• Ana Sayfa
  • Kadın
  • Eren Keskin: Rojin dosyasında ATK işkenceyi gizlemek üzerine iş yaptı

Eren Keskin: Rojin dosyasında ATK işkenceyi gizlemek üzerine iş yaptı

Rojin Kabaiş dosyasında ATK’nin 1 yıl geçtikten sonra DNA sonuçlarını açıklamasının süreci uzattığını belirten Avukat Eren Keskin, “ATK bugüne kadar işkenceyi gizlemek üzere iş yaptı” dedi.

Eren Keskin: Rojin dosyasında ATK işkenceyi gizlemek üzerine iş yaptı
Eren Keskin: Rojin dosyasında ATK işkenceyi gizlemek üzerine iş yaptı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 19 Kasım 2025 09:29

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş’in, şüpheli ölümü halen aydınlatılmadı. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) ek raporun da ise ilk raporda ifade edilen bulaş ihtimalinin bertaraf edildiği ortaya çıktı.

Yaşananları yakından takip eden Avukat Eren Keskin, ATK’nin raporuna ve davanın geldiği duruma ilişkin MA’ya konuştu.

Eren Keskin, “Bize göre Rojin Kabaiş bir cinayete kurban oldu. Yıllardır bu tür şüpheli ölümlerde ve işkence olaylarının belirlenmesinde ATK’nin rolünün çok sorunlu olduğunu dile getiriyoruz. Çünkü ATK aslında yasal bir zorunluluk olmamasına rağmen raporu şüpheli ölümlerin, işkencelerin belirlenmesi konularında savcılık ve hakimlikler açısından tek geçerli rapor olarak kabul ediliyor. Tek yetkili resmi bilirkişi ve siyasal iradeye bağımlı bir kurum” diye belirtti.

‘ATK intihar diyerek toplumu oyaladı’

Eren Keskin, ATK’nin yaklaşımının kabul edilebilir olmadığını ifade ederek, “Bizim ATK raporları, dosyalarının davalara etkisi üzerine bir kitabımız da bulunuyor. Gerçekten de bu dosyalar ATK raporları üzerinden şekilleniyor ve suçun ne olduğuna dair ATK raporları çerçevesinde karar veriliyor. Rojin dosyasında da ATK önce ‘intihar’ dedi. Toplumu da bu şekilde inandırmak istediler. Buna ailesi inanmadı. Büyük bir çabayla Van ve Diyarbakır barolarının da desteğiyle hukuki çalışmaları derinleştirdiler” diye konuştu.

“Bulaş olmadığı sonucu neden 1 yıl sonra açıklandı” diye soran Eren Keskin, şunları ifade etti:

“Bu olayın cinayet olduğunu düşünmemiz artık net şekilde ortaya çıktı. Herkes ‘bu bir cinayet diyor.’ Peki, neden 1 yıl önce bize ‘intihar’ diye açıklandı. Bu dosyanın gecikmesinde ATK’nin önemli bir rolü var. İkincisi Rojin dosyasında olduğu gibi birçok dosyada resmi kurumlar inceleme dışı bırakıldı. Burada üniversitenin sorumluluğu, devlet yurdunun yönetiminin sorumluluğu, kamera görüntüleri bunların hiçbirinin yeterli olarak yapıldığını düşünmüyoruz. Kamuoyuna yansıyan birçok beyan var. Katillerin kimliklerini dahi açıklayan sosyal medya hesapları oluyor. Bütün bunların savcılık tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Ama en önemlisi ATK’nin raporlarıdır. ATK raporları nedeniyle bu olayın cinayet olduğunun netleşmesinde 1 yıllık bir gecikme oldu. Maalesef ki Türkiye’de bu tür belgelemelerde ATK ısrarı devam ediyor.”

‘ATK raporlarıyla cezasızlık politikası devam ettiriliyor’

Eren Keskin, “Bu tür dosyalarda benzer şeyleri çok gördük. Suç duyurusundan sonuç alınacağını pek sanmıyorum” dedi ve şunları ekledi:

“ATK bugüne kadar işkenceyi gizlemek üzere iş yaptı. 1980, 1990, 2000’lerde, cezaevi operasyonlarında şu anda hasta mahpusların durumlarında hep ATK raporlarıyla cezasızlık politikası devam ettiriliyor. ATK cezasızlık politikasının önemli bir aracı olduğu için ATK’nin sorgulanmasını istemiyorlar.” . 

Yargının görevi

“Ben adalete olan güvenin bu kadar zedelendiği başka bir süreç hatırlamıyorum. İnsan haklar savunucuları olarak şunu söyleyebilirim ki; biz yargıya hiçbir zaman güvenmedik. Yargı bu coğrafyada her zaman bağımlı oldu. Cumhuriyetten itibaren militarizme bağlı bir yargıdan söz ediyorduk. Ama bu sefer, tek bir merkeze bağlı tamamen kontrol altında, hakimlerin ve savcıların korkudan avukatların gözlerine bakamadığı başka bir süreç yaşıyoruz. Yargıya olan güven sıfır ama bunun en umursamayan kesim de yargı kesimidir. Bu da ilginç. Çünkü yargı hem cezasızlığın devamı için esas araç hem de korkutmanın esas aracıdır. Şu an korkutularak yönetiliyoruz. Toplumun büyük bölümü her şeyden korkuyor ve ‘başıma bir şey gelecek’ diye ses çıkarmıyor. Aslında yargının görevi budur.”