Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Mehmet Uçum, yeni çözüm sürecine ilişkin “geçiş süreci kanunu” önerisinde bulundu. Uçum, kaleme aldığı yazıda, sürecin özelliklerini ve ihtiyaçlarını sıralarken, atılacak adımların geniş bir toplumsal mutabakatla yapılması gerektiğini belirtti.
Uçum, “Tek, geçici ve özel bir kanun yapılabilir. Kanun geçişte ihtiyaç duyulan toplumsal ve ekonomik hayata katılım ve bütünleşme hukuku, ceza ve infaz hukuku ile sosyal hukuk konularını kapsamalıdır. Bu kanunun ivedilikle ve olabildiğince geniş bir mutabakatla çıkması son derece önemlidir” dedi.
‘Geçiş süreci devlet politikası oldu’
Uçum, Erdoğan’ın 1 Ekim 2024’te TBMM açılışında açıkladığı “yeni paradigma” ve Devlet Bahçeli’nin destekleriyle geçiş sürecinin bir devlet politikası olarak başladığını ifade etti. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025’teki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nı “tarihi bir adım” olarak nitelendiren Uçum, çağrının “statü taleplerinden vazgeçmek, tek devlet ve tek ulus yaklaşımıyla bütünleşmeyi hedeflemek” anlamına geldiğini söyledi.
‘Demokratik siyasete hazırlık’
Uçum, örgütün fesih ve silah bırakma kararına dikkat çekerek, sürecin en önemli özelliğinin demokratik siyasetin genişlemesine hazırlık olduğunu vurguladı. “Terörü terk eden örgütün ard etkisi, demokratik siyaset alanına yeni fikirler ve aktörler olarak yansıyacaktır” ifadelerini kullandı.
‘Kayyım ve yargısal tedbirler gözden geçirilmeli’
Uçum, geçiş sürecinde, idari işlemler ve yargısal tedbirlerin gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti. “Kayyum dahil idari işlemler yürütme tarafından, tutukluluk ve diğer yargısal süreçler ise mahkemelerce incelenmelidir” dedi.
‘Geçiş süreci kanunu acil ihtiyaç’
TBMM bünyesinde oluşturulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun bu konuda hukuk politikası önermesi gerektiğini söyleyen Uçum, “Rutin dışı geçiş dönemi rutin yaklaşımlarla ele alınamaz. Örgütün feshedildiği, silahların bırakıldığı bir durumda yeni düzenleme kaçınılmazdır” diye konuştu.
Uçum, önerilen kanunun anayasaya aykırı olmayacağını ve “milli hassasiyetlere, kırmızı çizgilere uygun” olacağını da vurguladı.