• Ana Sayfa
  • Kadın
  • Diyanet’in kadınların miras hakkını hedef alan hutbesine tepkiler: Anayasa’yı ihlal ediyor

Diyanet’in kadınların miras hakkını hedef alan hutbesine tepkiler: Anayasa’yı ihlal ediyor

Diyanet’in Cuma hutbesinde, kadınların Medeni Kanun’a göre miras talep etmesi “kul hakkı” sayıldı.

Diyanet’in kadınların miras hakkını hedef alan hutbesine tepkiler: Anayasa’yı ihlal ediyor
Diyanet’in kadınların miras hakkını hedef alan hutbesine tepkiler: Anayasa’yı ihlal ediyor
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 15 Ağustos 2025 12:55
  • Güncellenme: 15 Ağustos 2025 14:02

Diyanet İşleri Başkanlığının bu haftaki “Kul hakkı ateşten gömlektir” başlıklı Cuma hutbesinde, “Kız çocuklarının Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” denildi. Diyanet’in “Allah’ın takdir ettiği hak” ifadeleriyle işaret ettiği şeri miras hukuku, erkek çocukların kız çocuklara göre iki kat fazla miras almasını öngörüyor. Miras dağılımında “erkeğe iki, kıza bir pay” kuralı uygulanıyor. Örneğin kişinin bir oğlu bir de kızı varsa mirasın 3’te 2’si oğluna, 3’te 1’i kızına kalıyor. Sadece bir kızı varsa, kız çocuğu mirasın yarısını alırken kalan yarısı diğer mirasçılara, örneğin amcalara gidiyor. 2 veya daha fazla kızı varsa birlikte toplam 3’te 2’sini alıyorlar, kalan 3’te 1 ise yine amca gibi diğer mirasçılara gidiyor.

Ancak Türkiye’de yürürlükte olan Medeni Kanun’a göre miras, çocuklar arasında cinsiyet ayrımı yapılmaksızın eşit olarak paylaştırılıyor. Kanunun 495’inci maddesi, “Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar” hükmüyle, altsoydaki mirasçıların “eşit” haklara sahip olduğunu açıkça belirtiyor. Diyanet’in hutbesinde “Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahi adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” ifadeleri yer aldı.

Aynı hutbede işçiler de hedef alındı. Çalışma hayatına dair yapılan uyarıda, işçinin işverene karşı sorumlulukları dini bir bağlamda ele alındı. Hutbede, şu ifadeler kullanıldı: “Çalışanın, işverenin malına zarar vermesi, çalışma saatlerine riayet etmemesi, hasta olmadığı halde rapor alarak işe gitmemesi kul hakkıdır, günahtır.”

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 15 Ağustos 2025 Cuma günü okunan hutbeye sert tepki gösterdi. Platform, hutbede kadınların eşit miras hakkını hedef alan ifadelerin hem anayasa hem de yürürlükteki Medeni Yasa ile açıkça çeliştiğini belirtti.

EŞİK, yaptığı yazılı açıklamada Diyanet’in son dönemde kadınların temel haklarını dini referanslarla kısıtlamaya çalıştığını ve bu tutumun anayasal sınırları ihlal ettiğini vurguladı. Hatırlanacağı üzere, Diyanet 1 Ağustos tarihli hutbesinde de kadınların kıyafetine yönelik ifadeleriyle büyük tepki toplamıştı.

‘Kadınların miras hakkı yarıya indirilmeye çalışılıyor’

15 Ağustos hutbesinde “kul hakkı” vurgusuyla başlayan ifadelerin, Gazze örneğinden sonra doğrudan kadınların miras hakkına yöneldiğine dikkat çeken EŞİK, hutbede geçen şu ifadeye işaret etti:

“Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır.”

EŞİK, bu sözlerle kadınlara açıkça “eşit miras hakkından vazgeçin” çağrısı yapıldığını belirterek, Anayasa’nın 10. ve 41. maddeleri ile Medeni Yasa’nın eşitlik ilkesinin yok sayıldığını vurguladı.

