• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Eski CIA Direktörü Petraeus’tan Suriye’de ‘Peşmerge modeli’ önerisi

Eski CIA Direktörü Petraeus’tan Suriye’de ‘Peşmerge modeli’ önerisi

Eski CIA Direktörü ve ABD’nin Irak’taki operasyonlarının önde gelen isimlerinden General David Petraeus, Rûdaw’a verdiği özel röportajda Demokratik Suriye Güçleri’nin (SDG) geleceği için “Peşmerge modeli”ni önerdi. Petraeus, SDG’nin Şam ile yürüttüğü görüşmeler sonucunda yeni Suriye ordusuna entegre edilerek ülke genelinde görev alabileceğini söyledi; Türkiye’deki barış sürecini “stratejik ve ciddi” olarak niteledi.

Eski CIA Direktörü Petraeus’tan Suriye’de ‘Peşmerge modeli’ önerisi
Eski CIA Direktörü Petraeus’tan Suriye’de ‘Peşmerge modeli’ önerisi
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 18 Ekim 2025 23:17
  • Güncellenme: 19 Ekim 2025 01:31

General David Petraeus, 2003’te Irak’ın işgali sırasında 101. Hava İndirme Tümeni komutanı olarak görev yaptığını, ardından Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanlığı ve CIA Direktörlüğü dâhil olmak üzere bölgedeki en kritik görevlerde bulunduğunu hatırlattı.

Süleymaniye’de Irak Amerikan Üniversitesi’nin (AUIS) mezuniyet törenine katılmak üzere bulunduğunu belirten Petraeus, “Bugün Sayın Başkan Neçirvan Barzani’nin de katılacağı mezuniyet töreninde konuşma yapacağım. AUIS’in verdiği ilk fahri doktora unvanına layık görülmek benim için büyük bir onur” dedi.

Erbil ve Bağdat’ta yaptığı temaslardan da söz eden Petraeus, Irak’taki değişimi “olağanüstü” olarak niteledi:

“Bağdat’ta bir zamanlar dünyanın en tehlikeli yolu olarak anılan havaalanı-yeşil bölge hattı artık bir vitrine dönüşmüş durumda. Helikopterle yaptığım uçuşlarda şehrin yeniden inşa edildiğini, büyümenin ve ilerlemenin hızlandığını gördüm. Aynı dönüşüm Erbil ve Süleymaniye’de de gözle görülür.”

Irak’ın Saddam Hüseyin rejiminden kurtuluşundan sonra geçen yirmi yılı değerlendiren Petraeus, “Demokrasi bazen gürültülü ve dağınık olabilir ama Kürt bölgesi ve Irak genelinde kaydedilen ilerleme gerçekten memnuniyet verici.” ifadelerini kullandı.

‘ABD ile Irak arasındaki ilişki normalleşiyor’

Petraeus, 2003 sonrası dönemde ABD’nin Irak’ta üstlendiği rolün artık değiştiğini belirterek, “Artık ilişkiler sadece güvenlik ya da IŞİD’e karşı savaşla sınırlı değil. Odak noktası ekonomi, yatırımlar ve iş dünyası olmalı” dedi.

ExxonMobil, Chevron ve General Electric gibi dev şirketlerin Irak’a geri dönmesini “ülkeye duyulan güvenin göstergesi” olarak yorumladı:

“ExxonMobil burada hayır işi yapmıyor, altyapıya yatırım yapıyor ve kâr ediyor. Bu bile Irak’ın geleceğine dair uluslararası güvenin güçlü bir mesajıdır.”

‘Kürtlerin dağlardan başka dostları da var’

ABD’nin Kürtlerle ilişkilerinin 1991 Körfez Savaşı’na kadar uzandığını hatırlatan Petraeus, bu ilişkinin hâlâ “güçlü bir stratejik ortaklık” olduğunu söyledi:

“ABD 1991’den bu yana Kürtlerin yanında durdu. Bu bölgeyi koruduk ve ilişkiler hâlâ güçlü biçimde devam ediyor. Kürtlerin dağlardan başka dostları da var ve bu dostlar arasında Amerika Birleşik Devletleri de bulunuyor.”

