Nastya Davasından Türkiyeli Feministler bir açıklama metni yayımlayarak 24 Eylül 2023 tarihinde Erzurum’da şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Anastasia (Nastya) Emelyanova davasına dair ayrıntılı bir bilgilendirmede bulundu.
Nastya’nın ölümünün ardından açılan davaya ilişkin “Türkiye’deki yargı sisteminin, kadın cinayetlerine ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı cezasızlık politikalarını bir kez daha gözler önüne serdiği” değerlendirmesinde bulunulan açıklamada istinaf süreci sonrası ilk mahkeme kararının bozulduğu ve davanın yeniden görülmeye başlandığı belirtildi.
Dava sürecinde, toplanılmayan ya da eksik toplanan deliller olduğu, ölümün nasıl gerçekleştiğinin aydınlatılmamış olmasına rağmen karar verildiği belirtilen açıklamada, olay gününün tek tanığı ve davanın tek sanığı olan Mohammad Nizar Arnabeh’in serbest bırakıldığı hatırlatıldı.
Açıklamada ayrıca, Nastya’nın arkadaşı olduğunu söyleyen Varya’nın mahkeme kararının ardından sürece sanık lehine müdahil olduğu belirtildi. Varya’nın Nastya’nın annesini dava sürecinden çekilmeye ikna etmeye çalıştığı ve Nizar’ı aklamaya yönelik bir kampanya yürüttüğü iddialarının dile getirildiği açıklamada, Nastya’nın ölümünün aydınlatılması talep edildi.
Nastya Davasından Türkiyeli Feministler’in açıklama metni şöyle:
Rusyalı feminist ve savaş karşıtı aktivist Nastya Emelyanova’nın (Anastasia Emelyanova) 24 Eylül 2023 tarihinde Erzurum’da şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmesinin ardından yürütülen dava, Türkiye’deki yargı sisteminin, kadın cinayetlerine ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı cezasızlık politikalarını bir kez daha gözler önüne serdi. Dava sürecinde, fail olduğu iddia edilen kişi hakkında verilen beraat kararı, davayı üstlenen ‘Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’ den avukat Begüm Osma ve feministlerden oluşan bir çalışma grubunun ısrarlı takibi ve mücadelesi ile İstinaf süreci sonrası bozulmuş ve dava yeniden görülmeye başlanmıştır. Ancak bu dava boyunca, erkek faillerin lehine işleyen yargı pratiği ve delillerin yetersiz değerlendirilmesi, adaletin sağlanamaması gibi temel sorunlar da ortaya çıkmıştır.
Nastya Kimdi?
Nastya Emelyanova, feminist hareketin bir parçası, savaş karşıtı bir aktivist ve insan hakları savunucusuydu. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının ardından Türkiye’ye gelen Nastya, burada sadece kendi projelerini üretmekle kalmamış, aynı zamanda pek çok feminist dayanışma projesine de katılmıştır. Yaşamı boyunca, kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddete karşı mücadelesini sürdürmüş, özellikle savaş ve çatışmaların etkisi altındaki kadınların sesini duyurmaya çalışmıştır.
Dava Sürecine Dair Endişelerimiz
Nastya’nın ölümüne dair dava sürecinde, toplanılmayan, eksik toplanan delilleriyle, ölümün nasıl gerçekleştiğinin aydınlatılmamış olmasına rağmen karar verilmiş olmasıyla, olay gününün tek tanığı ve davanın tek sanığı olan Mohammad Nizar Arnabeh’in serbest bırakılmasıyla Türkiye’deki erkek egemen yargı sisteminin nasıl işlediğinin bir örneği daha sergilenmiş oldu. Bunun yanı sıra dava sürecinde Nastya’nın arkadaşları olduğunu iddia eden birkaç kişi, dosyanın tek sanığının suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışıyor. Ancak bizler, bu davada kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığını ve soruşturmanın eksik yürütüldüğünü net bir şekilde görüyoruz. Türkiye’de kadın cinayetleri davaları, yıllardır adaletsiz bir şekilde sonuçlanmakta, erkek failler çoğunlukla cezasız kalmaktadır. Yargı, delilleri adil ve doğru bir şekilde değerlendirmekten acizdir; ölümün aydınlatılması ve faillerin cezalandırılması gerektiği gerçeği, hâlâ göz ardı edilmektedir.
