• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Gülcan Kaçmaz, Kürt Birliği Konferansı’nı değerlendirdi: Kürtlerin kaybedecek bir yüzyılı daha yok

Gülcan Kaçmaz, Kürt Birliği Konferansı’nı değerlendirdi: Kürtlerin kaybedecek bir yüzyılı daha yok

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kamışlo kentinde düzenlenen Kürt Birliği Konferansı sonrası izlenimlerini paylaşan DEM Partili Gülcan Kaçmaz, “Bugün buradaki konferans, gerçekten tarihe altın harflerle yazılacak bir çalışmanın başlangıcı oldu” dedi.

Gülcan Kaçmaz, Kürt Birliği Konferansı’nı değerlendirdi: Kürtlerin kaybedecek bir yüzyılı daha yok
Gülcan Kaçmaz, Kürt Birliği Konferansı’nı değerlendirdi: Kürtlerin kaybedecek bir yüzyılı daha yok
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 28 Nisan 2025 12:31

26 Nisan 2025 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kamışlo kentinde düzenlenen Ortak Tutum ve Birlik Konferansı, Kürt partileri, sivil toplum kuruluşları, kadın örgütleri ve Suriye’nin farklı bölgelerinden Kürt toplumunun çeşitli yapılarının katılımıyla gerçekleşti.

Konferansa katılmak üzere Rojava’ya giden DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, konferansın sonuçları ve Rojava’daki izlenimlerini bir internet sitesine değerlendirdi.

Kaçmaz Sayyiğit, Kuzey ve Doğu Suriye’deki yönetim modeline ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Kuzey ve Doğu Suriye’ye ilk kez gelmiş olsak bile buradaki modelle ilgili bilgi sahibiyiz. Aslında Bakur’dan Türkiye’den de takip ettiğimiz bir model. Biliyorsunuz burası birçok halkın bir arada yaşadığı yerlerden bir tanesi. Hem dini açıdan hem etnik kültürel açıdan hem de dil bakımından birçok farklı kesimin bir arada yaşamını sürdürdüğü bir yer. O haliyle bu bütün çokluğu aslında zenginlik olarak gören ve bu zenginliği yaşama geçirmeye çalışan bir model. Gerçekten dünyaya örnek teşkil edebilecek bir model. Yani herkesin bir arada, birlikte birbirinin hassasiyetlerine saygı duyarak yaşamını sürdürebileceği çok dikkat çekici, çok önemli bir model olduğunu belirtebilirim.”

‘Konferans, Kürt sorununun barışçıl çözümüne katkı sunuyor’

Konferansın, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözülmesine yönelik çok önemli bir platform olduğunu vurgulayan Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Türkiye’den gelen heyet olarak bu hedefle katıldıklarını belirtti.

Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Türkiye’de yaklaşık 27 yıldır tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan’la ilgili süreci hatırlatarak, “Sayın Abdullah Öcalan, 1993’te dile getirdiği barışçı çözüm önerilerini tekrar gündeme getirdi. Özellikle ‘Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi gerektiğini düşünüyorum ve bunun için hazırım’ diyerek, sürecin ilerlemesi için her kesimin üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğini ifade etti” dedi.

Konferansın, Kürtlerin birliği ve demokratik toplum oluşturma çalışmalarının önemli bir aşaması olduğunu kaydeden Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Rojava’daki bu birliktelik çalışmalarının, Kürt sorununun çözülmesinde kilit bir rol oynayacağına dikkat çekerek, şunları kaydetti:

“Bugün  27 Şubat’ta açığa çıkan ve bizim tarihi çağrı olarak nitelendirdiğimiz Sayın Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum başlığını koyduğu çağrı çerçevesinde de biz hem Bakur’da hem Türkiye’nin bütün noktalarında toplantılar aldık hem de sivil toplum örgütleriyle, siyasi partilerle, kadın örgütleriyle ve halkımızla ciddi toplantılar gerçekleştirdik. Bu toplantıları 100’ün üzerinde merkezde gerçekleştirdik ve bu Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ne olduğu, nasıl yapılması gerektiği, bundan sonraki süreçte ne yapmamız gerektiği noktasında halkımızla birlikte bir yol haritası daha çıkarmaya çalıştık. O çerçevede heyetimiz tekrar Başûr’a geldi ve Başûr’da iki defa görüşmeler gerçekleştirdi. Ve biz de aslında o çerçeveyle burada bulunduk ve konferansın bu sürece denk gelmesi bizler açısından gerçekten çok iyi bir tesadüf oldu. Çünkü biz bu birliktelik çalışmaları, demokratik toplum çalışmaları ve Kürt sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesine yönelik çalışmaların yapıldığı bir süreçte böylesi önemli bir konferansa şahitlik ettik ve böyle tarihi bir anda burada bulunmak bizler açısından gerçekten çok kıymetlidir. Bunu Bakur heyeti ve partimiz adına çok rahat ifade edebilirim.”

‘Kürtlerin kaybedecek bir yüz yılı daha yok’

Konferansın tarihi bir öneme sahip olduğunu belirten Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Rojava uzun süredir mücadele eden bir parça. Ve bu mücadelenin içerisinde böyle bir şeye öncülük etmesi bizler açısından çok kıymetlidir. Bugün buradaki konferans, gerçekten tarihe altın harflerle yazılacak bir çalışmanın başlangıcı oldu” dedi.