‘İran ve Rusya ile ilişkilerde dikkatli olunmalı’

Petraeus, Irak ve Kürdistan Bölgesi’nin İran’la ilişkilerinde “dikkatli bir denge” kurması gerektiğini belirtti:

“İran hiçbir yere gitmiyor, komşu olarak kalacak. Ancak yaptırımlar ve sınırlamalar nedeniyle iş yaparken dikkatli olunmalı.”

Rusya ile enerji alanındaki işbirliklerine de değinen Petraeus, Rosneft gibi şirketlerle çalışanlara “genişletilmesi beklenen ABD ve AB yaptırımlarını iyi anlamaları gerektiği” uyarısında bulundu.

‘Şam yönetimiyle SDG müzakereleri umut verici’

Petraeus, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara yönetiminin geleceğine dair soruya, “Şara’nın Suriye’sinin başarılı olmasını istiyorum; çünkü onun başarısı bölgesel istikrarın başarısıdır” yanıtını verdi.

Kuzeydoğu Suriye’deki Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) ilişkin değerlendirmesinde ise, Irak’taki Peşmerge deneyimini örnek gösterdi:

“Irak’ta Savunma ve İçişleri Bakanlıkları’nı yeniden inşa ederken Peşmerge birliklerini sürece dahil ettik. Gerektiğinde sadece Kürt bölgesinde değil, Irak genelinde savaştılar. Umudum, kuzeydoğu Suriye’de de benzer bir modelin uygulanabilmesidir.”

Mazlum Abdi’nin Şam’la yürüttüğü görüşmeleri “teşvik edici” olarak tanımlayan Petraeus, SDG’nin federal güvenlik güçleri içinde yer almasının “ülke genelinde güvenliği yaygınlaştırabileceğini” vurguladı.

Ayrıca El-Hol kampındaki on binlerce IŞİD mensubu ve ailesinin durumunun çözülmesi gerektiğini belirterek, “Irak’ın vatandaşlarını geri alıp adalet önüne çıkarması, bölge ülkeleri için cesaret verici bir örnek” dedi.

‘Türkiye’deki barış süreci stratejik bir fırsat’

Petraeus, Türkiye’de Kürt sorununu çözümüne yönelik yeni sürece dair değerlendirmesinde, süreci “taktiksel değil stratejik” olarak niteledi:

“Bu süreci önemsiyorum, çünkü Kürtlerin meşru taleplerinin tanınması uzun vadeli barışın anahtarı olabilir. Mahmur Kampı’ndaki Kürt mültecilerle yaptığım görüşmelerde, kendi dillerinde eğitim görmek, yayın yapabilmek ve eşit yurttaş olarak kabul edilmek istediklerini söylediler. Bunlar temel insani haklardır.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin süreci “ciddiyetle yürüttüğü” izlenimini edindiğini belirten Petraeus, “Umudum, bu sürecin başarıyla sonuçlanması ve Kürtlerin taleplerinin tanındığı bir geleceğin kurulmasıdır.” diye konuştu.

‘Demokrasi gürültülü ama ilerleme somut’

Süleymaniye ve Erbil’deki gelişmeleri “gözle görülür ilerleme” olarak tanımlayan Petraeus, “Demokrasi bazen gürültülü ve dağınık olabilir ama sahadaki ilerleme inkar edilemez.” dedi.

Röportajın sonunda, geçmiş yıllarda Irak ve Afganistan’daki komutanlığı dönemine atıfta bulunarak şunları söyledi:

“Amerika’nın anne ve babalarına her gece taziye mektupları yazan bir kuvvete komuta eden biri olarak, bugün Irak’taki değişimi görmek yüreklendirici. Şimdi o anne ve babalara dönüp diyebilirim ki: ‘Buna gerçekten değdi. İki nehir ülkesinde insanlara yeni fırsatlar yaratmak için verdiğimiz mücadelenin sonuçlarını görüyorum.’”