‘Diyanet, anayasa ve yasaları ihlal ediyor’

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı anayasal bir kurum olduğunun altını çizen EŞİK, bu kurumun anayasa ve yasalara aykırı açıklamalarda bulunamayacağını, yasa yapma veya değiştirme yetkisine sahip olmadığını hatırlattı.

EŞİK, siyasi iktidarın arabuluculuk sistemiyle tapu işlemlerine müdahale ederek kadınların mülkiyet haklarını zayıflatmaya çalıştığına, Diyanet’in ise bu sınırı tüm miras hakkına yayarak kadınların payını yarıya indirmeyi hedeflediğine dikkat çekti.

‘Bu dil, kadınların yaşam hakkını dahi tehdit ediyor’

Açıklamada, hutbede kullanılan dilin çok sert ve ürkütücü olduğu belirtildi. “Yüce Rabbimizin emri”, “ilahî adalete karşı çıkmak” ve “kul hakkına girmek” gibi ifadelerin kadınları baskı altına alan, şiddete açık hale getiren bir söylem biçimi olduğuna işaret eden EŞİK, bu  dilin kadınların yaşam hakkını dahi tehdit eder hale geldiğini vurguladı.

‘Sorumlular görevini yapmalı, Diyanet sınırlarına çekilmeli’

EŞİK, başta kadınların miras hakkı olmak üzere hiçbir anayasal ve yasal haktan vazgeçmeyeceklerini belirterek, “Diyanet, anayasa dışı fetvalar yayınlamaktan derhal vazgeçmelidir. Anayasal ve yasal sınırlarına çekilmeli, kadınların temel haklarını hedef almaktan geri durmalıdır” çağrısı yaptı.

CHP’li Karaca: Laikliğe, anayasal ve yasal düzene aykırı

Diyanet’e bir tepki de, CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’dan geldi.

X hesabından bir paylaşım yapan Karaca, “Diyanet, kendi anayasal sınırlarını aşarak milletin hukukuna parmak uzatma cüretini derhal bırakmalı, haddini aşmamalı… Diyanet bilsin ki kadınlar; ne hakkını ne hukukunu ne de cumhuriyetini din adına bile olsa gasp ettirmeyecek…” ifadelerini kullandı.

Gülizar Biçer Karaca’nın paylaşımı şöyle:

“Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bugün tüm camilerde okutulacak Cuma Hutbesi’nde mirastan pay alacak kadınlara, erkeğin alacağının yarısına razı gelmesi tavsiye edildi.

‘Kız çocuklarının Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır’ şeklindeki hutbe laikliğe, anayasal ve yasal düzene aykırıdır.

Erdoğan’ın ve Erbaş’ın Diyanet’i, bir kez daha kadınların miras hakkına, Anayasa’nın eşitlik ilkesine, Medeni Kanun’a, laik düzene ve cumhuriyetin temelini oluşturan yurttaşlık kavramına doğrudan saldıran bir siyasal aygıta dönüştüğünü gösteriyor. Kadını birey olarak değil, ‘aile’ içinde erkeğin gölgesine ve ‘ilahi hükme’ mahkum eden bu dil ve pratikle, her hafta yinelenen hutbelerle sistematik bir ideolojik operasyon yürütüyor.

Hukukun üstüne dinî bir meşruiyet sopası sallayarak, kadınların en temel haklarını pazarlık konusu haline getiriyor. Tüm bu pratikler; kadınlara, laikliğe, yurttaşlığa, halkın ortak hukukuna açılmış bir cephedir.

Anayasa’yı delerek, laikliği yok sayarak, kamusal alanı dinsel doğmalarla yeniden tanzim etme girişimi karşısında susmak, hepimizin haklarını ilga eden bu teokratik tahkimata rıza göstermek demek…

Diyanet, kendi anayasal sınırlarını aşarak milletin hukukuna parmak uzatma cüretini derhal bırakmalı, haddini aşmamalı…

Diyanet bilsin ki kadınlar; ne hakkını ne hukukunu ne de cumhuriyetini din adına bile olsa gasp ettirmeyecek… Şeriatın gölgesini devletin çatısına düşürmeye kalkan her el, bu ülkenin kadınlarının laik iradesiyle kırılacaktır.”