Suriye’deki Kürtlerin statüsünün ve kimliğinin tanınmasının önemine vurgu yapan Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, şöyle devam etti:

“Biz daha önce de ifade ettik; Kürtlerin kaybedecek bir yüz yılı daha yok. Biliyorsunuz yüz yıldır dört parçaya ayrılmış şekilde aramıza çizilmiş fiziki sınırlar var. Ama bu fiziki sınırlara rağmen hiçbir zaman Kürt halkı, beyninde o fiziki sınırları oluşturmadı. Ve inanıyoruz ki o sınırları tamamıyla hem ruhen hem beynen bir tarafa koyacak ve ulusal birliktelik ruhuyla hareket edecek bir çalışma önümüzdeki süreçte daha rahat bir şekilde açığa çıkacaktır.”

‘Her yerdeki Kürtlerle barışmamız gerekiyor’

Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye yönetimine karşı ön yargılarının olduğunu ve bu ön yargıların ortadan kaldırılması gerektiğini belirten Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Eğer bugün Türkiye içerisinde Kürtlerle barış hakkında konuşuyorsak her yerdeki Kürtlerle barışmamız gerekiyor. Aslında bu çalışmaları her yerdeki Kürtlerle ortak ve onların kazanımlarına saygı duyacak şekilde yapmamız gerekiyor. Şimdi kendi içindeki Kürtlerle barışıp kendi sınırı dışındaki Kürtlere düşmanlık beslemek, o şekilde yaklaşmak ne Türkiye’ye kazandıracak ne de diğer parçalara kazandıracak bir şeydir. O yüzden Türkiye’nin bu noktada gerçekten buradaki Özerk Yönetim’e yönelik olan ön yargılarını ortadan kaldırması gerekiyor. Ve buradaki Kürtler’in de burada birlikte yaşayan tüm halkların haklarına yönelik de olumlu düşünceler geliştirmesi gerekiyor” dedi.

‘Kadın kazanımları tüm dünyaya örnek teşkil ediyor’

“Çok açık bir şekilde ifade edelim. Bir kere buradaki kadın örgütlenmesine hayran olduğumu ifade etmek istiyorum. Çünkü yapılan her şey kadın öncülüğünde yapılıyor, kadın öncülüğünde hayata geçiriliyor. Ve bu model çok iddialıdır. Tüm dünyaya örnek teşkil edebilecek bir model. Ve şu an aslında tüm dünyanın örnek aldığı, merak ettiği bir yaşam modeli var burada. Kadın öncülüğünde açığa çıkarılmış bir yaşam modeli. Bu birlikte yaşam paradigması, birlikte yaşam modeli, bizler açısından da gerçekten kıymetli. Ve birçok yerde, her yerde aslında ulus devlet zihniyetine karşı bu birlikte yaşamın açığa çıkarıldığı demokratik bir yönetim modelinin her yerde açığa çıkması gerekiyor.  

Kadın öncülüğünde açığa çıkmış örgütlülükten güç alıyoruz. Çünkü kadın arkadaşlar kalkıp konuştukları zaman bile o kadar özgüvenle konuşuyorlar ki, başarmanın gerçekten mücadele etmenin, bu mücadele sonucunda kadın kazanımlarını elde etmenin ve bu kadın kazanımları şu an tüm dünyaya örnek teşkil ediyor. Aynı zamanda bunun öncülüğünü yürütmenin verdiği gurur ve onur her türlü çalışmaya yansıyor.”

‘Hem Türkiye hem de Türkiye’deki halklar kazanacak’

Buradaki mücadeleye de her zaman hayrandık. Şu an burada bu topraklarda olmak, bunun izlerini görmek, hissetmek, dokunmak, sohbet etmek gerçekten bizler açısından çok kıymetli. Biliyorsunuz; birkaç yüz metre ötemizde, hemen yanı başımızda Nusaybin var. Nusaybin’de burayla kardeş olan, akraba olan, amca çocuğu, teyze çocuğu olan birçok insan var ama kapı kapalı olduğu için irtibat kuramıyorlar, yani gidip gelemiyorlar. En basitinden biz Hewler üzerinden geldik buraya. Aslında Nusaybin üzerinden çok daha kısa gelebilirdik. Yani artık bu kapıların açılması gerekiyor. Yani Türkiye devletinin bu noktada artık gerekli adımları atması gerekiyor. Çünkü bu, Kürtleri mücadelesinden geri bırakan bir şey değil, Kürtler her şekilde mücadele ediyor. Birliktelik ruhuyla bundan sonra daha çok bunun mücadelesini yürütecekler. O yüzden öncelikle bu sınırların, yani bu kapıların kaldırılması gerekiyor. Bu yönlü yoğun sorunların çıkması aslında Türkiye’ye de kazandırmıyor. Bunu da ifade etmek lazım. Ve Türkiye eğer kendi sınırlar içindeki Kürtlerle barışacaksa diğer parçalardaki Kürtlerle de barışması gerekiyor, tanıması gerekiyor. İnanın bu şekilde hem Türkiye kazanacak, Türkiye’deki tüm halklar kazanacak. Başta da Kürt halkına kazandıracak. Burada olduğum için çok mutluyum. Bugün bu konferansa, bu tarihi konferansa tanıklık ettiğim için çok mutluyum. Ve buradaki deneyimlerimizi Bakur’a ve Türkiye’ye aktaracağımız için de ayrıca mutluluk duyuyorum.”

Sîham Dawûd: Kürt Birliği Konferansı’nda kadın sözleşmesi gerekliliği öne çıktı