Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, bugün (17 Şubat) saat 13.00’te İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde patronu tarafından öldürülüp cesedi yakılan Vezir Mohammed Nourtani için basın toplantısı yaptı.
Açıklamada şunlar söylendi:
“İş kazası değil cinayet!
Emperyalizmin, savaşların ve kapitalizmin ürettiği yoksulluk, eşitsizlik ve şiddetin sonucu olarak göç etmek zorunda kalan insanlar; dünyanın birçok yerinde ve Türkiye’de kayıtsız göçmen işçiler olarak ırkçı ayrımcılığa, emek sömürüsüne maruz kalmakta, sıklıkla da iş cinayetlerinde ölmektedir.
Çoğu zaman basına yansımayan göçmen işçi cinayetleri; zaten kayıtsız olan işçinin ölümüne dair soruşturma dahi açılmamasıyla, işçilerin ailelerinin sınır dışı edilmekle tehdit edilmesiyle, patronların işçilerin ailelerine bir miktar para vermesiyle sonuçlanmaktadır.
Zonguldak’ta ruhsatsız işletilen bir maden ocağında kayıtsız ve güvencesiz çalıştırılan Afganistanlı göçmen işçi Vezir Mohammad Nourtani’nin 9 Kasım 2023’te kaçak maden ocağı sahipleri tarafından öldürülmesi ve bedeninin yakılarak yok edilmek istenmesi göçmen işçi cinayetlerinde vahşetin bir örneği olmuştur.
Nourtani’nin öldürülmesi üzerine açılan davayı göçmen mücadelesinin bir parçası olarak görüyor ve yargılamada gelinen aşama hakkında kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz.
Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve karar aşamasına gelinen davada, savcılık mütalaası dosyaya girmiştir. Nourtani’nin öldürülmesi ve bedeninin yakılması tanıdık bir gerekçeyle cezasız bırakılmak istenmektedir: iş kazası.
Nourtani’nin vücudundaki kırıkları ve kan izlerini vagon çarpması olarak değerlendiren ve ölümünü kaza olarak nitelendiren savcılığın mütalaasında istenen cezalar şöyledir:
Hâlihazırda tutuklu bulunan kaçak maden ocağının sahipleri, eski MHP Gelik Belde Başkanı Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Sercan Kayabaş için “bilinçli taksirle öldürme” suçundan iki yıldan altı yıla kadar, Nourtani’nin bedenini yakanlardan biri olan tutuklu sanık Ahmet Aydın ve Eray Demiro için “suç delillerini yok etme” suçundan altı aydan beş yıla kadar, diğer bir suç ortağı olan, kömür ticareti işiyle uğraşan Alaattin Çayırlı için ise “bildirim yükümlülüğünün ihlali” suçundan bir yıla kadar hapis ya da adli para cezası istenmiştir.
Sanıkların duruşmalarda verdikleri ifadelerden Vezir Muhammed Nourtani’yi madende fenalaştıktan sonra hastaneye götürmeyip öldürmeye karar verdikleri, “hastaneye götürürsek başımız belaya girer” “Bu adamın kimliği yok, Afgan zaten, yakalım” dedikleri, Nourtani henüz hayattayken sırf göçmen olduğu için ölümünde beis görmedikleri açıkça görülmektedir.
Yargılama süreci boyunca birbirlerini ele veren, suçlarını itiraf niteliğinde beyanları bulunan sanıklar 2 yıl, 4 yıl gibi infaz süreleriyle tahliye edilmek istenmektedir.
Nourtani’nin ölümünün ırkçı bir iş cinayeti sonucu olduğu ne kadar açıksa da savcılık göçmen bir işçinin öldürülmesini “iş kazası” olarak nitelendirmekte, Nourtani’nin bedenini “delil” yakılmasını ise “delil yok etme”den ibaret görmektedir.
Hiçbir işçi sağlığı ve güvenliği önlemini yerine getirmemek, işçileri sigortasız çalıştırmak, her tür denetimden kaçınmak üzere iktidarın da göz yummasıyla kaçak ocak işleten patronların, işçileri bizzat yakarak öldürse dahi cezalandırılmak istenmediği bu düzeni kabul etmiyoruz.
Vezir Muhammed Nourtani’nin kaçak ocaklarda çalışmak zorunda kalan, patronlar tarafından “harcanabilir işçiler” olarak görülen ve yaşamına kastedilen binlerce göçmenden biri olduğunu, patronların gözünde işçilerinin yaşamının kaçak madenlere kesilen para cezasından daha ucuz olduğunu, göçmen bir işçinin bedeninin yakılmasının hastaneye götürülmesinden daha kolay göründüğünü biliyoruz.
Patronların cezasızlıkla ödüllendirilmek istendiği iş cinayetlerinden birini daha kabul etmiyoruz.
Nourtani’nin katillerinin yargılandığı davanın duruşması 19 Şubat saat 14.00’te Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Göçmen ve Mülteci Dayanışma Ağı olarak cinayetten sorumlu tüm faillerin en ağır cezaları alması için, göçmen işçiler için adalet talebiyle davanın takipçisiyiz.
Tüm kamuoyunu, iş cinayetlerinin “kaza” olarak nitelendirilmesine karşı ölüme mahkum edilen tüm göçmen işçiler için davanın takipçisi olmaya çağırıyoruz.”