Göç, düşmanlık ve tahayyül
Ercüment Akdeniz 24 Eylül 2025

Göç, düşmanlık ve tahayyül

Silivri Cezaevi / 16.09.2025

Radikal/aşırı sağ tırmanışta. Kervana Britanya da katıldı. Oysa göçmen/yabancı düşmanlığı orada görece daha zayıf olurdu. Tommy Robinson, aşırı sağın ırkçılığın yeni figürü. 13 Eylül Cumartesi günü yaptığı yürüyüş çağrısına 150 bin kişi katıldı. “Onları gönderin”, “Botları durdurun”; bunlar attıkları sloganlardan bazıları.

Aynı gün göçmenlerle dayanışma içinde ve ırkçılara karşı bir gürüyüş daha yapıldı. Sendikalar ve solun çağrısına 5 bin kişi katıldı.

Bu arada bir önemli haber de Almanya’dan geldi. Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) eyaletinde yapılan seçimlerde AfD (Almanya için Alternatif) partisi oylarını 3’e katladı. AfD neo faşist söylemle biliniyor. Aynı günlerde Gazze’nin işgalinde kara harekatı başladı, tehcir için son adımlara geçildi. Batı ülkelerinde

Filistin’le dayanışmak “teröre destek” potasına kondu.

Ve Amerika… Göçmen düşmanlığında bir eşik daha atlayan Trump, ABD-Meksika duvarının siyaha boyanmasını istedi – Amaç duvarın daha çok güneş çekmesi, göçmenlerin tırmanmaktan vazgeçmesi!

Bütün gelişmeler, göçmen/yabancı düşmanlığının daha da çok kullanılacağına işaret. Göçmene düşman, siyahlara düşman, Müslüman ve kendinden olmayan diğer toplumlara düşman; ezcümle kendi yarattığı ulustan, topraktan, ırktan olmayan herkese düşman kara bir zihniyet hortluyor.

Radikal sağ ve ırkçılık “enter/NASYONAL” girişimleri de ihmal etmiyor. Elon Musk AfD’yi fonluyor örneğin; seçim kampanyasına görüntülü bağlanıyor. Ya da Eric Zemmour Londra’da, neo ırkçıların mitinginde boy gösteriyor. Kendisi Fransız ve “Büyük Yer Değiştirme” teorisinin ateşli savunucusu. Bu teoriye göre, göçler (böyle giderse) coğrafyaların demografik olarak el değiştirmesiyle sonuçlanacak(!) “Bu yüzden ülkeleri ve kıtaları savunmak için göçmenlere savaş”; iste kafa bu.

Göçmen/yabancı düşmanlığı hem iç hem de dış politikayı dizayn etmek için kullanışlı argüman. Ayrıca kitleleri savaşa, militarizme çekmek için de oldukça uygun bir aparat. Kapitalizmin suçlarını göçmenlerin üstüne yıktığı için burjuvazinin de desteklediği bir aparat. Öyle ki radikal/aşırı sağ, orta/alt gelirli emekçi kesimlerden ciddi destek almaya başladı. Dünün “beyaz işçi hareketi”nin yerini bugün “yurttaş işçi hareketi” alıyor. Son kertede bölünen yine emekçi sınıflar oluyor.

Göçmen düşmanlığı üzerinden güç devşiren aşırı sağ güncel politikanın ötesine de el uzatıyor. O aynı zamanda tarih, mitoloji, felsefe, biyoloji gibi alanları deforme ederek yeni bir toplumsal tahayyül ve ideoloji inşa etmeye çabalıyor. Şüphe yok ki kara tarihin paslı sandığından çıkan ideolojiler bunlar.

“Üstün olan/olmayan insanların” tarihi yeniden yazılıyor. 21. yüzyıla yayılan neo-faşist ideolojinin ataları tam da bugün karşımızda.

Eric Hobsbawm, 1875-1914 dönemini yazdığı İmparatorluk Çağı’nda benzer bir ifade kullanır. Hitler ve Mussolini’ye atıf yaparak der ki: “Faşizmin ideolojik ataları bu dönemde (1880-1914) aranmalıdır”. Örneğin öjenik “bilimsel” akım bunun başat örneğidir. Hobsbawm’ın saptamasıyla, “Öjeniği bilimsel yapan şey 1900’den sonra, çevrenin kalıtım üzerindeki etkilerinin kesin olarak ortadan kaldırılabileceği ve çoğu karakterin ya da bütün karakterlerin tek bir gen tarafından belirlendiği, yani Mendel çizgisinde seçici biçimde insan üretmenin mümkün olduğunu ima eden genetik bilimin doğusudur.”

O nedenle bugünkü aşırı/radikal sağı salt göçmen botlarına savaş açmakla, otobanlarda sivil nöbet tutmakla yahut göçmen gettolarına saldırmakla sınırı değerlendirmemek gerekir. O aynı zamanda öjeniği, sosyal Darwinizm, Malthusçuluk ve Mendel’e uzanan seleksiyoncu (elemeci) bir zihniyete dayanır. İnsan eliyle, ırkçı/ötekileştirici ve zor kullanan bir seleksiyon hedefidir bu; vahşidir.

1880-1914 arası dönem aynı zamanda beyaz olmayanların göçünün yasaklandığı dönemdir: Beyaz California ve Beyaz Avustralya örneğinde olduğu gibi. Afrika’dan siyah köle transferi yüzyıllarca sürmüştü. Frene basıldığında beyaz işçiler içinde ırkçılık ve şovenizm örgütlendi. Ve bugün, yani iki asır sonra, “yurttaş/vatandaş olmayanların” göçü yasaklanıyor, ötekileştirme/dışlama ve hatta ırkçılığın kapsamı çok daha genişledi.

Bu nedenle göçmen meselesi sadece bir göçmen meselesi değildir. O aynı zamanda ırkçılık sorunudur, ırkçılığa karşı mücadele sorunudur. Göçmen düşmanlığı pergelin sadece göçmeni kanatan ucu değildir. O aynı zamanda, tüm insanlığı neo ırkçılıkla zehirleyen ve Yerküre’yi bir daire halinde çizen pergelin diğer tehlikeli ucudur. Sorun; yeni bir dünya ve tahayyül tartışmalarıyla ele alınmak durumunda. Elon Musk veya Eric Zemmour ile polemiğe ne dersiniz?

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.