de olsa hak ihlali kararı verdi. Her ne kadar ihlal ve beraat kararına kadar geçen uzun süre zarfında müvekkilimizin hakları ihlal edilmiş olsa da, Anayasa Mahkemesi kararı ve ardından yapılan yeniden yargılama sonucunda verilen beraat kararı sadece müvekkilimi için değil, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında da önemli bir kazanımdır. Bu karar siyasal gücün baskısı altında can çekiştirilen yargıya da bir nefes olmuştur.”