Abdullah Öcalan’la 28 yıl önce yapılmış bir söyleşi ilk kez yayınladı. Fatih Altaylı’nın yaptığı ve o dönem Türkiye’de yayınlanmasına izin verilmeyen söyleşi Özgür Düşünceler adlı internet sitesinde yayınlandı.
Çözüm için muhatap arayışı
Fatih Altaylı’nın 1997 yılında Lübnan’da Abdullah Öcalan ile yaptığı yaklaşık 30 dakikalık röportajda Öcalan, 1996’daki Susurluk kazasını Cumhuriyet tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak niteledi.
Abdullah Çatlı, Sedat Bucak ve Özel Harp Dairesi’nin kendisine yönelik suikast girişimlerine dikkat çeken Öcalan, 1994’te 250 milyar lira, 1996’nın Mayısı’nda ise 500 milyar liradan bahsedildiğini belirtti.
“Gazeteler yazdı bildiğiniz gibi. Sanırım çok daha çarpıcı bir suikast 1996’nın mayıs ayında oldu” diyen Abdullah Öcalan, iki suikast girişiminin de başarısız olduğunu söyledi.
Abdullah Öcalan, “Biz bazı yakalanmalarda bunları gördük. Tabii fazla açıklamak istemem” dedi.
Öcalan, Çatlı’nın dört şirketi olduğunu belirterek, “Bütün uyuşturucunun kontrolünü ele geçirdi bu çeteler, bunu herkes biliyor” dedi.
Afganistan’dan Orta Avrupa’ya kadar organize bir şebekeyle karşı karşıya olunduğunu söyleyen Öcalan, “Şimdi bütün bunların hepsi ‘Apo’ya suikast’ adı altında yapılıyor” dedi.
Öcalan, karşısında çözüm muhatabı bulunmadığına vurgu yaptı.
Abdullah Öcalan, Fatih Altaylı’nın “Sanki Türkiye’nin iyiliğini istermiş gibi konuşuyorsunuz” sorusuna ise “Ben iddia ediyorum. Halis muhlis, bir Türkiye Anadolusunun çocuğuyum. Tabi ki öyle konuşacağım.” diye yanıt verdi.
‘Necmettin Erbakan temsilciler yolladı’
Abdullah Öcalan, Fatih Altaylı’nın o dönem iktidarda olan Necmettin Erbakan hükümetiyle temas sorusuna “Direkt temasım yok ama Erbakan Hoca bana temsilciler yolladı, görüştük” yanıtını verdi.
Kültürel merkez hayali
Cizre’de kültürel merkez kurma ve ülkeyi güzellik bahçesi yapma hayalinden bahseden Abdullah Öcalan, “Bugün Dicle, Fırat kıyılarında tarihte olduğu gibi cennet yaratılabilir. Bu savaş gücünü biz bir günde yaşam gücüne, ekonominin geliştirilme gücüne dönüştürmek istiyoruz. Cizre niye öyle harap olsun? Güzel bir Kürt sarayı, kültürel merkez yapacağım. Ben Fırat kıyılarında, Dicle kıyılarında, Cizre ve Batman’da bir güzellik yaratmak istiyorum” diye konuştu.
‘Güzel bir Türkiye için yanıp tutuşuyorum’
Yetiştiği köyün suya kavuşmasını istediğini söyleyen Öcalan, “Yeşillenmesini istedim, aydınlanmasını istedim” dedi.
1970’lerde Ankara’ya geldiğinde Çankaya’ya giden pikniklerden, çay bahçelerinden bahseden Abdullah Öcalan, “Kendim için sosyalleşmeyi, siyasallaşmayı istedim. Benim bundan başka bir amacım yok ki. Ve giderek Türkiye’nin her tarafına gidip, gezip, gülüp, sevmeyi istedim. Daha güzel bir yaşam istedim. Ankara’ya geldiğimde Çankaya’ya giden piknikler vardı, çay bahçeleri vardı. Oralarda bir güzel bira içmek istedim. Türkiye’nin güzelliklerini paylaşmak istedim. Daha sonra bunu siyasi bir yolla bunu yapmak istedim. Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar, çok iyi biliyorum şiir yazmışlardı, yazıları vardı. Her zaman güzel bir Türkiye’den bahsediyorlardı. Hep güzelliklerden, aşktan bahsediyorlardı. Bunlar hiçbir zaman çalıp çırpmadılar. Ben şu anda güzel bir Türkiye için yanıp tutuşuyorum ve çok açıkça söyleyeceğim yani: Bu işi artık ben çözeceğim” diye konuştu.
Türkiye’mizi kurtaralım Kürtleri de kurtaralım
Abdullah Öcalan, İngiltere Başbakanı’nın IRA ile diyaloğa açık tutumunu örnek göstererek, “İngiltere Başbakanı diyor ki tek başına, ‘Silahları susturun, biz her türlü çözüme varız.’ Ben şimdiden ilan ediyorum. Yeter ki diyalog olsun, biz yarın bütün silahları susturalım.” diye konuştu.
Fatih Altaylı’nın “Var mı böyle bir niyetiniz?” sorusuna Abdullah Öcalan “Her zaman olmuştur. Siyasilerde karar gücü yok. İsterdim ki karşımda Mustafa Kemal olsun. Karar gücü olsun. Türkiye’mizi kurtaralım gerçekten. Kürtleri de kurtaralım” diye yanıt verdi.