Delil Yetersizliği:
Yargılama sürecinde, olay anı ve sonrasına dair deliller eksik toplandığı halde mahkeme sanığın masumiyet karinesine sığınmasına izin vermekte ve dava dosyasındaki eksiklikleri görmezden gelmektedir. Sorun şu ki olay günü evde yalnızca Nastya ve Nizar var. Ev içerisinde yaşanan kadın ölümlerinde erkeğin suçsuz olduğunu ispatlaması gerekirken mahkeme heyeti erkeğin beyanlarını esas alarak kararını vermiştir. Ancak bizler, bir kadın cinayeti davasında delil yetersizliğini bahaneye dönüştürüp failleri cezasız bırakmanın kabul edilemez olduğunu açıkça söylüyoruz. Türkiye’de kadına yönelik şiddet davalarında erkeklerin cezasız kalma oranı ortadayken, mahkemelerin tüm delilleri şeffaf ve adil bir şekilde değerlendirmesi zorunludur. Kadınların hayatlarını hiçe sayan bu cezasızlık kültürüne bir son verilmelidir!
Varya’nın Açıklamaları ve Kamuoyunun Yanıltılması:
Dava sürecinde adil yargılama talep etmenin yanı sıra zorlandığımız bir başka konu ise Rusyalı insan hakları aktivisti, avukat ve aynı zamanda Nastya’nın arkadaşı olduğunu söyleyen Varya’nın mahkeme kararının ardından sürece sanık lehine müdahil olmasıydı. Varya, kamuoyuna yaptığı açıklamalarla feminist dayanışmayı zayıflatmakta ve adalet arayışını baltalamaktadır. Bu kişi, Nastya’nın annesini dava sürecinden çekilmeye ikna etmeye çalışmakta ve Nizar’ı aklamaya yönelik bir kampanya yürütmektedir. Varya’nın yaptığı açıklamalar, kadın cinayetlerini görünmez kılmaya yönelik bir başka çabadır ve davayı takip eden biz feministler tarafından kabul edilemez. Varya, dava sürecini bırakmamızı savunarak, Nastya’nın annesine “sevilerek öldü” diyerek bu cinayeti meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bizler, hiçbir kadının “sevilerek de olsa” ölümünün aydınlatılmadığı bir sürece girmeyeceğiz!
Varya, Nastya’nın arkadaşı sıfatıyla davaya müdahil olup, Nizar ile görüşmüş, suçsuz olduğuna kişisel olarak kanaat getirmiş, ardından kamuoyuna ve aileye açıklamalar yapmıştır. Kadın cinayeti davalarında, kişilerin hisleri, görüşleri, kanaatlerine yer yoktur. Biz davayı takip eden feministler olarak, elimizdeki tüm bilgileri sunmak ve mahkemeden adaletin gereğini yerine getirmesini sağlamak için sürecin eksikliklerini gidermesini talep etmekle yükümlüyüz. Ve bu davayı sonuna kadar götürmekte kararlıyız.
Kadına Yönelik Şiddet ve Cinayet Davalarında Eril Perspektif:
Kadına yönelik şiddet ve cinayet davalarında, tarihsel olarak erkeklerin ceza almasının zor olduğu, yargı süreçlerinin tamamen eril bir perspektifle şekillendiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Bizim inancımız çok açık: Suçun ispat yükü failde olmalıdır. Ancak, erkek egemen yargı sistemi kadınların sesini, haklarını ve hayatlarını görmezden gelmeye devam ediyor. Bu cezasızlık, her gün bir kadının daha hayatını çalıyor. Bu durumu değiştirmek için mücadelemizi, sonuna kadar sürdüreceğiz.
Nastya’nın ölümünün aydınlatılması için taleplerimiz şunlardır:
Nastya’nın ölümüne dair yürütülen soruşturmanın şeffaf bir şekilde yeniden yapılması ve tüm delillerin etkin bir şekilde incelenmesi.
Davanın kamuoyu denetimine açık şekilde yürütülmesi, soruşturma ve yargılama sürecinde toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin benimsenmesi.
Kadın cinayetlerinde faillerin aklanmasını kolaylaştıran, delil yetersizliği bahanesiyle erkekleri koruyan yargı pratiklerine, cezasızlık politikalarına son verilmesi.
Türkiye’deki feministler olarak, Nastya’nın aydınlanmamış ölümü için adalet arayışımızı sürdürecek ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasına asla izin vermeyeceğiz. Adalet sağlanana kadar bu davanın takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz.