TBMM Başkanvekili Pervin Buldan başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu’nda, İçişleri Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor.
Bütçeler üzerinde, grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.
Milletvekilleri bütçeye ilişkin görüşlerini dile getirmeden önce Yeni Yol Partisi, İYİ Parti, MHP, DEM Parti ve AK Parti Grup Başkanvekilleri dün tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay için başsağlığı dileklerini iletti.
AK Partili vekil sürece değindi
Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun üzerine düşen görevi titizlikle yerine getirdiğini belirten AK Parti Antalya Milletvekili Kemal Çelik, “Terörsüz Türkiye süreci bir devlet projesi ve kalkınma stratejisidir” dedi.
Çelik, şöyle devam etti:
“Terörsüz Türkiye’de hiçbir şart, hiçbir pazarlık ve hiçbir vaat söz konusu değildir. Tek şart PKK’nın silahlarını bırakması ve kendi varlığına son vermesi, ülkenin bütünleşmesidir. Bundan böyle terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedefiyle sadece bölgesel bir güç değil küresel bir güç olacağız Allah’ın izniyle. Bu büyük hedef elbette emperyalistlerin, Türkiye düşmanlarının, provokatörlerin, ölümden ve kandan beslenenlerin işine gelmeyecektir. Hedefe yaklaştıkça istismar ve provokasyon mekanizmalarının daha fazla devreye gireceğini biliyoruz. Her şeyin farkındayız ve hepsine de hazırlıklıyız. Herkesin bu sürece katkıda bulunması gerekiyor; herkesin diline, üslubuna özellikle dikkat etmesi ve sürece tam destek vermesi geleceğimiz için çok önemlidir. Biz Türk’ün, Kürt’ün, her bir vatandaşımızın ve kahraman güvenlik teşkilatlarımızın hiçbir mensubunun ölmesini istemiyoruz. Ölümün ve terörün olmadığı, huzur ve güvenin hâkim olduğu bir Türkiye istiyoruz. Terörden ve kandan beslenenlere, Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir güç olmasını içine sindiremeyenlere diyoruz ki bu topraklar hoşgörü toprağıdır.”
Ceyda Bölünmez Çankırı: Böyle sızlanarak da büyükşehir yönetilemez
AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve yönetimini eleştirerek, şunları söyledi:
“Devlet refleksi sınırda başlar, afette sınanır, AFAD ise bu refleksin afet anındaki karşılığıdır. Güçlü koordinasyon kapasitesiyle sadece 2025 yılının ilk on ayında 6 bin 792 olaya müdahale eden AFAD yalnızca Türkiye’nin değil, 83 ülkenin de umudu hâline gelmiştir. Bu tablo, milletine güvenen bir devletin, devletine de inanan bir milletin ortak eseridir.
Devletimiz görevini layıkıyla yerine getirirken yönetim zincirinin diğer halkaları aynı ciddiyeti göstermezse kapasite nerede kırılır biliyor musunuz? Tam da yerelden. Yükü devlete bırakıp sorumluluktan kaçan belediyelerin başında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı gelmektedir. Hatta geçtiğimiz hafta kendisine görevlerini hatırlatan bir çerçeve göndermiştim fakat kendisi epey alınmış gönderdiğim kanun maddelerini de hiç okumamış olacak ki tüm görev ve sorumluluklarını birbirine kattı ve karıştırdı. ‘Devlet gelsin, yapsın’ demenin ötesine geçip ‘Milletvekili olarak siz ne yaptınız’ demeye başladı. Dile getirilen bütün talepleri yerine getirmeye gayret ediyoruz. İşte, bakanlarımız burada, gece saat 12.00’lerde arıyoruz ki milletin problemini çözmek adına. Ben her bakanlıkta vatandaşımın konularının takipçisi oluyorum ama herkes yerini ve görevini, sorumluluklarını, alanlarını bilip öyle konuşsun. Böyle sızlanarak da büyükşehir yönetilemez, yönetilemez. Türkiye’nin 3’üncü büyük şehrinin maalesef hâlâ güncel bir afet master planı yoktur.
30 Ekim depremi bize büyük acılar yaşattı. Kaybettiğimiz canları buradan bir kez daha rahmetle anıyorum. Deprem sonrası yerel yönetimlerin devlet kapısını çalmasını beklerken bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum devreye girerek ‘Gelin, bu şehri hep beraber ihya ve inşa edelim, ayağa kaldıralım’ çağrısı yaptı. Peki bu çağrıya kaç belediye başkanı cevap verdi? Bayraklı’yla sınırlı kalmasın, 30 belediye başkanını çağırdı, ‘İmar planlarınızı ortaya koyun’ dedi ancak İzmir’in kaderini belirleyecek bu hayati davet birkaç istisna dışında karşılıksız kaldı, sonra başlarına buyruk hareket etmeye başladılar, sözde ‘örnek proje’ dediler; yok, ‘kooperatif’ dediler, ‘halk konut’ dediler. Ne oldu? Binlerce insanı kandırdılar, umutlarıyla oynadılar. Hatta yarım kalan 12 kooperatifin tamamlanabilmesi için de Dünya Bankası kredisini çıkartan yine biz olduk.”




